36. İki Gece Üç Gün

2.2K 107 7
                                    

Tam iki gün olmuştu. Kerem'in yokluğunda Enes'in kolu kanadı kırılmış, alacak nefesi kalmamıştı. Üstünde hala onun tshirtü, boynunda da güzel kokusu vardı. Dayanamıyordu artık sevgilisinin yokluğuna.

Yatağına uzanıp Kerem'in güzel kokusu sinmiş yastığına sarıldı. Kokusunu içine çektikçe kalbi acıyor, gözlerinde artık akacak yaşı kalmamıştı, korkuyordu.

Bugüne kadar aldığı tüm yaralar onun yokluğunun korkusuyla acıyordu. Nasıl çok sevdi böyle nasıl bu kadar ruhuna işledi bilmiyordu oğlan.

"O beni sevmiyor bile. Sevse beni böyle arkasında bırakmazdı." Diye kendi kendine saçma düşüncelere bile kapılmıştı.

Hava aydınlanmak üzereyken üstüne bir şey almadan bahçeye çıktığında üşüyordu Enes ama içindeki sıkıntıdan dolayı sığamıyordu hiçbir yere.

İki gün geçti. İki gece bitti onsuz.

Uzay arayıp " Enes kapının önüne çık çabuk!" dediğinde hemen telaşla fırladı evden.

" Buldun mu onu Uzay? İyi mi? Doğruyu söyle bana tamam mı?" Gözlerinin içine bakarken Uzay'ın cevabından korktuğu için titreyen ellerini yüzüne kapadı.

" Nasıl olduğunu bilmiyorum. Gideceğimiz yerde olduğundan bile emin değilim. Sakin olmalısın Enes. "

" Olamam sakin filan! Olamam! Yine kimsesiz kaldım Uzay!"

Uzay birden elini oğlanın ensesine atıp onu kendine doğru çekti.

"Bana bak!" diye bağırdı.

"Sen kimsesiz değilsin! Sen benim ailemsin! Anladın mı!? Kerem gelecek. Ve o şerefsizi sana böyle hissettirdiği için çok fena sikeceğim!" diyerek arabayı çalıştırıp hızla sürmeye başladı.
Ağzını bile açamadı Enes.

Hava iyice aydınlanmış iki adam da hala varamamışlardı gidecekleri yere. Enes, Kerem'i bulabilmek için, iyi olması için bildiği tüm duaları okuyup yalvarıyordu Allah'a.

Üç saat sonra Cunda'ya varmışlardı. Mevsim kış olduğundan ada terkedilmiş gibiydi. Cıvıl cıvıl olan sokaklarının sessizliği insanı rahatsız ederken arabayı sahilde bırakıp sağlı sollu taş evlerin olduğu dar sokaklardan birine girdiler.

Sabahın erken saatleri olmasından dolayı çıt çıkmayan sokakta, kapısını kurumuş sarmaşıkların sardığı taş konağa girdiler. Bahçedeki her şey bakımsızlıktan kurumuş, ev de dahil hiçbir şey yaşam belirtisi göstermiyordu. Terk edilmiş gibiydi.
"Ne olur Allah'ım Kerem burada olsun" diye içinden yalvarırken nefesini tutuyordu Enes. Evin kapısını çaldıklarında açan olmayınca Uzay ile göz göze geldiler. Tekrar çaldılar ama kimse yoktu.

"Ne yapacağız Uzay? Burada da değil." dediğinde boğazından çıkan hıçkırığa mani olamadı. Göz yaşları yanağından akmaya başladığında Uzay ona sarılıp saçlarını okşayarak " Şşşhhh sakin ol ağlama. Bulacağız onu. Tamam mı? " derken Enes , sesini çıkarmadan kafasını salladı.

Evin alt katındaki camlarda demir korkuluklar vardı ama üst katta bir şey yoktu. " Tırmanabilir misin Enes? " diye sordu üst kattaki balkonu gösterirken Uzay.

" Evet "

" Hadi o zaman. Önden ben gideceğim seni çekerim."

"Tamam dikkat et! "

Uzay, uzun boyuyla birkaç dakikada üst kattaki balkona çıkmıştı. Enes de arkasından onun bastığı yerlere basarak tırmanıyordu. Önce varan Uzay elini uzatıp Enes'i balkona çekti. Üzerinden çıkarttığı ceketi dirseğine sarıp balkon camına geçirdiğinde, sabahın o saatinde kırılan cam sesinin tüm adada yankılandığından eminlerdi. Dikkatlice içeri girerken dönüp yine Enes'e doğru ellerini uzattı.

"Dikkat et Enes bir yerin kesilmesin."

Şimdi ikisi de içerideydiler. Girdikleri odadaki her şey eskimiş ve tozluyken kimsenin yaşamadığı çok belliydi. Üst kattaki üç odaya da baktılar tek tek hepsi aynıydı. Ahşap merdivenlerden inerken gıcırdayan basamakların sesi evin tüm sessizliğini bozuyordu. Bu kattaki eşyaların üzerleri beyaz çarşaflarla örtülmüştü. Her yer çok tozlu ve eşyalar öyle eskiydi ki yerdeki halı bile çürümüştü.

Kapısı açık olan bir odaya doğru ilerlediklerinde Enes gerginlikten nefesini tuttu tek istediği Kerem'i orada görmekti. Yoktu. Koltuğun üzerindeki bir çarşaf yere yığılmış üzerinde kan izleri vardı. Sehpanın üzeri bitmiş alkol şişeleri ile doluydu. Biri buradaymış.

"Kerem midir? Bu Kerem'in kanı mı Uzay?"

*****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now