Valerie

370 61 10
                                    

Hayatında kendini hiç bu kadar yorgun hissetmemişti.

Dominik'in arkasından şehre girerken adım atacak gücü bile yoktu. Ama nasılsa ayakta durmayı başardı. Dominik etrafı kolaçan ederken onu arkasından öylece seyretti.

Yaşadıkları birer hayalden ibaretmiş gibi hissediyordu. Böyle düşününce kendini affetmek daha kolaydı. Kalem'in soğuk gecelerinden birinde Dominik'in anlattığı hikayelerden etkilenmişti. Gece odasına gittiğinde üstü açık yatmış, kötü bir rüya görmüştü.

Ben rüya görmem ki... Ağlayıp sızlanmak istedi ama ona bile gücü yoktu. Dominik'i seyretmeye devam etti.

Bir an gerçekten hayal görmeye başladığını sandı. Arkasındaki o kocaman şey de neydi? Gözlerini kırpıştırırken daha rahat görebilmek için onlara doğru yaklaştı.

İşte o zaman karşısındakinin ne olduğunu gördü.

Bu bir canavardı.

Gözleri simsiyah bir örtüyle çekilmiş, üst bedeni çıplak devasa bir adamdı. Ağzını açıp Dominik'e seslenmeye çalıştı ama ağzından sadece garip bir ses çıktı. Dominik başını kaldırıp ona bakınca yüzündeki ifadeyi gördü. Valerie şaşkınlıktan hareket edemezken adamın Dominik'i havaya kaldırmasını izledi.

Hareket et. Hareket etmelisin.

Ama bedeni külçe gibi ağırlaşmıştı.

Dominik elini ona doğru uzatana kadar öylece durdu. Boşlukta ona uzanan el onu kendine getirdi. Hayır, dedi. Ona bir şey olmasına izin veremem.

Ağzından hırlamaya benzer bir ses çıkarken ne yapacağını bile düşünmeden öne atıldı ama bir şey onu durdurdu. Tekrardan korkudan hareket edemediğini düşündü ama bu sefer hareket etmek istiyordu. Ama kaslarını kontrol edemiyordu.

Neden?

Zihninde bir rüzgar esti. Bekle.

Valerie bu sesi tanıyordu.

Gözünün önünde saniyeler içinde bir pelerinli belirdi. Valerie gözünü açtığında Dominik de karşısındaki Mas da yerdeydi. İkisinin arasında peleriniyle biri duruyordu.

"Merhaba, Dom."

Aynı anda üzerindeki güç çekildi ve Valerie dizlerinin üzerine düştü. Onu göreli o kadar uzun zaman olmuştu ki... Valerie o an her şeyi ona anlatıp üzerindeki yükü almasını istedi. Ama başını kaldırıp ne ona ne de Dominik'e bakacak gücü vardı.

Çok yorgunum.

"Markus?" Dominik'in sesi titriyordu. Valerie'nin gözünün önünden Dominik'le beraber Markus'un portresini seyrettikleri zaman geçti. Ondan bahsederken nasıl da gözleri parlıyordu. Bunca zaman onu kaybettiğini düşünerek yas tutmuştu. Dominik öyle diğerleri gibi dertlerini insanlarla paylaşan biri de değildi. Bütün acısını da kaybını da içinde yaşamıştı.

Şimdi bütün bu acının üstüne ihanetin, yalanların acısını yaşayacaktı. Onu gördüğüne sevinmeye fırsatı bile olmayacaktı.

Ona yalan söyledim. Ona yalan söyledik.

"Sana her şeyi anlatacağım." Markus'un sesi hatırladığı gibi kalın ve pürüzsüzdü. O konuşurken insan gerçekten de kendini güvende hissediyordu. Belki de konuşan o değil de gücüydü. "Ama şimdi sizi güvenli bir yere götürmeliyim. Tamam mı?"

"Güvenli bir yer mi?" Dominik'in sesi karmaşıktı. Valerie başını kaldırıp yerde yatan Dominik'le karşısında yere çömelmiş Markus Marmares'e baktı. Markus'un pelerinin altından gözüken saçları uzamıştı. Gerçekten de saçları birbirine benziyordu.

