70. Etme bulma dünyası

1.3K 83 5
                                    

Kerem'in sesi telefonda sinirli gelince Enes masadan kalkıp bahçeye çıkmıştı. Olduğu yerden Can'lar onu görebiliyordu. Konuşmanın stresi vücuduna yansımış olmalı ki Can uzaktan her şey yolunda mı gibisinden bir işaret yaptı. Kafasını sallayarak onlara arkasını döndü. Telefonun diğer ucundaki adam hala sinirle hesap soruyordu. Akşamdan kalma hali devam ederken bir de sevgilisinin ona güvenmiyor oluşuyla iyice delirmişti oğlan. "Nasıl hem eşim derken hem de beni el alemin adamlarına yakıştırarak suçluyordu. Geberttirecek kendini bana!" Diye içinden sövüp saydı Kerem'e.

Çok seviyoru diye yumuşak davranıyordu Enes ama Kerem gel deyince gelecek otur deyince oturacak biri hiç değildi. Bu yaşına kadar hep tekti. Hesap verecek kimsesi yoktu bu saatten sonra da sevgilisi de olsa hesap vermezdi. Alışkın değildi yıllarca özgür yaşamış çocuk bu kadar baskıya. İma ettiği şeyle gözü dönmüş hadi eyvallah deyip telefonu suratına kapaması normalde olsa asla yapmayacağı bir şeydi ama daha fazla konuşsaydılar eğer konuşmanın akıbeti olmayacak yerlere kadar gidecekti. Derin bir nefes alıp cebinden çıkarttığı paketten bir dal sigara alıp dudaklarının arasına almıştı ki Alaz çakmağını uzatıp sigarasını yaktı. Sağ ol anlamında kafamı salladı.

"Sen gelmeyince biz gelelim dedik. İyi misin?" diye sordu Can. Az çok anlamıştı olanları ama Alaz'ın yanında bir şey belli etmek istemiyordu. Nasıl olsa daha dün tanışmıştı çocukla ilk günden özel hayatının içinde olmasına gerek de yoktu.

"İyiyim Cancanım. Sıkıntı yok" dedi, ona göz kırparak.

"Hava soğuk hadi içeri girelim. "

Hep beraber az önce oturdukları masaya tekrar oturdular. Kahvelerini içerken Can, Alaz'la muhabbet edip sorular soruyor Enes de onları dinliyordu. Aklı hala Kerem'deydi. Muhabbete dahil olamıyor dalıp dalıp Kerem'i düşünüyordu. "Fazla mı ağır konuşmuştum? Neden kızgın değilim neden sürekli yaptıklarımdan pişman oluyorum?" Kendini sorgulamaya başladı.

Bütün günü içindeki huzursuzluk ve pişmanlıkla geçirmişti. Telefonu yüzüne kapadığından beri Kerem ne aramış ne de mesaj atmıştı. Kerem'i birazcık tanıyorsansinirden delirdiğini biliyordu. İkisi de bu haldeyken eve gidip onunla karşılaştıklarında neler olacak, nasıl davranacaklardı bilmiyordu.

Eve gittiğinde dış kapıyı açıp birkaç saniye evdeki sessizliği dinledi. Hiç ses yoktu. Hala gelmemiş diye düşündü. Yatak odasına girdiğinde yerde sabah Kerem'in ona sorduğu yırtık t-shirtü duruyordu.

"Allah'ın cezası her şey senin yüzünden oldu!"

Elimdeki tshirtü iyice yırtıp çöpe atarken oyalanmak için bir şeyler yapıyor kafasını dağıtmaya çalışıyordu ama işe yaramıyordu. Saat kaç olmuş Kerem hala gelmemişti. Gelse de ne olacak ne yapacak nasıl yüzüne bakacak bir fikri yoktu. Kendine bir kahve hazırlayıp Kerem'in gelmesini bekledi. Çoktan gelmiş olmalıydı ama adam hala ortada yoktu. Bekledikçe iyice geriliyordu. Gururundan aramak da istemiyordu. Sigarasını alıp bahçeye çıktı. Saat 01:00' e geliyordu. Dış kapının kapanma sesini duyunca yarısını içtiği sigarayı yere atıp içeriye yürüdüğünde Kerem, onu görünce şaşırıp kaşlarını çattı.

