98. Son öpücük

1K 83 23
                                    

Ağlamaktan adını bile söyleyemediği sevdiği adama sıkıca sarılmış, alnını onun soğuk alnına yaslamıştı. Gözyaşları onun solgun tenine tek tek düşerken, avuçlarının arasındaki soğuk yüzü titreyen dudaklarıyla öptü.

"U-uzayyy "

Açmıyordu gözlerini sevdiği adam. Yağmurdan ıslanmış bedeni buz tutmuştu. Oysa sevdiğinin ağlamasına dayanamaz açardı hemen gözlerini ama açmadı. Defalarca seslense de cevap vermedi kollarındaki adam. En sonunda birkaç adım geride onu izleyen adamlara cevabını duymaktan çok korktuğu soruyu sordu ağlayan çocuk.

" Neden açmıyor gözlerini? Neden? Yoksa..."

Koruma, hemen Uzay'ın yanına çöküp nabzını kontrol ettiğinde derin bir " Ohh "çekip kafasını sallayarak Can'a baktı. Yağmurdan ıslanmış tir tir titreyen çocuğun yüzündeki korkunun yerini rahatlama aldığına şahit olduğunda daha fazla oyalanmayıp diğer adama seslendi.

"Yardım et de kaldıralım." dediğinde adam Uzay'ın bacaklarından tutmuş korumayla aynı anda kaldırmışlardı kendinde olmayan ağır bedeni.

Kollarının arasından sevdiği adam kaldırılınca üstü başı çamur olan çocuk birkaç saniye kucağındaki boşluğa alışamadı.

Adamlar Uzay'ı arabasına sokarken Can, onlardan önce binip Uzay'ın başını göğsüne koymasını sağladı. Titreyen kollarını soğuktan donmuş adama sarmıştı. Kendi titreyen vücuduna rağmen ısıtmak istiyordu sevdiği adamı. Koruma, şoför koltuğuna geçer geçmez klimayı sıcağa ayarlayıp sonuna kadar açtı.

"Hastaneye gidiyoruz değil mi Can Bey?"

"Evet! Ne olursun çabuk ol, ne olur"

Yol boyunca Can'ın sessiz hıçkırıkları hiç durmamış kollarını bir saniye bile Uzay'dan ayırmamıştı. Günlerin özlemiyle ona sarılırken şu an ki hali deli gibi canını yakıyordu.

Hastaneye geldiklerinde Uzay'a hemen müdahale etmişlerdi. Can üstü başı çamur halde odanın önünde doktorun çıkmasını bekliyordu. Korumanın getirdiği sıcak çayın olduğu karton bardağı ellerinin arasında tutmuş avuçlarını ısıtırken aklından Uzay'dan başka hiçbir şey geçmiyordu.

Yarım saatin ardından odadan çıkan doktorun hemen yanına gitti sarışın oğlan.

"O i-iyi mi?"

"Şu an durumu iyi endişelenmeyin. Alkolün etkisiyle kendisinde değildi. Vücut değerleri çok düşük olduğu için gerekli tedaviye başladık. Şimdilik uyanmasını bekleyeceğiz. "

"Görebilir miyim?"

Aldığı izinle bir saniye bile beklemeden Uzay'ın odasına daldı. Yüzünün rengi biraz daha normale dönmüştü Uzay'ın. Yavaş yavaş yanına yürüyüp yatakta yana düşmüş elini avuçlarının arasına aldı. Hissettiği sıcaklık gözünden bir damla yaşın akmasına sebep olurken sanki kendi içi ısınmış gibiydi.

Avucundaki eli yavaşça dudaklarına yaklaştırıp öptüğünde onun yüzüne bakıyordu. Boştaki eliyle yanağını okşarken yüzünde oluşan tebessümün farkında değildi Can.
Tenine değen parmak uçları uyuşuyor kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

O odada o şekilde ne kadar kaldı farkında değildi. Elini bırakmak ondan ayrılmak istemiyordu ama biliyordu ki bir daha eskisi gibi olamayacaklardı. Belki de Uzay uyanınca onu burada istemeyecekti diye aklından geçirdi. Bu onu son görüşü bile olabilirdi. Kısa süre sonra bu ülkeden gidecek olmanın hüznü çöktü yine yüreğine. Son kez vedalaşmak istedi sevdiği adamla.

Hiç tereddüt etmeden küçük dudaklarını Uzay'ın dudaklarına bastırıp ondan canını alıp kendi canını da ona verdi. Bu son öpüşmemiz diye geçirdi aklından. Dudaklarını ayrılıp minik minik öpücükler bırakarak boynuna kadar geldiğinde burnunu boyun girintisine soktu. Alkole rağmen hala güzel kokusunu alabiliyorken iyice içine çekti. Kulağına son kez "Seni seviyorum" diye fısıldadıktan sonra arkasına bile bakmadan odayı terk etti Can.

Uzay'ına sevdiği, aşık olduğu adamla bu şekilde vedalaşmıştı.

Odadan çıktığında onu bekleyen koruma ve diğer adamı babası üzerinden tehdit edip onlara bu gece onun burada olmadığını, birinin onu bulduğuna dair bir yalan söylemesini istedikten sonra hastaneden çıktığı gibi eve gitti.

Saat hala çok erken olduğu için kimse uyanmamıştı. Sessizce odasına çıkıp sıcak duşun altına girdi.

Aklına Uzay'ın o hali gelince yine ağlamaya başlamış göz yaşları başından akan sıcak suya karışıp öylece akıp gidiyordu.

Hala çok seviyordu...

Çok.

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now