78. Çatışma

1.1K 79 7
                                    

Devran, Selçuk'un oturduğu sandalyeye tekme atınca yaralı adam sırt üstü yere düştü. Ayağını bıçaklanmış adamın karnına bastırınca acı içinde bağırma başlamıştı Selçuk. Uzay ile Devran yerde yatan şerefsizin başında durmuş, konuşturmak için işkence etmeye devam ederken, yapılanlara daha fazla dayanamayan Selçuk "Yeter!" diye çığlık attı. Yalvarmaları bir ise yaramayacaktı.

Parmaklarından birini daha kesmeye niyetlenen Devran tam bıçağını dayamıştı ki  Selçuk can havliyle bağırdı. "Yeter! Tamam anlatacağım. Durun artık! Yeter!

Devran, bıçağını çekmiş üstü başı kan içinde Uzay'ın yanında dikildi.

"Konuş nerede Can?"

"Mert diye bi adamın elinde!"

Uzay duyduğu isimle cinleri tepesine çıkarken elleriyle saçlarını çekiştirerek olduğu yerde döndü. Yanına gelen Kerem'i görünce " Mert diyor bana lan! Mert diyor! Geberteceğim ben o çocuğu!" diye bağırmaya başladı. Ne olduğunu anlamayan Devran "Mert kim lan?" diye bağırdı. Aklına hem komşusu hem de evinde yiyip içen, zamanında oğlunu ibne diye şikayet eden çocuk gelmemişti.

"Murat'ın oğlu Mert"

Devran duyduğu isimle şok olmuş kafasında bir şeyleri oturtmaya çalışıyordu.

"Doğruyu söyle lan. Mert öyle bir şey yapmaz." dedi Devran, inanmak istemiyordu bir yandan da geçmişte Can'ı koruduğu aklına gelmişti. Selçuk zorla konuşuyor nefesi çıktığı kadar anlatmaya çalışıyordu.

"Babası ölünce çocuk uyuşturucu işinin başına geçti. Babasının işini dağıtacakmış. Yardım edecek herkese para yağdırdı. İş verdi. Tek istediği senin oğlan. Onu da alıp gidecek buralardan."

Uzay duyduklarına inanamazken gözleri kararmış nefes almakta zorlanmaya başladı. Sevgilisinin kaçırılıp başka bir ülkeye götürüleceğini duyunca nefes alışları  daha da hızlanmıştı.

"Şimdi neredeler söyle?" diye bağırdı Uzay.

"Kemer'de ki bir çiftlikte kalıyorlar. En az beş yüz adam var onları koruyan. Çocuk manyağın teki. Piyasadaki herkesin adamını topladı. Hayatta giremezsiniz onun yanına!" dedi, bayıldı bayılacak bir halde.

Olan biteni sessizce izleyen Alpaslan üçüne de seslenip yanına çağırdı. Karşılaşacakları adamlar çok kalabalıktı. Kısa sürede bu kadar adamı indirecek Can'ı içeriden zarar vermeden alacak bir plan yapmalılardı. 

Alpaslan piyasa tanıdığı herkese haber saldı. Adamlarını Mert'e verenleri tehdit edip geri çekilmelerini söyledi. Çoğu iki gündür tanıdıkları çocuk yerine Alpaslan'dan korktuğu için kabul etmişti hemen. Bu sırada  Uzay'lar hazırlanıp, adamlarını toplamış çitliğe doğru gidiyorlardı. Mert'in yanında olan Selçuk'un bazı adamlarıyla içeriye girmek için gizlice iş birliği yapmışlardı 

Bir saat sonra bütün adamları çitliğin etrafını sarmış, saldırmak için Uzay'lardan komut bekliyorlardı. Devran, arkasındaki adamlara dönüp "Eğer oğluma ufacık bir zarar gelirse hepinizin boğazını kendi ellerimle keserim. Anladınız mı lan!" diye bağırınca, adamları hep bir ağızdan onaylar şekilde cevapladılar.

"Hadi başlayın" der demez adamlar harekete geçti. Çiftliğin etrafında bekleyen korumaları tek tek sessizce indirmiş yavaşça içeriye giriyorlardı. Henüz ev görünürde değildi. İçerideki adamların büyük bir kısmını temizlendikten sonra Devran, Uzay ve Kerem öyle gireceklerdi içeri. Üçünün de amacı aynıydı ama ne Kerem ne de Uzay asla Devran'a güvenmiyorlardı. O yüzden Kerem, Uzay'ı yanına çekip sessizce "Devran'a dikkat et kardeşim Can'a zarar verebilir." dedi

Uzay gözlerini kocaman açıp "Ne demek bu şimdi Kerem?" diye sordu.

"Kardeşim şimdi değil. Sen sadece bu ite babası diye güvenme. Can'ı koru ondan. Bana güven "deyince Uzay, daha fazla diretmeyip kardeşinin lafını ciddiye almıştı.    

Çiftlikteki çatışma sesleri Uzay'ların olduğu yere kadar geliyordu. Devran, ikisine de dönüp hadi gidiyoruz dedi ve kendi aracına atladı. Uzay, Kerem'e dönüp elleriyle ensesinden tutarak "Kardeşim sen gelmiyorsun. Sana bir şey olursa ben dayanamam. Enes'im, oğlum sana emanet!" dedi.

"Saçmalama Uzay. Seni hayatta tek bırakmam. Sana bir şey olursa ben yaşayabilir miyim sanıyorsun lan! Sen benim canımsın, ailemsin, kardeşimsin. Yürü düş önüme."deyip Uzay'dan önce arabaya atlayınca peşinden Uzay'da oflayarak bindi.

Yaklaştıklarında ikisi de silahlarını eline almış arabadan inmişlerdi. Önlerine gelen herkesi vurarak ilerliyorlardı. Baya bir süre çatışma devam etmiş ormanın içindeki eve çok yaklaşmışlardı. Uzay, Kerem ve Devran sırtlarını ağaçlara vermiş hem kendilerini koruyorlar hem de ateş ediyorlardı. Uzay'ın aklına bir an Can'ın bu seslerden ne kadar korkabileceği geldi. Bebeğini oradan kurtarınca onu sarıp sarmalayacak tüm korularını alacaktı ondan. 

****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now