102. Rakı Masası

889 76 0
                                    

"Hayırdır? Ne bu yüzünün hali?"

Mert suratı beş karış bahçede sigara içiyordu. Sigarasından bir duman daha alıp masadaki kül tablasında söndürdü.

"Yok bir şey!"

"Var bir şey hani saklamayacaktık birbirimizden"

Kafasını yere eğip ayakkabısının ucuyla solmuş çimenleri eşeledi.

" O bugün oradaydı."

"Kim? Alaz mı? " Sessizce kafasını salladı Mert.

" Eeeee sonra?"

" Seansın çıkışında karşılaştık. Beni dışarı bir şeyler içmeye çağırdı. "

"Gittin di mi?" Heyecanlanmıştı Can.

"Sümük gibi yapışınca mecbur kabul ettim. "

"Oooo şaşırttın beni. Ne yaptınız peki, iyi geçti mi?"

"Yüzüne yumruk attım."

"NE!!! YA SEN DELİRDİN Mİ? NEDEN ÇOCUĞU YUMRUKLADIN?"

"Çok üstüme geldi  Can ne yapayım bir an da oldu. "

"Off Mert ya! Alaz şimdi iyi mi peki?"

"İyidir herhalde bilmiyorum. Orada bırakıp çıktım."

"Ya sen varya! Off Mert off!"

Can hemen cebinden telefonu çıkarıp Alaz'ı aradığında telefon çok çalmadan açılmıştı.

"Alaz, iyi misin?"

"İyiyim Can, sıkıntı yok."

"Ben onun adına senden çok özür dilerim Alaz."

"Senlik bir şey yok Can. O zorbadan hoşlanan bende kabahat. Neyse ya sonra konuşalım mı?"

"Olur, tabi olur. Tekrar kusura bakma. Görüşürüz "

Can telefonu kapattığında Mert onun yüzüne suçlu çocuklar gibi bakıyordu. Elindeki telefonu ona doğru sallayarak üzerine yürüdü.

"Al işte nasıl kırmışsın çocuğu! Ne yaptı da sana durduk yere yumruk attın ki?"

"Saçmaladı."

"Mert! Ne yaptı adam gibi anlatsana!"

"Bana açıldı!"

Can, birkaç saniye boş Mert'in yüzüne baktı.

"Bu yüzden mi yumruk attın?"

"Evet bu yüzden! İstemediğimi söyledim, anlamadı. Hala ısrar edince de ben de vurdum oldu mu?"

"İyi halt ettin! Sana zorba demekle haklı çocuk. Yemeğe kadar gözükme gözüme!"

"Bana zorba mı dedi o kılıksız? Gösteririm ben ona zorba neymiş!"

Kendi kendine söylenirken onu orada bırakıp odasına çıktı Can.

Babasıyla olan yemeğe Mert de geliyordu. Restorana gidene kadar onunla hiç konuşmadığından Mert'in de morali  bi hayli bozuktu.

Mekana girdiklerinde masalarını gösteren garsonu takip ederken babasını tüm ciddiyetiyle masada oturmuş rakısını içerken gördü sarışın oğlan. İstemsizce tüm vücudu kasılmıştı.

Devran oğlunu görünce oturduğu yerden kalkıp gülümsedi. Gülümsedi. Devran oğlunu görünce ayağa kalktı  yetmedi bir de gülümsedi. Can bunu beklemediği için birkaç saniyesi şaşırmakla geçse de o da babasına bakıp gülümsemişti.

Devran, "Hoş geldin oğlum" deyip Can'a sarılınca, oğlan iki yanında sarkan kollarını nereye koyacağını bilemedi. Tereddüt etse de sonunda o da kollarını onu bedenine sarmıştı.

Babasıyla aralarını düzelttikten  beri Devran oğluna ilk defa halka açık bir yerde. Burnunun sızladığını hissetti Can. Gözleri de dolmadan yavaşça kendini geri çekip gülümsedi.

Devran oğlundan ayrılıp "Gel buraya "diyerek Mert'i de yanına çağırdığında ona da sarıldı. İki genç de bu yeni Devran'a daha ne kadar şaşıracaklarını tahmin bilr edemiyorlardı.

Masaya oturduklarında Can tam babasının karşısına oturmuş Mert de hemen yanına oturmuştu.

Devran yıllardır yapmadığı bir şeyi yapıp  Can'a okul hakkında hayatı hakkında bir şeyler sorarken Can'ın heyecandan elleri titriyordu. Babası ilk defa onu merak edip bir şeyler soruyordu. Gerçi Can bilmiyor ama Devran yıllardır Can'ı ona hiç çaktırmadan  ne kadar sevgisini ilgisini göstermese de her zaman okul durumunu ya da diğer şeyleri gizliden gizliye takip ediyordu.

Devran, masada Can'ın önünde duran bardağa kendi elleriyle rakı koyarken iki oğlan da buna şaşırmış halde adamın yüzüne bakıyorlardı. Adam, aynısını Mert'e de yaptıktan sonra çocukların bardaklarına su katıp kendi bardağını havaya kaldırdı.

Mert'le Can birbirlerine bakıp bardakları ellerine alarak Devran'ın bardağıyla tokuşturdular.

"Yeni geleceğimize. Oğullarıma."

Şu an gerçekten mutluydu Can. Hem babasının bu şekilde davranması hem de Mert'i de oğlu gibi görmesi mutlu etmişti onu. Acı tat sarışın oğlanın yüzünü buruştururken Mert'le Devran da ona bana bakıp güldüler.

"İlk defa içiyorum. Baya acıymış."

Sadece rakı degil babasıyla böyle bir masada içmek de ilkti Can için.

Can "Ablam geldi!" deyince Devran hemen oğlunun baktığı yere bakıp ayağa kalktı. Eda'nın masaya yaklaşırken ki heyecanını görebiliyordu Can.

Devran tıpkı Can da yaptığı gibi oturduğu yerden kalkıp  kızına doğru bir adım atarken gülümsedi.

"Hoş geldin kızım "

"H-hoş buldum..."

Eda'ya sarıldıktan sonra elinden tutup sandalyesinin yanına kadar eşlik etti.  Sandalyesini çekip kızının oturmasına yardımcı olurken ortamdaki bu yabancı haller iki kardeşi de fazlasıyla şaşırtıyordu.

"Teşekkür ederim ba--" dediğinde Devran'ın gözlerinin içi parladı. Kızı son anda baba demekten vazgeçse de adam buna da şükür deyip eğilip kızının kısa sarı saçlarına bir öpücük bıraktı.

"Canımın içi ablan yine şoka girdi baksana ahahhaha"

"Sus, duyacak seni "

Masaya yemekler gelmiş Devran, Eda'ya da içki servisini kendi elleriyle yapmıştı. Bu gece hepsi kötü geçmişlerini restoranın kapısında bırakarak bu masaya oturmuşlardı. Gülüşleri, sevgileri içtendi.

*****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang