37. Cunda

2K 101 1
                                    

"Uzay dayanamıyorum artık ya ona bir şey olduysa."

" Enes bırakma kendini hemen. Onun kanı olup olmadığını bilmiyoruz. Bu evde olduğunu bile bilmiyoruz. Sakin ol."

Uzay ne kadar sakin ol dese de Enes olamıyordu. Odanın kapısında dizlerinin üzerine yığılmış kanlı çarşafa bakıyordu.

"Enes hadi kalk. Gerekirse tüm adayı arayacağız." demesiyle oğlan  ona tutunarak yerinden kalktı. Evden çıktıklarında sokaklardaki sinir bozucu sessizlik hala devam ediyordu. Nereye bakacaklarını bilmeden öylece yürümüş, tek tük açık olan dükkanlardaki çalışanlara Kerem'in fotoğrafını gösteriyor görüp görmediklerini soruyorlardı.

Sahildeki Taş Kahve' ye oturduklarında Uzay yiyecek bir şeyler söyledi ama hiç yiyecek hali yoktu Enes.

" Ye Enes! "

"Canım istemiyor Uzay. Midem almıyor."

" Önündekini ye ve ıhlamurunu soğutmadan iç Enes!"

Bazen gerçekten huysuz bir baba gibi oluyordu Uzay. Oflayarak önündeki tosttan birkaç ısırık aldığında lokmalar ağzında büyüyor, yutarken boğazını yırtıyorlardı sanki. Sahile doğru baktı. Ada güzeldi. İlk defa buraya gelmişti ama keşke bu sebeple değil de Kerem ile tatil için gelmeyi isterdi. Düşündükçe iştahı tamamen kaçmıştı. Daha fazla yiyemeyip tostu tabağa bırakınca Uzay ile göz göze geldi ama adam yemesi için daha fazla ısrar etmedi.

"Şimdi ne yapacağız Uzay? "

" Buradaki emniyette bir tanıdık var. Ona haber verdim. Arayacaklar adayı. "

"Burada olduğuna emin miyiz ki?"

" Olmadığına emin olmalıyız. Kalkalım hadi birkaç gün burada kalmamız gerekebilir. Kalacak açık bir yer bulalım. " dediğinde kalkmışlardı.

Dış görünüşü adanın taş evleriyle aynı olan üç katlı tarihi bir otelde kalacaklardı. Kış sezonu olduğu için boştu. Onlardan başka kimse olmayınca otel sahipleri ile muhabbete girmişlerdi. Otel sahibi Haldun Bey altmış yaşlarında misafirperver bir adamdı. Onların neden bu mevsimde geldiğini sorunca Uzay olanları anlattı. Büyük bir dikkatle dinleyen Haldun Bey hangi eve baktıklarını soruncazı aldığı cevap karşısında kafasını önüne eğdi bir süre.

"Orası iki avukat çiftin eviydi. Yazları gelirlerdi sadece. Ada küçük olduğu için başı sıkışan onların kapısını çalardı. İyi insanlardı. Allah rahmet eylesin"

Adamı dinlerken duyduğu şeyle Uzay'ın gözleri kocaman olmuştu. Bir şeyler olduğunu anlamıştı Enes. Kerem'in o evle avukat çiftle ne bağlantısı vardı ki? Kerem hakkında hiçbir şey bilmemek o an oğlanın canını daha fazla yaktı.

" Arkadaşımızın ailesiydi onlar. O yüzden buraya geldik belki burada buluruz diye ama bulamadık. "

Kerem'in ailesi mi ölmüştü? Anne babası avukat mıydı? Bu ev onun muydu?...

" Çocuklar, adanın diğer tarafında eski teknelerin olduğu harabe bir yer var. Genelde gençler geceleri orada takılırlar. Pek tekin değildir. Bir de oraya bakın isterseniz. Belki bir gören eden vardır. "

Saat 19:00'a geliyordu hava kararmak üzereydi. Haldun Bey'in tarif ettiği yere geçdiklerinde gerçekten de leş gibi bir yerdi. Sanki adanın kustuğu her şey burada toplanmıştı. Çürümeye bırakılmış teknelerdeki gençler alkolden kendinden geçmiş haldeyken Kerem'in böyle bir yerde ne işi olabilirdi ki?
Bu ortamlar Enes'in alışık olduğu yerlerdi ama Kerem'i yakıştıramıyordu bu pisliğe.
Biraz ilerideki teneke varillerde yanan ateşin etrafında toplanmış gençler, hem eğleniyor hem de içiyorlardı.
Onlara doğru yaklaştıklarında Uzay, gözüne kestirdiği bir adamın yanına doğru gitti. Adam etraftaki gençlerden yaşça daha büyük, pek tekin bir tipe benzemiyordu. Müptezel. Uzay elindeki telefondan Kerem'i göstererek " Bu adamı gördün mü buralarda?" diye sorunca adam, sigarasından bir duman çekip başka tarafa bakarak "Kimin aradığına bağlı." dedi.

Uzay, hafifçe ceketinin önünü geriye iterek belindeki silahı gösterdiğinde Enes şok oldu. Uzay'ın silah taşıdığını bile farkında değildi.

"Kardeşi" dediğinde müptezel herif gözlerini kısarak Uzay'a baktı.

" Bu akşam gelecek. " dediğinde onu bulmanın huzuru ile derin bir nefes aldı Enes. Gelecek demişti adam. Neden böyle bir yere geleceğini bile düşünemiyordu o an tek düşünebildiği Kerem'i bulmuş olmalarıydı.

"Kerem neden buraya gelecek Uzay? Ne işi var onun böyle yerlerde?"

"Akşam dövüşecek büyük ihtimalle."

" Ne!?? Ne dövüşü amına koyayım? "
Tüm vücudum kasılırken delirecek gibi hissediyordu.

" Bilmiyorum Enes. Kerem geldiğinde ona sorarsın.''

" Ya kendimi keseceğim yemin ederim. Kaç gündür biz ne haldeyiz adam gelmiş buralarda dövüşüyor. Vay amına koyayım ya! Fight club sanki! "

Saat gece yarısına yaklaşmış kalabalıkta bahisler toplanıyordu. Az önceki genç tayfanın haricinde kodamanlar da vardı. Kalabalığın daire şeklinde oluşturduğu boş alana izbandut gibi bir herifin çıkmasıyla alkış kıyamet koptu. Ardından karşısına yüzü gözü morluklar içerisinde, bir gözü şişmekten kapanmış rakibi çıktı.

"Kerem!"

****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now