63. Kırılan Kalpler

1.5K 83 1
                                    

Yaşadığı strese daha fazla dayanamayıp olduğu yerde bayılmıştı oğlan. Gözlerini açtığında bir elini sıkıca tutmuş, diğer eliyle de yanağını okşayan Uzay'ı görünce dirseklerinin üzerinde doğrulup, kollarını sımsıkı adamın boynuna doladı.

"Uzay! Bırakma beni ne olur bir daha sakın gitme!"

" Ağlama bebeğim."

Adam kendini geri çekip oğlanın yanaklarını avuçlarının içine aldığında Can'ın pişmanlığından daha çok kendini pisman hissediyordu. Sebebi ne olursa olsun küçüğünü ağlatmıştı.Gözlerinin içine bakarak "Özür dilerim sana yaşattıkların için. Beni affet."

"Senin bir suçun yok ki sen haklıydın. Ben korktum o yüzden senden sakladım. Özür dilerim" 

İkisi de durduk yere çok yıpranmış birkaç saat bile ayrı kalmak mahvetmişti onları. Yeniden adamın kollarının arasında olmak paha biçilemezdi. Tekrar gider diye onu bir saniye bile bırakmak istemiyordu ama adam kollarını gevşetip ondan uzaklaşacağı sırada Uzay'ı kendine doğru çekip daha da sıkı sarıldı. "Bırakmam" diyerek, huysuzlandı bu sefer.

"Gitmiyorum Can'ım. Hadi gel kucağıma.'' dediğinde Uzay, sarışın oğlan bir saniye bile düşünmeden adamın kucağındaki yerini almış göğsüne sığınınca küçücük kalmıştı kolları arasında.

Diğerlerinin yüzlerinde  yorgunluk, endişe, kaygı her türlü olumsuz duygu hakimdi. Sessizce oturmuş onları izliyorlardı. Enes, elindeki bitki çayını Can'a uzatıp "İç bunu Cancan rahatlatır." dedi, gülümseyerek. Bir yudum aldığında tadı acı olan çay yüzünden yüzü buruştu.

"Tadı mı kötü bebeğim?" deyip elindeki fincanı aldığı gibi çaydan bir yudum aldı Uzay.

" Oğlum ne koydun bunun içine çok acı?"

"Ya bir itiraz etmeyin! İkiniz de için işte rahatlarsınız."  Hem kalkmış onlara çay yapmış hem de bir türlü yaranamıyordu. Yine de ikisine de zorla bütün fincanı içirmişti.

''Uzay''

''Efendim Can'ım''

"Ben sana her şeyi anlatmak istiyorum."  Ona yaşattıklarından  sonra  her şey bu noktaya geldikten sonra gerçekleri anlatmaya çok utanıyordu oğlan.

"Can'ım şimdi konuşmayalım bunları. Çok bitkin düştün başka zaman konuşalım. "

" Olmaz iyiyim ben, anlatabilirim. "

Aslında iyi değildi. Biliyordu ki o sustukça Uzay meraktan kendini yiyip bitirecek araları daha da kötü olacaktı. 

"Can..."

"Uzay lütfen, anlatabilirim." dediğinde sessizce kafasını salladı adam. Kucağında biraz daha dikleşerek  oturduğunda Eda, Kerem ve Enes üçlüsü de oturdukları koltuklarda oturuşlarını düzelttiler. Birazdan Uzay'ın nasıl delireceğini tahmin edebiliyorlardı. Nereden başlayacağını bilmiyordu oğlan. Birkaç saniye sessiz kalıp cesaretini topladıktan sonra derin bir nefes alıp gözlerinin içine baktı. 

"Birkaç hafta önce senin mekanında arkadaşlarınla tanıştım ya hani o gün tuvalete gitmek için yerimden kalktığımda Ezgi'de peşime takılıp beni koridorda sıkıştırdı.  Seni sevdiğini söyleyerek benden sıkılıp ayrılacağın ile ilgili bir şeyler söyledi. Gece boyunca da buna devam etti ama ben çok ciddiye almamıştım. " Uzay'ın vücudumun altında gerilişini hissedebiliyordu Can.

" Doğum günümün olduğu gece de ben tuvalete gittiğimde peşimden gelip içeriye kadar girdi. Yine aynı şeyleri saçmalayıp, bizi ayıracağını ilişkimizin biteceğini söyleyip durdu. Bu sefer ben de ona karşılık ters bir şey söylediğimde, sinirlenip bana tokat atarak 'küçük orospu' dedi."

Uzay'ın yumruklarını sıktığını görebiliyordu. Yüzü sinirden kızarmaya başlamış ama konuşmanın sonunu beklediği için hiçbir tepki vermiyordu.

" Babamla aramızda olan her şeyi bildiğini beni neden reddettiğini aynı şekilde senin de beni babam gibi  kapının önüne koyacağını söylediğinde gözüm döndü. Ben... Ben onun boğazını sıktım. Uzay yemin ederim ne yaptığımı bilmiyordum. Kerem gelip bizi ayırana kadar da farkında değildim." Kerem'in adını zikrettiği an Uzay'ın delici bakışları Kerem'i bulmuştu.

" Ben bir kadına asla zarar vermem. Ama o araştırıp benimle ilgili her şeyi öğrenmiş. Beni tehdit edince, kendimi kaybettim. Çok pişmanım ona o şekilde davrandığım için. Çizikler de orada oldu sanırım sen söyleyene kadar farkında değildim. Senden sakladığım için özür dilerim. Duyarsan her şey daha kötü olur diye korktum. ''

Uzay, ellerini doladığı ince belden çekip yüzüne kapadı. Derin bir soluk alırken yüzünü baştan aşağıya sıvadı. Şimdi herkes sabrının son deminde olan adamı pür dikkat onu izliyordu. Ellerini yüzünden ayırıp odadaki herkese öyle bir bakmıştı ki öfkeden kararmış gözlerinden nasibini almıştı.

'' Ya siz bunu benden nasıl saklarsınız!? Kafayı mı yediniz! ''

Sabrı buraya kadardı.

Can'ı kucağından indirip bir hışımla ayağa kalkarken odanın ortasında herkese tek tek bağırmaya başladı.

'' Ya benim sevgilime elin orospusu kalkıp tokat atıyor ona hakaret ediyor ve siz buna susup üstünü örtüyorsunuz!''

'' Ne üstünü örtmesi Uzay sana anlatacakt----'' diye savunmaya geçtiği sırada Kerem, Uzay ona doğru dönüp '' SEN SUS! SEN HELE HİÇ KONUŞMA KEREM EFENDİ'' diye üzerine bağırdı. Kerem, Uzay'ı kardeşi olarak bildiği için ona bu şekilde bağırdığında küsmesi mümkün değildi ama bu sefer odada Enes vardı. Onun yanında bu şekilde davranılması ağırına gitmişti. Enes, yüzünü eğmiş ikisine de bakmıyordu. 

'' Ya sen Enes! Ulan ben seni oğlum bildim. Sen Can'a kardeşim diyorsun böyle mi lan senin abiliğin! Benden nasıl bir şeyler gizlersin hani bizim hiç gizlimiz saklımız yoktu! ''

Enes tam bir şeyler söylemek için ağzını açmıştı ki sonradan vazgeçip kafasını önüne eğdi. Bu olay onu yeterince üzmüş özellikle de Uzay'dan saklama kısmı zaten geceden beri diken üstünde hissetmesine neden olmuştu. Ona kalsa daha ilk saniyeden söylerdi olan biteni. Ezgi, Uzay'ın öfkesini tatmalıydı ama işte Kerem araya girince işler değişmişti. Sevgilisinin bir bildiği var deyip ona güvendi.

'' Bana bak Uzay kızacaksan bana kız! Enes'e bir daha sesini yükseltmene izin vermem! Onun bu olayla hiçbir ilgisi yok!'' deyip, Uzay'ın üzerine yürüdü Kerem.

'' Ya beyler saçmalamayın gereksiz yere birbirinize yükseliyorsunuz. Uzay sen de abartma ölmedi sonuçta kendini savunmuş çocuk. Hem Kerem, Ezgi kaşarının ne haltlar yediğini araştırmaya başladı bile sırf Can'ın daha fazla morali bozulmasın siz bu hale gelmeyin diye birkaç gün söylemeyi erteledi sadece!''

Uzay sakinleşemiyordu. Ne söylense duymuyor siniri giderek artıyordu.

Kerem daha fazla bu gergin ortamda duramayıp  sigarasını alarak dışarı çıktı. Enes, önce Kerem'in arkasından baktı ardından da Can'a dönüp yüzündeki zoraki gülümsemeyle yanına gitti. Kulağına eğilip '' Sen üzülme tamam mı? Düzelecek her şey.'' dedikten sonra Uzayla göz göze gelmeden Kerem'in yanına gitti.

Can, yerinden kalkıp Uzay'ın yanına gittiğinde arkası dönük adamı kazağının kolundan tutup onu kendine çevirdi. Öyle gergindi ki Can'a bile öfkeyle bakıyordu. Can, onun iki kolunu da tutup sarılması için kendi bedenine doğru yaklaştırdığında Uzay sinirli de olsa sıkıca sardı oğlanın bedenini.

'' Lütfen daha fazla kızıp onları boşuna kırma. Sen böyle davranınca ben daha çok üzülüyorum. Ne olursun biraz sakinleş. Benim için.'' dediğinde, Uzay yüzünü sarı saçların arasına gömüp bir süre derin derin nefesler aldı. Can, onu sakinleştirmenin yolunu biliyordu. Elinden tutup odalarına doğru ilerletti. Yatağa uzanıp hala öfkeli görünen adamı yanına çağırdığında Uzay itiraz etmedi. Yanına uzanıp kafasını çocuğun göğsüne dayar dayamaz kapadı gözlerini. Elleriyle saçlarını seviyor başına küçük küçük öpücükler bırakıyordu. Bir süre herkesten uzak kalmaları daha iyiydi.   

****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now