"Evdesin?"

"Herhalde evde olacağım. Sen neden bu kadar geciktin? "

"Sabahki konuşmadan sonra gittin sanmıştım, şaşırdım."

"Niye gideyim Kerem delirdin mi?"

Kerem, umursamazca omuzlarını silkip arkasını dönerek yatak odasına doğru yürüdü.

"Neredeydin bu saate kadar? "

"Merak mı ettin?"

"Evet insan bir haber verir."

"Bu kadar merak ettiysen arasaydın o zaman Enes."

Gururumdan arayamadım diyemeyeceği için kendini sıkıp, sustu.
Kerem, karşısında soyunurken aklı dağılıyor vücudundan gözlerini alamıyordu. En son boxerı kalana kadar soyunup banyoya doğru adımladığında peşinden gitti. Arkasını dönüp "Sende mi duş alacaksın?" diye sordu. Evet demek istiyordu ama aralarının tuhaflığından bir şey demeyip hayır anlamında kafasını salladı. Kolundan tutup "Soruma cevap vermedin. Neredeydin?"
Bıkkınca bir nefes verip kolunu çekti. "Dışarıda arkadaşlarımla yemeğe çıktım oldu mu Enes'cim. Sorgulaman bittiyse duş alacağım." deyip banyoya girdi. Öylece kalakaldı olduğu yerde. Üzerini değiştirip yatağa girdiğinde Kerem de banyodan çıkıp tam karşısında üzerini giyinmeye başladı. Belindeki havluyu çıkarıp sandalyeye fırlattığında çırılçıplaktı. Kerem, Enes'in onu izlediğini bildiğinden çocuğa inat aheste aheste giyiniyordu. Kerem'e sinirli olsa da altındaki küçük canavarın bu hiç umurunda değilmiş gibi çoktan kabarmıştı." Şeytan diyor tut kolundan yatır duvarlarını talan et. Göster el alemin adamı neymiş." Diye aklından geçirdi. İç çekip gözlerini ondan kaçırdı. Kerem Bey'in görsel şöleni nihayet bittiğinde yatağa girdi.

Enes'le göz teması kurmuyordu. Yastığını birkaç vuruşuyla düzeltip başını koyar koymaz gözlerini kapadı. Her gece uyumadan önce öpüp koklayıp kollarında unuttuğu çocuğa götünü dönüp iyi geceler bile demeden yatmıştı.

"Şeytan diyor vur kıçına tekmeyi yataktan düşsün piç kurusu!"aklından sövmekten başka bir şey yapmadı. Adamın götüne tekmeyi basmamak için yataktan kalkıp salona gitti. Üzerine bir şey almadan koltuğa kendini bıraktığında bu gece burada uyuyacaktı tabi uyuyabilirse.

Tutulan boynumu zar zor hareket ettiriyordu. Gözlerini araladığında odaya vuran ışık gözlerini açıtmış, ovuşturarak ışığa alışmaya çalışıyordu. Birden üzerindeki ağırlığı fark etti. Gece uyurken Kerem üzerine pike örtmüştü.

"Güzel adamım benim kıyamamış bana."

Saat daha erken olduğu için yattığı yerden kalkıp ağır ağır yatak odasına gitti. Kerem in evde olmadığını görünce az önce üzerini örttü diye keyfi yerine gelmişken şimdi tam tersini yaşıyordu. Ne gece ne sabah saatler olmuştu adamın teni tenine değmeyeli. Nefesi nefesine karışmayalı.

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now