99. Mert vs Eda

1K 79 10
                                    

Can eve geldiğinden beri hiç uyumamış Uzay'ı düşünerek sessizce ağlamıştı. Yastığına sıkıca sarılmış yatağında otururken aynaya yansıyan görüntüsüne takıldı gözü. Çok kötü gözüküyordu. Gözleriyle burnu ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. O aynadaki haline dalmışken pat diye odanın kapısı açıldı.

Mert ile aynı evde yaşadıklarından beri her sabah yüzünde gülümsemesiyle Can'ın odasına dalıyordu deli. Can onun sabah sabah bu kadar enerjiyi nereden bulduğunu hiç anlamıyordu.

"Günaydınnnn canımın iç---"

Can'ın ağlamaktan mahvolmuş yüzünün halini görmesiyle az önceki neşesinden eser kalmamış, endişeli bir halde hızla sarışın oğlanın yanına gidip yatağına oturmuştu.

"Ne oldu sana?

Ağladın mı?

Bir şey mi oldu söyle!

Hasta mısın yoksa?

Hıhh?"

Elleriyle Can'ın yüzüne tutmuş sağa sola çevirirken  Can  kafasını ondan zor kurtardı.

"Ya durrr! Bir şey olmadı. Son olan olaylara canım sıkıldı filan işte, sorun yok. İyiyim şimdi"

Mert onun söylediklerine inanmamış, şüpheyle bakmıştı yüzüne.

"Emin misin? Bak bana doğruyu söyle!"

Can, ona gece dışarıya çıkıp Uzay'ı aradığını hastaneyi filan anlatsa Mert'in delireceğini biliyordu ama en çokta onu üzmek istemediği için gerçekleri söyleyemezdi.

Mert ne kadar arkadaş gibi yanında durmaya razı gelse de hala Can'ı seviyordu. Bu yüzden Can onun gözünün içine baka baka ona Uzay'dan bahsedemezdi daha fazla. Kafasını Mert'in omzuna yaslayıp gözlerini kapadı.

"Şimdi daha iyiyim."

"Sen hep iyi ol canımın içi kötü şeylerle uğraşmayı bana bırak. Tamam?"

Sessizce kafasını sallayıp onayladı onu.

"Düne kadar düşmanken şimdi omzuna başımı yaslıyorum. Aynı evde yaşıyoruz filan... Nereden nereye geldik di mi? Sen de şaşırmıyor musun bu halimize?"

"Valla ben hayatımın en güzel günlerini yaşadığım için tüm duyguları aynı anda hisseder haldeyim canımın içi. Bundan daha mutlu olamazdım herhalde. "

Can, aklımdan "keşke ben de onun kadar mutlu olabilsem" diye geçirdi.

"Siz bensiz ne yapıyorsunuz bakayım burada?"

Eda'nın evdeki varlığını tamamen unutmuşlardı. Can elini ona doğru uzatıp gülümsedi.

"Gelsene abla" diye çağırdığımda kızın uykulu gözleri cin görmüş gibi açılıp hiçbir şey diyemeden öylece olduğu yerde donup kalmıştı.

"Ablan şoka girdi canımın içi! hahhaha"

Mert ile Can kızın bu haline gülerken Eda, kendine gelmiş yatakta yanlarına oturmuştu.

"Ya ben birden abla olduğumu unuttum. Gel bakayım bir sarılayım sana anca hatırlarım." deyince bekletmeden ona sarıldı Can.
Onum artık bir ablası vardı. Yıllarca varlığından haberi olmasa da şimdi yanındaydı. İçinden şükretti hallerine.

Yandan gelen yalancı öksürük sesinden Mert'in kıskandığını anlayan Can ablasından ayrılmadan bir kolumu da ona uzattı.

"Gel hadi ge--" Daha sözü bitmeden Mert hemen gelip Can'a yandan sıkıca sarıldı. Bu fırsatı asla kaçırmazdı.

"Ya off! Ayı gibi sarıldın be! Çek şu kolunu biraz sıkıştım!"

"Ne sıkıştırması ya asıl sen çekil kızım!"

"Alla alla benim kardeşim değil mi oğlum sana ne oluyor be?"

"Benim de canımın içi asıl sana noluyor?Daha dün bir bugün iki hemen sahiplendin çocuğu!"

"Sana ne be! Ulan benim kardeşim o benim! Sana mı soracağım sahiplenirken!"

İki deli aralarında Can için tartışırlarken sarışın oğlan ortasındayken yatağa sırt üstü uzanıp ellerinden tuttu.

"Benim için kavga etmenize gerek yok. İkinize de yeterim ben merak etmeyin."

Ters ters birbirlerine bakıp nihayet normale döndüklerinde ikisi de Can'ın yanına uzanmış dün olanlar hakkında konuşmuşlardı.

Ablası babasını hiç tanımadığı için onun hakkında Can'a sorular sorarken Can, babasıyla aralarındaki yıllardır süren kötü ilişkiye çok değinmeden bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

Babasına kendi yüzünden dolup düşman kesilmesini istemiyordu. Dün Can da babasıyla sanki yeni bir başlangıç yapmış gibiydi. Her şeyden tuhafı da olan biten her kötü anıyı geride bırakmaya hazırdı. Yeter ki Devran onlara karşı hep böyle iyi olsun başka bir şey istemiyordu.

İçerideki odaların birinden gelen telefon sesiyle üçü de susup sese kulak verdi. Eda yerinden fırlayıp "Aaa benimki çalıyor" diyerek içeriye koşup geri geldiğinde paniklemiş bir halde "U-uzay'ı hastaneye kaldırmışlar!" dedi.

Uzay'ın adını duymasıyla yattığı yerden kalkarken Mert'in yanında gerilmiş suratını fark etti.

"Bize ne bundan! Ne hali varsa görsün şerefsiz!"

"Ne diyorsun sen be!?"

İkisi yine tartışmaya başlamışlardı ki  Can " O iyi mi ? " diye sorduğunda susup ona baktılar.

"Şimdi iyiymiş. Kerem ile Enes yanındalar benim de hemen gitmem lazım"

Kafasını anladım anlamında sallayıp parmaklarıyla oynamaya başladı. İyi olduğunu duyduğuna sevinmişti.

Eda onun yanına gelip oğlana sıkıca sarıldı. Eliyle saçlarını düzeltip yanağından öptüğünde Can'ın gözleri yine dolmuştu.

"Biliyorum onunla ilgili bir şey duymak istemiyorsun ama---"

"Ha şunu bileydin! O şerefsizin adını anma yanımızda!"

Elindeki yastığı odanın bir tarafına fırlatmış sinirle Eda'ya bakıyordu Mert. Eda da ona sert ve ters bakışlarını yolladıktan sonra konuşmasına kaldığı yerden devam etti.

"Ama!!! Bir an panikleyip, korktum. Yoksa seni bile bile üzmek istemezdim."

Sıkıca sarıldı ablasına.

"Üzülmedim merak etme. Senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Hadi sen hemen yanlarına git."

Sessizce kafasını sallayıp kardeşinin yanağından öptükten sonra yanlarından ayrıldı.

"Sen biliyordun?"

"N-ne?"

"O şerefsizin başına bir şey geldiğini biliyordun! O yüzden ağlıyordun!"

"H-hayır. Ben bir şey bilmiyorum."

"Bana yalan konuşma!" diye bağırdı Mert. Yüzü kendini kasmaktan kızarmıştı.

"Biliyor musun hiç yalan söylemeyi beceremiyorsun Can!" deyip sinirle odayı terk ettiğinde Can'ın zaten çoktan dolmuş olan gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.

****





KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin