Valerie

365 62 14
                                    

Valerie hava karardığında Markus'un kulübesinin önündeydi. Burada o kadar çok şey yaşamışlardı ki şimdi hepsinin geçmişte kaldığını düşünmek canını yakıyordu.

Markus üzerinde siyah bir pelerinle kulübenin kapısında belirdi. Valerie ağır adımlarla ona doğru yürüdü.

"Merhaba."

"Merhaba." Valerie onun koyu renk pelerinine ve sırtındaki çantasına baktı. Sanki başka bir ülkeye değil de köyün diğer ucuna gidecekmiş gibi gözüküyordu. "Bu kadar eşya sana yetecek mi?"

Başını salladı. "Yetmesini umuyorum."

Ona yürümesini işaret edince Valerie sessizce yanına geçti. Markus adımlarını ona uydurarak yavaşça yürüyordu ama Valerie dönüp onun yüzüne bakacak gücü kendinde bulamadı. Böylece Markus'un evinin arkasındaki ağaçlık yer boyunca sessizce yürüdüler. Sonra Markus yürümeyi bırakıp Valerie'nin karşısına geçti.

"Valerie."

Adını duyunca gözlerinin yaşarmasına engel olamadı. Gitmeni istemiyorum. Burada kalmanı istiyorum.

Gitmek zorunda olduğumu biliyorsun.

Şaşkınlıkla Markus'un yüzüne baktı. "Nasıl?"

Markus ona hafifçe gülümsedi. "Benimle konuşmak istediğin zaman düşüncelerini duyabiliyorum. Eski gücümde olsam bütün düşüncelerini duyabilirdim ama artık yapamıyorum."

"Belki de büyünün gitmesi iyi olmuştur."

Markus'un gülümsemesi genişledi. "Gitmeden önce seni tekrardan görmek istedim. Beraber geçirdiğimiz onca vakitten sonra sana bu kadarını borçluydum."

Başını kaldırıp Markus'un yüzüne baktı ama ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu.

Markus uzanıp onun ellerini avuçlarının arasına aldı. "Eğer sen burada olmasaydın çok yalnız kalırdım. Bütün yardımların için teşekkür ederim, Valerie."

Valerie gözleri yaşlarla dolarken elini tutan ellere sarıldı. "Bana doğruyu söyle..."

Markus bir elini çekip Valerie'nin yüzündeki gözyaşlarını sildi. "Sana hiçbir zaman yalan söylemek istemedim. Ama ne kadar az şey bilirsen omzunda o kadar az yük olacaktı. Sen de benim gibi yalan söylemek zorunda kalacaktın."

Valerie onun söylediklerine inanmak istemedi. "Bu sefer... bana doğruyu söyle." Beni sevip sevmediğini söyle.

Markus'un mavi gözlerinin yumuşadığını gördü. Onu kendine çekip kollarını omzuna doladı. "Seni düşündüğünden çok daha fazla seviyorum." Geri çekilmeden önce onu saçından öptü. "Ama istediğin gibi değil. O şekilde değil." Bir an konuşmadan önce duraksadı. Kitarek'in gözlerinde öyle büyük bir özlem vardı ki Valerie'nin boğazı düğümlendi. "Ben... Ben ondan başka birini sevemem."

Ağzından bir hıçkırık kaçarken Markus'un geri çekildiğini hissetti. Başını kaldırıp yüzüne bakmak istedi ama gücü o gözleri görmeye yetmedi.

"Kendine iyi bak, Valerie." Markus Marmares'in gittiğini anlamak için başını kaldırıp bakmasına gerek yoktu. Onun gitmesiyle beraber gecenin soğuğu iliklerine kadar işledi.

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Onde as histórias ganham vida. Descobre agora