Dominik

385 67 4
                                    

Sonraki günlerde Valerie'yle neredeyse hiç konuşmadı. Yemeklerde herkes sessizce yemeğini yedi. Garrek Valerie'yi kendi haline bırakıp ne temizliğe ne de başka bir işe çağırdı. Ama o yine de hepsine geldi.

Dominik ondan kaçmanın bir şey değiştirmeyeceğini bilse de ilk günlerde onunla aynı odada bulunmak zordu. O yeşil, heyecanlı gözlerine bakıp hiçbir şey olmamış gibi davranamıyordu.

Ama alıştı. Onun yüzüne bakıp renk vermemeyi öğrendi.

Yusar'la tekrardan buluştu. Çok konuşmadılar, Yusar da hiç şaka yapmadı.

"Ne öğrenebiliyorsan öğren." Bir kese parayı Yusar'a uzattı. Güvenin ve bilginin değeri işte bu kadardı.

Yusar da öyle yaptı. Dominik ondan haber beklerken Valerie'ye eski dili öğretmeye başladı. Ona elindeki sözlükleri ve basit kitaplardan birkaç tanesini getirdi.

Valerie'nin onlardan uzaklaşıp kendini eski kitaplara vermeye başladığı gün, Yusar'ın onu Emer'le gördüğü gündü. Başka ihtimaller de vardı ama gözlemleri Yusar'ın bahsettiği paketin eski dilde yazılmış bir kitap olduğunu söylüyordu.

Peki Valerie neden kitaplarla dolu bir kütüphanede yaşarken Emer'den bir kitap almıştı? Kütüphanede olmayan, Valerie'nin alamadığı ama Emer'in alabildiği bir kitap ne olabilirdi?

Bunu tahmin edemezdik.

Gerçekten edemezler miydi?

Baktığında olaylar arasındaki bağı kurmak zor değildi. Her şey o kadar barizdi ki Dominik fark etmemiş olmalarına gülmek istiyordu.

Valerie'nin sarayda kalmak için bu kadar çabalamasının nedeninin lükse düşkünlüğü olduğunu düşünmüştü. Oysa bu kız yıllarını yollarda geçirmişti. Belki bazı günler sokakta bile yatmıştı.

Neden birlikteki onca tecrübeli bekçi arasından onu seçmişlerdi? Neden Ursula gibi korkunç biri Valerie'nin elçi olarak gitmesini önermişti?

Valerie ona birbirinden farklı kelimeler sordu. Dominik de hepsini teker teker cevapladı. Hatta bazen onun sorduğu kelimelerden daha fazlasını öğretti. Eskiden umurunda olmayacağı sorular sordu.

Eğer Yusar gelip ona Valerie'yi gördüğünü söylemeseydi, Dominik ona bu soruları hiç sormazdı. Neden Garrek'le ondan bu kadar uzak durduğunu, neden kitapları alıp odasından çıkmadığını merak ederdi.

Onun üzüldüğünü düşünüp üzülürdü.

"Herkesin sakinleşme yöntemi farklıdır."

Dominik sessizce önündeki meyve tabağına bakıyordu. Valerie'nin bitirdiği tabakları gördüğü günler geride kalmıştı. Artık Valerie Vaner sadece açlıktan eli ayağı titrediğinde yemeğe geliyordu.

Başını salladı. "Öyle olsa gerek."

O da Valerie gibi vaktinin büyük çoğunluğunu odasında geçiriyordu. Aklında hep aynı soru vardı.

Aradığı cevap da hep aynıydı.

"İyi misin sen?" Garrek ona endişeyle baktı. "Birkaç gündür sessizsin."

"Ben hep sessizim."

"Lafı çevirme," Garrek meyveleri ona uzattı. "Bakışından belli. O sinsi kafanı bir şeyler kurcalıyor."

Dominik onun bu cevabına gülümsedi. Sandalyesini itip ayağa kalkarken omzunun üstünden yaşlı dostuna baktı.

"Tahmin etmeliydik Garrek." Sesi beklediğinden daha zayıftı. "Görmeliydik."

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now