Dominik

521 67 13
                                    

Üzerindeki kürkü çıkarıp dolabındaki diğer kıyafetleri aldı. Yaptıkları yolculukta yorulduğu kadar da pislenmişti. Bugün Mirza'nın yanına gidip açıklama yapması gerekiyordu. Muhtemelen savunucular şehre vardıklarını çoktan saraya bildirmişti.

Mirza neden gönderdiği elçilerden birinin yerine adını bile duymadığı bir kızın geldiğini merak ediyor olmalıydı. Belki aşağı indiğinde karşısında Taqer belirecekti.

Taqer'in muşmula suratını görmek, güne başlamak için ne kadar güzel bir yol olurdu!

Derin bir iç çekti. Belki gerçekten de Garrek'in dediği gibi sıradan insanlarla arkadaşlık etmeliyim.

Dünkü yeleğini ve çekmecesindeki yüzüklerden ikisini yanına aldı. Yüzükleri arasında en çok siyah kare bir taşı olan, gümüş çerçeveli yüzüğü kullanıyordu. Bu yüzüğün göze hoş gelen bir görüntüsü yoktu. Ama bu yüzük ona annesinin bekçi yüzüğünü hatırlatıyordu. Bugünlerde bir bekçi yüzüğü bulmak neredeyse imkansızdı.

Gerçi onda gerçek bir bekçi yüzüğü vardı ama... Bu yüzük ne parmaklarına oluyordu ne de dışarı taktığında kullanabileceği türden bir yüzüktü.

Yusar ona bu yüzüklerin çok para ettiğini söylemişti. Muhtemelen bu yüzüklerin taşlarıyla en az bir ay kendilerine ziyafet çekebilirlerdi. Ama o arsız hırsız böyle zevklerden ne anlardı ki? Hangi yemek ona bu yüzüklerin verdiği hisin yerini doldurabilirdi?

Hayatını nereye ait olmadan geçirmiş birinin kendine ait eşyalara sahip olması... Dominik yüzüklerinden asla vazgeçmezdi.

Eli komodinin ilk çekmecesinde sakladığı yüzüğe gitti. Sadece Başbekçilerin taktığı özel tasarım yüzük. Yüzüğün üstünde annesinin adı yazıyordu. Firay Dormen. Annesinin şefkatli bakışları gözünün önüne geldi.

Dominik kıyafetlerini alıp odasından dışarı çıktı. Tam ayağını basamağına atıyordu ki gri merdivenin ilk basamağındaki kahverengi lekeyi gördü. Burayı daha sonra temizlemesi gerektiğini biliyordu ama bir yanı bunu yapmak istemedi. Bu kurumuş kan lekesi ona bu yolculuktan geriye kalan hatıraydı.

Bugün Valerie'yi Beileen'e götürecek ve bu hikâye burada bitecekti. Sonra tekrardan eski yaşantısına dönüp günlerini bu kütüphanede geçirmeye başlayacaktı. Kitapların arasında yaşarken gerçekle kurguyu ayırt etmek çok zordu. Bir gün gelecek, Dominik bu yaşadıklarının bir rüya ya da okuduğu bir kitaptan bir parça olup olmadığını düşünecekti. İşte o zaman dönüp bu kahverengi lekeye bakacaktı.

-

Aşağı indiğinde onları Valerie'nin dediği gibi terasta otururken buldu.

Gözlerinin üstüne gelen bukleleri yüzünü buruşturarak kenara iterken boş sandalyelerden birini geçti. Saçlarını kulaklarının kenarına ittiremeyince sandalyesine iyice çöktü. Saçlarını kestirmekten nefret ediyordu ama böyle de saçları gözünü gıdıklıyordu.

Kahvaltı sofrasına baktığında kaşlarını çattı. Bugün sadece yumurta yoktu. Bir de nereden geldiğini bilmediği reçele benzer üç çeşit sıvı vardı.

"Bunları da mı o kız getirdi?" Dominik kütüphanenin nadir ziyaretçilerini görmeye gitmezdi ama bir süredir bu kıza teşekkür etmeyi düşünüyordu. Bir sabah onu yemek getirirken yakalasa hiç fena olmazdı.

"Yine nezaketin üzerinde Dom. Ve hayır, bugün Lissi gelmedi. Arkadaşın Valerie, Matana'dan getirmiş."

Bunu nasıl düşünemedim ben? Kızın koskoca çantasının içinde kıyafetlerden başka bir şeylerin olması çok normaldi.

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now