103. Son Pişmanlık

1K 84 6
                                    

Kerem, elindeki kahve fincanıyla Uzay'ın yanına gitti. İki haftaya yakındır onlarda kalıyordu Uzay ama bir kere bile adam akıllı onlarla konuşmamıştı.

Bütün gün odasında uyuyor yemekten yemeğe yanlarına geliyordu. Enes'in zorlamalarıyla düzenli yemek yemeye alışmıştı ama yine de iyi değildi.

"Günaydın kardeşim"

"Günaydın."

"Nasılsın bugün?"

Sessizce kafasını salladı.

"Uzay..."

Kafasını kaldırıp boş gözlerle Kerem'e baktığında birazdan kardeşinin az çok ne söyleyeceğini tahmin edebiliyordu. Kerem de konuşacaklarının onun canını sıkacağı biliyordum ama kardeşini daha fazla böyle görmeye dayanamıyordu.

"Ne oldu? Yine bana kardeşim topla kendini, geride bırak her şeyi diyeceksen deme kardeşim, deme!"

"Demeyeyim de ne yapayım kardeşim? Gözümün önünde günden güne bitişini mi izleyeyim?"

"Yeter amına koyayım,yeter! Bir de sen  üstüme gelme Kerem!"

Bağırıp eliyle saçlarını çekiştirerek oturduğu yerden kalktı Uzay. Boynundaki damarlar şişmişken bir anda ağlamaya başlayınca ne yapacağını bilemedi Kerem.

"Ben Can'ı unutamam abi! Ya-yapamam!"Elini sertçe birkaç kere göğsüne vurdu.

"Atamam buradan anladın mı! ATAMAM!"

Delirmiş gibi bağırıp, göğsüne vuruyordu. Kerem, hemen yerinden fırlayıp onu kollarından tutup zorla durdurmaya çalıştı. Hareketleri yavaşlasa da ağlaması aynı şiddetiyle devam ediyordu. Ona sarılıp bir eliyle sırtını sıvazlayarak destek olmaya çalıştı.

Bir süre sonra ağlayışı yerini iç çekişlere bırakınca kolundan destek verip az önce oturduğu koltuğa tekrar oturtarak önünde diz çöktü kardeşinin.

"Bak kardeşim Can'ı ben de çok seviyorum ama sen  benik için daha önce geliyorsun."

Sehpanın üzerindeki sigara paketinden bir dal alıp yaktıktan sonra Uzay'ın dudaklarına doğru yaklaştırdı. İtiraz etmeden kabul etti. Kendine de bir tane yakıp sehpanın kenarına oturdu Kerem. Şimdi dizleri birbirine değiyordu.

"Artık sana unut, geride bırak filan demeyeceğim. Bari olan biteni açık açık konuşalım Uzay. Senden bana Can'ı neden terk ettiğini anlatmanı istiyorum. Sana ne kadar üzülüyorsam o çocuğa da bir o kadar üzülüyorum. Bu yaptığını hak etmedi."

Birkaç nefes daha çektiği sigarasının sonuna gelince yanda yarısını içtiği kahve bardağının içine attı izmaritini.

"Kızdım abi!"

"Deli gibi kıskandım!"

"Hayal kırıklığına uğrattı beni!"

"Ben onu göremediğim her saniye burada canımdan can giderken onun orada meğerse keyfi yerindeymiş Kerem!"

"O evden çıktıklarında el ele tutuşuyorlardı. Babasından deli gibi korkarken o gün babasına o piç için kafa tuttu. "

"Geçmişte ben onu babasından korumak istediğimde korkudan bana karşı çıkmıştı ama o piç için neler yaptı görmedin mi?"

"Kendini kaçıran adam için yaşasın diye yalvardı lan! Şimdi de o adamla aynı evde yaşıyor. Bir saniye ayrılmıyorlar."

"Ben daha ne yapayım nasıl sindireyim bunu!"

Uzay'ın gözünden baktığında Kerem ona söyledikleri için haklı buluyordu ama kendisini Can'ın yerine de koymalıydı. En azından bir kez olsun oturup olan biteni konuşmalıydılar.

"Uzay bak senin yerinde ben de olsam hemen hemen aynı tepkileri gösterirdim ama her şeyi bitirmeden önce bir kez olsun karşımdakini de dinlerdim. Her şeyin illaki bir açıklaması vardır.

