2. Okul

9.1K 337 22
                                    

Bugün okuldaki ilk günüydü oğlanın. Okulun içine girdiğinde herkesin birbirine meraklı gözlerle bakıp ufak ufak tanışmaya başladıklarını fark etmişti.

Üst sınıflardan olduğunu tahmin ettiği üç gencin topluluğa seslenerek kendilerini tanıtmalarından sonra gruplar halinde okulu gezdirmeye başlamışlardı yeni gelen öğrencilere. Sarışın oğlanın olduğu grup gezmeye ara verip birbiriyle tanışmaya başladığında sırayla herkes kendinden bahsederken sıra ona da gelmişti.

- Herkese merhaba ben Can. Umarım iyi anlaşırız.

Heyecanlanmıştı. Sessizce yerine otururken yanındaki çocuk ona sıcak gülümsemesiyle beraber elini uzatınca ilkti şaşırdı.

"Merhaba Can, ben de Enes. " diyerek, kendini tanıtan çocukla gülümseyerek tokalaşmışlardı. Siyah uzun saçları yüzüne dökülmüş, üzerine giydiği bol beyaz kapüşonlu sweatshirtü tenine yakışmış, geniş omuzları bolluğun altından bile belli olan yakışıklı oğlan gruptakilerle çoktan yakınlaşıp kendini sevdirmişti bile.

Tanışma faslı bittiğinde içecek bir şeyler almak için kantine doğru giden Can'ın yanına onu korkutmamaya çalışarak yaklaştı Enes.

" Can! "

"Enes!

"Nereye böyle?"

" Şeyy.. İçecek bir şeyler alacağım. Sen de ister misin? "

" Çok iyi olur. "

Kahvelerini aldıktan sonra ikisi de boş bir masaya oturup sohbet etmeye başladılar. Daha tanışmalarının üzerinden bir saat bile geçmemişken konuştuğu konular da mecburen  okulla ilgili şeyler olmuştu.

" Ders için alınması gereken malzeme listesini kapıya asmışlar ne dersin yarın beraber almaya gidelim mi?" diye sordu Enes.

"Çok iyi olur. İstanbul'a yeni geldiğim için hiçbir yeri bilmiyorum." demesiyle Can'ın, böylece buluşmak için de programlarını yapmış olmuşlardı.

Enes'in yanından ayrıldıktan sonra evin yolunu tutan oğlanın evi okuldan çok da uzakta değildi. Ailesi onu sürgüne yollarken bile bundan sonra yaşayacağı evi bile babası seçmişti. İtiraz etme gibi bir durum söz konusu bile değilken onun için fazlasıyla lükstü burası. Ondan vazgeçerlerken yaşayacak bir ev vererek vicdanlarını rahatlattıklarını düşünüyordu Can. Ne kadar evi çok lüks olsa da bir gün babasının hesabına yatırdığı paralar suyu çekince mecbur çalışmak zorunda kalacaktı o yüzden okul işlerini bir an önce  halledip en kısa sürede bir iş bularak ikisini de aynı anda yürütmeyi düşünüyordu.

Kaç kat merdiven çıkıp nihayet evine geldiğinde kapısının önünde yerde duran kağıt çantayı görünce  hemen içine baktı.

'' Merdivendeki talihsiz karşılaşmamız için üzgünüm! Umarım affedilirim... D: 7 ''

Notu okuduktan sonra çantanın içindeki hediye paketini hızlıca çıkarıp ambalajı hiç önemsemeden yırtarak kenara attı.

İçinden en sevdiği yazarın imzalı kitabı çıkmıştı.

O gün düşen eşyalarının arasında bu yazarın birkaç favori kitabı da vardı. 7 numaralı dairede yaşayan adam o kısacık anda aklına kazımıştı  gördüğü kenarlarına renkli renkli etiketlerin iliştirildiği kitapları. Ona göre de oğlana seveceğini düşündüğü bu hediyeyi almıştı.  Defalarca kez verip vermemeyi düşünse de en sonunda dayanamayıp bırakmıştı paketi oğlanın kapısına. 

Can, elindeki kitaba öyle heyecanla bakıyordu ki sevinçten kitabı göğsüne bastırıp olduğu yerde zıplamaya başlamıştı. Onun bu halini görseydi eğer adam bu hediyeyi vermekle ne kadar iyi ettiğini de görebilirdi. Hatta çocuğun sevinçten yaptığı hareketlere içi giderek bakardı.

Can, adamı merak etmeye başlamıştı. Ne kadar mutlu olsa da sorgulamadan edemiyordu. Aklından " Kim kime çarpıştığı için böyle bir hediye verir ki..." diye geçirirken nihayet evine girmişti.

Evin içinde elindeki kitapla turluyor 7 numaradaki  şapkalı adamı düşünüyordu. Taktığı şapkadan dolayı o gün yüzünü görmemişti bile.

Nasıl biriydi?

Sapık olabilir mi?

Genç mi?

Neden o gün yüzünü göstermedi?
.
.
.
Artık düşünmekten yorulmuş aceleyle üstünü değiştirdikten sonra mutfağa gidip kendime yiyecek bir şeyler hazırlayarak soluğu televizyonun karşısında almıştı. Film izlerken gözüne sehpanın üstünde duran kutudaki  alıp da hiç kullanamadığı oje takılınca bir anlık hevesle sürmeye karar verdi.

Birkaç parmağına sürdükten sonra  içine düşen korkuyla elleri titremeye başlamıştı oğlanın. Korkuları öyle hızlı aklına hücum ediyordu ki "Ya okuldaki insanlar görüp benden nefret ederse? Ya kim olduğumu öğrenirlerse?" diye tekrarlıyordu aklından.

Mavi gözleri hemen dolmuştu. Bitmiyordu! Bu korku içine öyle bir işlemişti ki bundan nefret ediyordu. O psikopat adam ona  eziyet ettiği tüm bu süre boyunca  bir sürü korku aşılamıştı oğluna.

Oysa Can böyle biri değildi...

Babası öğrenmeden önce çok rahattı. Şimdi ise hiçbir yerde kendi gibi olamıyordu. Herkesin görmek istedigi Can o değildi.

Asetonu elime aldığı gibi hızlıca ojeleri çıkarıp pamuğu sehpanın üzerine fırlattı. Bu haldeyken film izleme keyfi filan da kalmamıştı. Banyodaki işlerini halledip yatağına uzandığında tek istediği yarının güzel geçmesiydi. Yeni arkadaşı olan Enes'in bir gün onun nasıl biri  olduğunu öğrenirse ondan nefret etmemesini istiyordu.

****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now