"Sen yaşıyorsun."

Midesindeki her şeyi çıkaracakmış gibi hissetti. O an gidip Dominik'e sarılıp onu Markus'tan ve bütün bu karmaşadan uzağa götürmek istedi. Marmares'in sakin, kötülükten uzakta birçok yeri vardı. Orada bir ev alır, Dominik'i rahat ettirmek için gece gündüz çalışırdı.

Markus yavaşça başını salladı. "Evet, yaşıyorum. Bu bir hayal değil Dominik. Ben gerçeğim ve yanındayım."

Dominik sessizce önüne baktı. Onu böyle görüp elinden bir şey gelmemesi Valerie'yi kahrediyordu.

Markus'un gözleri o zaman Dominik'ten ayrılıp Valerie'ye döndü. Valerie o gözlerin altında ezilmekten korktu ama aksine içinde bir güç belirdi. Eliyle yerden destek alıp doğruldu. Markus uzun adımlarla yanına geldi. Yüzü Marmares'in geceleri kadar soğuktu.

"Valerie."

Onlarca anı gözlerinin önünden geçti. Bir an gözlerinin önü karardı, öne doğru sendeledi. Markus onu dirseklerinden tutup doğrulttu.

"Dominik'e dokunamam." Valerie ona anlamaz gözlerle baktı. Dominik orada duruyordu. Ona ihtiyacı vardı. "Birbirinize destek olmanız lazım."

İçindeki bütün öfkeyi yuttu. "Hangi güçle?" diye sordu Valerie. Markus'un yüzü ifadesizdi. Valerie onun kollarını itip sendeleye sendeleye Dominik'e doğru yürüdü.

"Dom..." Dominik hala yerde hareketsizce oturuyordu. Gözleri öyle boş bakıyordu ki Valerie korkudan ne yapacağını şaşırdı. "Dominik!"

Valerie onun yanına dizlerinin üstüne çöktü. Taşlar dizlerini çizdi ama o an acıyı hissedemedi bile. Söylediği ve yaptığı her şeyi unutup Dominik'in yüzünü tuttu. Zayıf yüzündeki kemikler ellerine battı.

"Şimdi değil." Dominik'in kehribar rengi gözleri onu buldu. Valerie alamak istemiyordu ama gözleri yaşlarla doldu. "Şimdi değil Dominik."

"Biliyorsun." diye fısıldadı Dominik. Valerie ona hayır diyemedi, dikkatini başka bir yöne çekemedi. Ona söylemeye çalışmıştı. Defalarca. Çaresizce onun gözlerine baktı.

Beni yine de affedebilecek misin?

Dominik'in gözleri hızla arkalarında duran Markus'a döndü. Valerie'nin ellerini itip yerden kalktı. Valerie birinin de ona şimdi değil deyip onu ayağa kaldırmasını istedi. Ama bu isteğinin ne kadar boş olduğunu o da biliyordu.

Karşısında dünyanın en güçlü iki insanı vardı. Ama karşısında kimin olup olmadığını bir önemi yoktu. Valerie kendisi yerine büyüyü tercih ettiğinden beri yapayalnızdı.

Kendi ellerinden destek alarak ayağa kalktı. Dominik Markus'a bir şey söyleyecek gibi yürüdü ama ikisi sessizce bir anlaşmaya vardı. Onca yıl birbirlerine görmemelerine rağmen Valerie şimdi onların arasındaki bağı görebiliyordu.

Markus ona gelmesini işaret etti. Valerie onların peşinden gitmeden önce etrafındaki sayısız cesede baktı.

Hayatında hiçbir zaman bir kahraman olacağını düşünmemişti. Çünkü kahramanlık sadece övgüler alıp uğruna insanların şarkılar yazmasıyla bitmiyordu. Kahraman olmak için insanın insanlığı feda etmesi gerekiyordu.

Gözünün önündeki cesetlere bakarken hiçbir şey hissetmedi.

Başlığını bile başına geçirmeden sessizce Markus ve Dominik'in peşinden gitti. 

Son Bekçi I Büyü Bekçileri - 1Where stories live. Discover now