8. Hesaplaşma

3.8K 194 17
                                    

Enes'in kavga ettiği adamları korumalar mekanın arka tarafına getirmişlerdi.  Normalde Uzay böyle şeylere hiç karışmazdı ama bugün farklıydı. İçindeki öfkeyi doğru yere akıtmalıydı. Hem küçüğü yaralanmış hem de canı gibi baktığı, oğlu olarak gördüğü Enes bu şerefsizler yüzünden ağlamıştı.


Tek tek adamların haşatını çıkardıktan sonra sabaha karşı eve döner dönmez uyumuştu adam.

Öğlen 15:00 gibi uyandığında ilk işi  Enes'i aramak oldu.

Uzay: Neredesin?

Enes: Evdeyim. Bir şey mi oldu?

Uzay: İşe gitmeden biraz vakit geçirelim.

Enes sevinmişti. Uzay'la vakit geçirmeyi çok seviyordu.

Enes: Tamam çıkınca ararım.

Bir saat sonra ikisi de motoruna binmiş kararlaştırdıkları yerde buluşmuşlardı.

Uzun bir süre motorlarını sürdükten sonra mola verdiler.
M

anzarayı izlerken Uzay lafa girdi.


" Erkeklerden hoşlandığını biliyorum Enes. Bu kimseyi ilgilendirmez. Kimsenin de bu konuda seni üzmesine izin verme. İstediğin gibi yaşayacaksın.
Kimseye hesap vermek zorunda değilsin." dedi Uzay.

Şaşırmıştı Enes. Bu zaten sakladığı bir şey değildi.  22 yaşındaydı ve  daha önceden de ilişkileri olmuştu. Bu konuyu Uzay'la hiç konuşmamışlardı. Korktuğu ya da çekindiği için değil sadece son bir yılda çok şey yaşamıştı Enes. Uzay'la tanışması üniversiteye hazırlanması bir yandan da bar filan derken ilişkiye sıra gelmemişti.

Dün gece söylediği şeyden dolayı rahatsızlık hissettiğini düşünüyor olmalıydı Uzay. Oysa ki Enes Can'dan dolayı bu tepkileri vermişti.

Uzay'a sıkıca sarıldı Enes.

"Hep yanımda bana destek olduğun için teşekkürler."

Uzay kaşlarını çatarak "Teşekkür etmek yok Enes!" dedi her zamanki gibi.

Uzay'la geçirdikleri güzel vakit sonrasında kendi haline kalan Enes'in aklına yine Can gelmişti.
Dünden beri Can'la hiç konuşmamıştı. Bugün bütün gün çocuğun kafede çalışacağını bildiğiden ona mesaj atmaya karar verdi.

Enes: Küs müyüz civciv?

Beş dakika sonra telefonu çaldı Enes'in.  Arayan Can'dı.

Can: Ben sana hiç küsmem ki...

Enes: Dünden beri benimle konuşmuyorsun.

Can: Şeyyy... Okulda olanlardan dolayı üzgündüm. O yüzden seni aramaya çekindim.

Enes: Anladım. Okulda söyledikleri şeyler umurumda değil. Sen umurumdasın benim. Lütfen böyle şeylerle kendini üzüp aramıza mesafe koyma tamam mı sarı?

Can: Tamam koymam.

Enes: Aferin sana. İstediğin zaman beni arayabilirsin şimdi kapatmalıyım.

Can: Tamam görüşürüz. Enes. İyi ki varsın...

E

nes'teb sonra Uzay da ofisine çekilmiş birkaç evrakla uğraştıktan sonra başı ağrıyan adam kafasını sandalyesine dayayıp  gözlerini kapattı.  Küçüğünü merak ediyordu. Bugün hafta sonuydu. Tek başına ne yapıyordu diye merak ediyordu gerçi onunla ilgili her şeyi merak ediyordu adam. Nasıl bu kadar tutulduğunu bilmiyordu. Kendi de bu haline epey bi şaşkındı.

2 hafta önce...

Uzay, işten yeni dönmüştü. Arabasını park etmiş eve doğru yürürken karşısında sarışın bir çocuk duruyordu. Kafasını kaldırmış gülerek yukarıya doğru bakıyorken güneşin altında parlıyordu resmen. Dalgalı saçları küçük suratı her şeyiyle çok güzeldi oğlan. Olduğu yerde kalakalmış güneş gibi parlayan oğlanı izlemeye başlamıştı. İçinde daha önce hiç hissetmediğim bir heyecan vardı ona bakarken.

Küçük beden binanın içine doğru yürüdüğünde Uzay da ona çok yaklaşmadan arkasından yürüdü. Asansöre değil de merdivenlere yöneldiğinde olduğu yerde biraz bekleyip arkasından çıkmaya başladı. Aralarında yalnızca bir kat vardı.

4.kata geldiğinde çıkardığı anahtarın sesini duymuştu. Doğru anahtarı bulamadığı için huysuzlanan oğlanın kapı açıldığında "Ohh be sonunda! "deyip içeriye girmesiyle gülmüştü Uzay.  Olduğu yerde biraz daha bekledikten sonra eve çıktığında tek düşünebildiği o sarışın çocuktu. İlk defa birini görünce etkilenmişti Uzay.
Aklına hemen kim olduğunu öğrenmek gelince hemen güvenliği arayıp sordu.

Uzay: Hüseyin merhaba 4. kata biri mi taşındı?

Hüseyin: Efendim Mehmet Bey'in yeğeni üniversite için İstanbul'a gelmiş. Bundan sonra burada O yaşayacakmış. Bugün de evin elektrik işleri için burada az önce bizden birkaç şey için yardım istedi.

Uzay: İsmi ne?

Hüseyin: Can efendim.

Uzay: Tamam Hüseyin yalnız bırakma evin her şeyini hallet. Bana da haber ver.

Telefonu kapattığında merakı daha da artmıştı adamın.

Can...

Onu son gördüğü günün üzerinden bir hafta geçmişti ki
Pazar günü işe gitmeden önce spora gitmeye karar verip hazırlanıp evden çıktığında Can'ın katında bir hareketlilik vardı. Çalışan adamların sesini duyuyorken tam onun katından geçiyordu ki kafasını önüne eğmiş elindeki küçük kutuyu bile zorla taşıyan çocuğu gördü Uzay. Suratı asılmış huysuzluğu üstündeydi yine. Yanından geçerken onu fark etmemişti bile sarışın oğlan. Merdivenin darlığından dolayı omuz omuza çarpışmalarında elindeki kutu aşağıya doğru düştüğünde hemen dağılan eşyaları toplamaya başladı. Bir yandan da neler olduklarına bakıyordu. Küçüğünün "offfff " diye iç çekisini duyduğunda elindeki kutuyu merdivene bırakıp ona hiç bakmadan " Üzgünüm" diyerek  aşağıya inmişti adam..

O gün arabaya kadar nasıl  gittiğini bile bilmiyordu Uzay.. Tüm huysuzluğuyla gelmişti küçüğü hayatına...

****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now