94. Kırık dökük kalpler

1.1K 75 4
                                    

Koca salonda kimse Devran'ın ne söylediğini anlamamıştı. Zaman yavaşlamış, odadaki herkesin kulağına dolan dört kelimelik cümle sanki gergin adamın ağzından hiç çıkmamış gibiydi. Birkaç saniye herkes duyduğunu anlamaya anladığına da emin olmaya çalıştı. Hatta Devran bile sinirle söylediği sözleri ağzından çıktıktan sonra hemen fark edememişti.

Ortamdaki sessizlik giderek can sıkıcı hal alırken Eda'nın gergin kahkahası odadaki şaşkın yüzlerin kendisine dönmesine sebep oldu.

"Bir dakika... Bir dakika... Çocuklarım mı dedi o az önce?"

Bu saçma ortamdan sıkılan Eda, sabrının sonuna gelmiş az önceki gülen yüzü ciddi bir hal almıştı.

"Daha fazla bu saçmalığa da bu adama da katlanamayacağım. Ben gidiyorum!"

Oturduğu yerden kalkan Eda'yı kolundan tutarak durdurdu Devran.

"Hiçbir yere gitmiyorsun küçük hanım!"

"Yok ya!!! Bak nasıl gidiyorum! Yettin artık be çek elini! "deyip kolunu adamın elinden kurtardığı gibi yürümeye başladı. Devran, birkaç adımda kızı yine kolundan yakalayıp "Geç otur konuşacağız!" dediğinde kız, kolunu ondan kurtarmaya çalışırken araya giren Enes, Eda'yı Devran'dan uzaklaştırdı.

Devran, Eda ve diğerleriyle laf dalaşına girerken Can, hala iki kişilik koltukta gözleri, önündeki sehpaya dalmış halde oturuyordu. Kimse Devran'ın söylediğini belki ciddiye almamıştı ama odada Devran'ı en iyi tanıyan Can, babasının ağzından çıkan sözleri kelimesi kelimesine duymuştu. Onun böyle bir şeyi öylesine söylemeyeceğini de biliyordu genç adam. Kafasının içinde bin tane soru uçuşurken odadakilerin bağırış sesleri girdiği şoktan onu çıkardı. Yerinden kalkmadan "Baba! "diye bağırdı. Aklındaki sorulardan boğuluyormuş gibi hissediyordu.  Sesini duyuramamıştı babasına. Önündeki sehpada duran cam kül tablasını eline aldığı gibi yere fırlattığında çıkan sesle ortam bir anda sessizleşti.

"Baba! Az önce sen ne söyledin?!"

Devran, Can'ın yanına doğru yürüyüp tam karşısına geçti. Konuşmadan oğluna bakıyordu. O da bilmiyordu günlerdir içinde kopan fırtınaları nasıl dillendireceğini. Devran için gerçekleri söylemek geçmişi ilk defa böyle anlatmak çok zor geliyordu. Can'dan ya da Eda' dan çekindiği için değil dillendirirse daha da parçalanacağını biliyordu. Acısıydı onu bugünlere getiren. Herkese acımasızca saldırmasına sebep olan hatta oğluna bile...

Elleriyle başını sıkıp, derin bir nefes aldı Devran.

"Söyle ne demek istedin az önce baba?"

"Anlatacağım oturun."

Can'ın tavrını gören arkadaşları uzatmadan yerlerine oturdular. Hepsi az öncekinin aksine şu an pür dikkat Devran'ın ne anlatacağını bekliyorlardı. Devran, hiç uzatmadan konuya giriş yaptı.

"Eda benim kızım!"

Mert ve Alaz aynı an da "Ne!" diye haykırırken Can, tepkisizce babasına bakıyordu. Eda zoraki bir gülümsemeyle "Ne saçmalıyorsun sen? Ne kızından bahsediyorsun?"

"Duydun! Sen benim kızımsın."

"Hah!! Şaka mı bu? Hiç komik değil gerçekten.
Heyyyy bana bak! Ben yetimhanede büyüdüm. Annem babam da ben daha çok küçükken öldüler. Ne saçmalıyorsun sen?"

 Giderek sesi gerilmiş hatta ölen ailesini bu adama bu şekilde anlatmak canını sıkmıştı Eda'nın.

"Onlar senin gerçek annen baban değil! Senin baban benim!" Duyduklarına dayanamayıp yerinden kalkan Eda sinirle nefes alıyor soluk sesleri odayı dolduruyordu.

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now