"Hem o gün Can'ın senin gözünün içine nasıl baktığına biz şahitiz. Senin arkandan nasıl ağladığını da en iyi biz biliyoruz."

"Bak Uzay işler sandığın gibi değil. Sanma ki Can çok mutlu her şey yolunda, hayatını yaşıyor. Yok öyle bir şey abi!
Nasıl mutsuz olduğunu ben biliyorum! Ruh gibi dolanıyor ortalıkta. Ayakta kalmaya çalışıyor tek yaptığı bu."

Yere diktiği gözlerini birden kaldırıp kaldırıp  Kerem'in yüzüme baktı. İçi gidiyordu Can'ın üzgün olduğunu duyunca.

" O çocukla da aralarında hiçbir şey yok abi yok! Bunu önce şu kalın kafana bir sok! "

Bunu başkası söylese inanmazdı Uzay ama Kerem söylediğinde inanacağını biliyordu. Kerem onun çok hafifte olsa dudağının kenarının yukarıya doğru kıvrıldığını gördü.

"Sen nereden biliyorsun?"

" Salak herif o kadar çocuğun peşine adam takıp izletiyorsun. Öğrenemedin mi hala aralarındaki ilişkinin durumunu?"

Kerem'in söylediği şeyle şok olmuştu Uzay. Aptal aptal adamın yüzüme bakıyordu şimdi.

"S-sen... Nasıl?"

"Öğrenemeyeceğimi mi sandın? "

"O olaylardan sonra başlarına bir şey gelir diye Can'la Enes'in peşine adam takmıştım. Sonra senin adam ortaya çıkınca araştırıp öğrenmiş oldum. Bak Enes'in bu takip olayından haberi yok. Ben uygun bir zamanda söyleyeceğim sen sakın ha bir şey söyleme! Yoksa ağzıma sıçar!"

Aynı şok ifadesiyle başını salladı salak adam. Daha Kerem'in neler bildiğini bir bilse...

Mesela Can'ın onu bütün gece aradığını bulunca da hastaneye götürdüğünü bilse bir saniye bile yerinde durmaz ona koşardı.
Sırf Can'ı korumak için sessiz kalıyordu Kerem. Can, bilinmesini isteseydi zaten hastaneden gitmezdi diye susuyordu.

"O piçle aralarında bir şey yok mu şimdi, emin misin?"

"Ulan yok diyorum yok!! Ailemin üzerine yemin ettirme bana durduk yere!! Bunlar
bir arada kaldıkça birbirlerine yakınlaşıp anlaşmaya başlamışlar. Başlarda Can'ı seninle filan tehdit etmiş sonra da çocuğun sevgisinin sadece takıntı olduğunu bildiğinden kendince çocuğu korumak istemiş bizimki. O yüzdendi o günkü çırpınışları. Devran'ı görmedin mi oğlum çocuğu nasıl hiç düşünmeden göğsünden vurdu. Şerefsiz!
Abi bir düşün Can gibi iyi bir çocuk için kolay mı yanında yardıma ihtiyacı olan birine sırtını dönmek? Bir şekilde bir bağları olmuş işte ama senin sandığın gibi bir bağ degil. Can'dan başka da kimsesi yok herifin. Can'ın da şurada birkaç hafta öncesine kadar o çocuktan başka kimsesi yoktu. Sen de hiçbir şey söylemeden ortada bırakıp gittin çocuğu. Hal böyle olunca ne yapsın Can?"

"Bakıyorum da sen de o çocuğu kabullenmişsin kardeşim! Evlat da edin istersen!"

"Senin ben olmayan beynini sikeyim! Oğlum var ya sana bu çektiklerin müstahak lan! Valla bak. O kadar şey anlattım kalkıp da ettiğin lafa bak!
Sen böyle düşünmeye devam et geri zekalı. Can gibi güzeller güzeli, ışık saçan bir çocuk seni ömrünün sonuna kadar sevip beklemez bunu o sik kafana sok! Bir gün illaki seveceği biri karşısına çıkacak ben seni o zaman görürüm. Bakalım o gün geldiğinde pişmanlığın bir sikime yarayacak mı!"

Uzay, duydukları hoşuna gitmeyince yumruklarını sıkıp sinirli sinirli Kerem'e baksa da  Kerem ona hiç aldırış etmeden sigarasını da alıp bahçeye çıktı.
Ne bok yerse yesin akılsız herif!











KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now