Dominik

226 49 9
                                    

"Git kendine saklanacak bir delik bul," diye emretti Yusar'a.

"İyi olacak mısınız?"

Bu cevabını bilmediği bir soruydu. "Onu götürmelerine izin veremem."

"Kız bir hain." Yusar'ın yüzünde çaresizlik vardı. "Kendiyle beraber seni de batıracak."

Valerie'nin sonu hapisle biten rüyasını hatırladı. "Biliyorum."

Ona arkasını dönüp yürümeden önce sadece bir saniye durdu. "Her şey için ki tekür, Yusar. Kendine iyi bak."

Yusar'ı o dükkânın arkasında, kaşlarını çatmış bir halde bırakıp kütüphaneye doğru koşmaya başladı. Yusar'ı aramaya gelirken yolun ne kadar uzun olduğundan hayıflanırken bu sefer bu yolu almak bir ömür sürmüştü.

Artık sakin falan değildi. Kalbi göğsünü delip geçecek gibi atıyordu. Hayatında en son ne zaman bu kadar korktuğunu hatırlayamadı.

Kütüphaneye dönüp Valerie'yi bulamamaktan ödü kopuyordu.

Geçen gün saraydan onlara birkaç parça kıyafet gönderilmişti. Valerie'nin elindeki elbiseye bakıp iç çektiğini hatırladı.

"Beyaz olmasından o kadar korktum ki..."

Dominik kendi kıyafetine bakarken yüzünü buruşturmamak için kendini zor tutmuştu. "Sanırım benim korkularım gerçek oldu..."

"Her kadın ip kadar ince olmak zorunda değil." diye hayıflanmıştı Valerie. "Kar bulasıca elbise! Bu elbiseyi bir çocuk için mi yaptırmışlar?"

"Sanırım evlenebilmemiz için kilo vermen gerekiyor."

Valerie onun bu sözü üzerine eline vurmuştu. "Kiloma laf mı ediyorsun?"

"Mirza'nın gönderdiği beyaz elbiselerden birini giymek istiyorsan, evet. Ama ben seni böyle de, kilolu olsan da eşim olarak kabul ederim."

"Aşka kimse engel olamaz. Neyse, gidip hazırlanmamız lazım. Müstakbel eşim, izninizle gidip hazırlanabilir miyim?"

"Size istediğiniz her şeyi yapma izni veriyorum, müstakbel eşim. Geç kalma ve elbisenizi yırtmanız dışında tabii."

Valerie Yarin'in biricik elbisesini çıkarırken yırtmıştı. "O bir kazaydı."

"Yarin'e nasıl söyleyeceğimizi hiç bilmiyorum."

Valerie bütün dişlerini göstererek gülümsedi. "Söylemesek nasıl olur?"

Bu ikisinin de yaşam süresini uzatmak için daha iyi bir fikirdi. "Hazırlandığında burada buluşalım. Elbiseni kapatmana yardım ederim."

"Onun için, Li müstakbel eşim, bize bütün Karpem gerekebilir."

Sonunda kütüphanenin kapısına vardığında nefes alırken göğsü acıyordu. Yalpalayarak taş kapıya ulaştığında var gücüye kapıyı yumrukladı. Artık bir yerleri yumruklamaktan elinin kenarı acıyordu.

Ona kapıyı üzerinde o turkuaz, tül elbise olan Valerie açtı. Elbisenin ana parçası göğsünün hemen üstünde bitiyordu ama elbiseyle aynı renk olan tül, omuzlarını ve kollarını dirseklerine kadar sarıyordu. Bir an onu şölenin ışıkları altında, elinde bir bardak kimar ile beklerken hayal etti.

Yeşil gözleri cam gibi parlıyordu.

"Akşama kadar sürekli dokuz kat merdiven inip çıkarsam ve baloya kadar su bile içmezsem..." Ona gülüp şaka yapacaktı ama sonra yüzündeki ifadeyi gördü. "Sence elbisenin içinde nefes alabilir miyim... diyecektim. Ne oldu?"

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now