38. Dövüş

2K 119 7
                                    

"Kerem!"

"Kerem!" diye bağırdı Enes  ama sesten duyuramıyordu kendini. Önlere doğru geçmeye çalışırken onu kolundan tutup oradan çıkarmak istiyordu. Enes daha yaklaşamadan zil çaldı ve dövüş başlamıştı. Kerem'in karşısındaki hayvan herif onun neredeyse iki katıydı. Leş gibi terli vücudu dövmelerle kaplıydı. Kerem'in gülmeyen suratının aksine onun iğrenç yüzündeki gülüşü durmuyordu. İkisi de ilk darbeyi vurmadan önce karşılıklı olarak hareket ediyor, çam yarması herif Kerem'i tahrik edecek şeyler söylese de Kerem ise hiç sesini çıkarmıyordu.

''Uzay bir şey yap ne olur! Durdur şu hayvanı Kerem'e zarar verecek!''

Uzay, Enes'in panik halinin aksine soğukkanlılıkla kaşlarını çatmış Kerem'i izliyordu.

Çam yarması herif Kerem'in yüzüne ilk yumruğunu geçirdiğinde Kerem, sarsılıp bir iki adım geriye doğru sendeledi. Sersemliğini atmak için kafasını sağa sola sallarken çok geçmeden ikinci yumruğu da boşluğuna almasıyla vücudu öne doğru eğildi. Hayvan herif hızla yumruğunu adamın çenesine geçirince  Kerem'in ayakları yerden kesilip geriye doğru düşmüştü. İri adam tek eliyle yere düşen Kerem'i saçlarından tutup dizlerinin üzerine doğru kaldırarak suratına bir yumruk daha geçirdiğinde, yüzü kan içindeki Kerem'in burnundan kanlar fışkırıyordu.

Adam Kerem'in boğazından tutmuş boşluğuna hiç durmadan vururken, Kerem onun için sanki bir kum torbasıymış gibi hareketsizce duruyor, kendini savunmuyordu. İri hayvan vurdukça kahkaha atıyor onu rakip olarak bile görmüyordu. Pis ellerinin arasında, kendinden geçen adamı yere doğru fırlattı. Baş ucuna gelip kahkaha atarak kollarını zafer kazanmış gibi yukarı kaldırdığında Enes, "Kerem" diye çığlık atarak ağlıyordu. Her yeri kanlar içinde yerde yatarken sevgilisi onun canını ondan alıyorlardı.

Bu acıya daha fazla dayanamayan oğlan Uzay'ın kolundan kolumu kurtarıp kalabalığı yararak piste çıktığı gibi çam yarmasının suratına yumruğunu geçirdi. Böyle bir hamle beklemediği için deminden beri hiç darbe almamış adam sersemlemişti.

İçindeki öfke o kadar büyüktü ki onu oracıkta öldürmeye kararlıydı. Uzay'ın adını seslendiğini duyuyordu ama umurunda değildi.

Boyu ondan uzun ve iri olan pisliğin etrafında dönüyor, adam ona hamle yaptıkça ondan kaçıp fırsatını bulduğu her an yumruk atıyordu. Bu yaşına kadar sokaklarda olmasının tek avantajı dövüşmeyi öğrenmesiydi. Bu hayvana göre daha küçüktü ama çok daha hızlıydım.

Bir fırsatını bulup arkasına geçtiğinde, iri herifin diz kapağının arkasına tekmeyi geçirmesiyle dengesini kaybedip dizlerinin üzerine düştü. Hemen ardından boynuna aldığı yumruğun acısıyla inlerken, adam daha yerden kalkamadan Enes yüzüne tekmeyi geçirdi. Yere düşmesiyle üzerine çıkıp ellerimi boğazına sarmış tüm gücüyle sıkıyordu. Adam, yavaş yavaş moraran suratıyla altında çırpınırken Enes'in gözleri kararmış, kalabalığın sesi  kulağına uğultu halinde geliyordu. Ta ki ''SEVGİLİM ! '' diyen Kerem'in sesini duyana kadar. Bir anda elleri gevşemiş Kerem'e doğru bakmıştı. Terden ıslanmış saçları alnına yapışmış, her yeri kan içindeydi güzel adamımın. Suratının ortasına yediği yumrukla yere yığıldı Enes. Bir anlık dikkatsizliğini değerlendirip pislik herif Enes'i yere devirmiş üzerine çıkıp durmadan vuruyordu. Oglan, kollarını yüzüne kapatıp kendini korurken üstündeki ağırlığın kalktığını hissetmesiyle kalabalıktan sesler yükselmişti.

Kerem, yerden kalkmış az önce kendini bile savunmadığı adama karşı ölümüne yumruklar vuruyordu. Karşısındaki çam yarması yere düştüğü gibi bu sefer Kerem onun üzerine çıktmıştı. Adamın yüzüne öyle bir vuruyordu ki her vurduğu yerden kan fışkırıyordu. Suratı tanınmaz hale geldiğinde, yerinden hızlıca kalkıp adamın kolunu ters çevirdi.

'' Sen benim... sevgilime.... nasıl dokunursun lannn! '' diye bağırıp, adamın ters çevirdiği koluna ayağıyla vurmasıyla kolununun kırılma sesini bile duymuştu. Acıyla inleyen adam bayılmak üzereyken Kerem, hala adamın suratına tekme atıyordu. Gelen polislerin siren sesleriyle kalabalıkta çığlıklar yükselmiş, herkes yakalanmadan kaçma derdine düşmüşken Enes, Kerem'in yanına gidip onu adamdan uzaklaştırmaya çalışsa da yapamıyordu.  Delirmişti. Çok güçlüydü. Uzay'ın yanına gelmesiyle Kerem'i zorla adamdan ayırabilmişlerdi.

Nefes nefese arkasını dönen Kerem, yüzünü kanlı avuçlarının arasına aldı Enes. Sevgilisinin suratındaki açılmış yaralara bakıyordu. Dayanamayıp onu ensesinden tutuğu gibi kendine doğru çekip, kan içindeki dudaklarına yapıştı. Sıkıca sarılıp alınlarını birbirine dayamışken az önce bir adamı öldürmeye çalışan iki deliydiler.

''Polislere yakalanmadan gidelim şuradan. Siz iki salaktan sonra kimseyle uğraşacak halim kalmadı.'' dedi, bıkkın ve sinirli bir sesle Uzay.

Kerem,Enes'e yaklaşarak eliyle onun saçlarını kulağının arkasına doğru itip şakağından öperken deminden beri bırakmadığı elini daha sıkı kavrayıp arabaya doğru hızla yürüdüler.

Otele gitmeden önce Kerem'in evine gitmişlerdi. İkisinin de gözleri birbirinden başka bir şey görmüyordu. Her yerleri yara bere içindeyken onlar el ele tutuşmuş sadece birbirlerinin gözlerinin içine bakıyordu.

''Yemin ederim ikinizde de sike sürülecek akıl yok! Biri oğlum diğeri kardeşim olmasa ikinizi de şuracıkta çeker vururdum!'' diye kükrerken Uzay, araban getirdiği ilk yardım setini sehpanın üzerine fırlatıp evden çıktı. Hala Kerem ile el ele tutuşuyor ama hiç konuşmuyorlarken bir süre sonra sessizliği bozan Enes oldu.

'' Beni yine kimsesiz mi bırakacaktın Kerem?''

****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now