62. Kırık Ayna

1.5K 92 3
                                    

Uzay'ın worduğu soru karşında Can'ın birden kalp atışları hızlanmıştı. O bile yüzünün morardığını fark etmemişti. Olanlar o kadar etkilemişti ki Can'ı, o kadının kendisine verdiği zararı bile görememişti.

Uzay, gözlerini sarışın oğlana dikmiş cevap beklerken " Yok bir şeyim, bunu da nereden çıkardın? Yeter bu kadar kurudu saçlarım." diyerek  yataktan kalktı.

"Peki ne nasıl oldu tüm o morluk ve çizikler Can?"

" Bakıyorum da hemen bebeğimden Can'a geçtin. Bir şeyim yok Uzay uzatmayalım lütfen. "

" Uzatmayalım deyip geçiştiriyorsun. Tamam o zaman uzatmayayım  deyip geçip bir kenara sakince oturmamı mı bekliyorsun benden?"

"İstediğini yapabilirsin Uzay. Boşuna aramıza gerginlik sokuyorsun. Birkaç dakika önce nasıl güzeldik şimdi şu geldiğimiz hale bak!" Uzay, sinirle kahkaha atıp olduğu yerde döndü.

"İnanmıyorum ya! Ben mi gerginlik sokuyorum aramıza!?" Gerginlik filan sokmuyorfu sadece birden ortaya çıkan bu izlerin sebebini ögrenmek istiyordu. Ama Can sustukça boyle geçiştirir gibi cevaplarıyla daha da merak ettiriyordu. Derin bir nefes alıp oğlanın yanına yaklaşıp ellerinden tuttu. Sakinlikle çözmek istiyordu bu durumu.

"Can senin için çok endişeleniyorum ve cevap alamayınca ister istemez geriliyorum. Neden anlamıyorsun beni? "

Can, onun yüzüne bakamıyor ondan bir şeyler sakladıkça kendinden utanıyordu. Konu kapansın istedikçe araları daha da fazla geriliyordu.

" Bir şey yok diyorum neden inanmıyorsun neden ısrarla soruyorsun o zaman?! "

" Tamam madem önemli bir şey yok o zaman yüzün neden böyle oldu açıkla bana. Bir yere çarptım de! Bir şey söyle artık! Daha fazla delirtme beni Can!" diye bağırdı, öfkesini daha fazla kontrol edemeyerek.

" Aaaa yeter Uzay yeter!" diye avazı çıktığı kadar bağırdığında oğlan Uzay'ın öfkeli yüzü iyice gerilmiş elindeki kurutma makinesini aynaya fırlatarak paramparça etmişti. Her yer ayna kırıklarıyla doluyken, sinirini alamayıp ahşap sandalyeye de ayağıyla vurarak kırdı. Can, şaşkınlıkla olduğu yerde hareket etmeden onu izliyordu. İlk defa adamı böyle delirmiş halde görmüştü. Onun bu yeni taşıdığı hali Can'a çok da yabancı değildi. Kendisinin de gözü döndüğünde aynı onun gibi sağı solu kırıp geçiyordu. Bir yanı ondan gizledikleri için  bu hale gelmelerine üzülse de diğer yanı adamın ona böyle tepki göstermesine sinirleniyordu. Şu an sadece haksız olduğu için kendini frenliyordu. Uzay eline geçen her şeyi kırmaya devam ediyorken odanın kapısı ardına kadar açılmış Kerem ile Enes şaşkınlıkla olan bitene bakıyorlardı. 

Kerem, birkaç adımda sinir krizi geçiren Uzay'ı kollarından yakalayıp durdurmaya çalışırken Enes, Can'ın yanına gelip iyi mi diye her yerimi kontrol ederek oğlana sarılmıştı. "Korkma tamam mı ben yanındayım." diye fısıldadı, kulağına. Enes'in gözlerinin içine bakarken bir damla yaş süzüldü yanağından oysa az önce sinirliydi.

" Benim yüzümden" dedi, sessizce. O sırada sesleri duyan Eda uyanmış, odanın kapısında belirmişti. Etrafa bir göz atıp ayna kırıklarına dikkat ederek önce Can'ın yanına geldi iyi olduğundan emin olduktan sonra da Uzay'ın yanına gitti.

"Uzay sakinleş lütfen bak hepimizi korkutuyorsun."

Uzay'ın sinirden boynundaki damarları patlayacakmış gibi şişmişti. Öfkeyle bağırarak "Abi ben gerginlik çıkarıyor muşum! Ya ben onun gözünün içine bakıyorum. Ulan tek bir saç teline zarar gelse dünyayı yakarım ama o bana kalkmış gerginlik çıkarıyorsun diyor. Delireceğim ben ya! Bir şey olmuş bana söylemiyor! Biliyorum, var bir şey!" diye bağırırken, odanın diğer ucundan öfkeden deliye dönmüş  gözleriyle Can'ın gözleri buluştu. Oğlanın ağladığını gördüğünde olduğu yerde donup kalmış, gözlerindeki öfke silinmeye başlamıştı. Etrafı gözleriyle tarayıp yaptıklarına baktıktan sonra tekrar Can'a baktı ama Can utancından adama bakamıyordu bile. Onu bu hale kendi getirmişti. Uzay, Kerem'in ellerinden kurtulduğunda, Eda ile Kerem "Uzay nereye abi saçmala ''diye bağırıp Can'a yaklaşmaması için onu  tutmaya çalışıyorlardı. Enes, Can'ı arkasına alınca Uzay " Çekil! " diye bağırdı. Enes çekilmeyince onun da zarar görmemesi için Can çocuğun arkasından çıkıp Uzay'ın karşısına geçti. Uzay tek kelime etmeden bir hışımla ağlamış oğlanı tutup kucağına aldı.

"İndir beni!" diye hem bağırıyor hem ağlıyorken Uzay, ona sarılmış hızla merdivenlerden iniyordu.  Şöminenin olduğu büyük odaya gelip Cab'ı koltuğa oturttu. Diğerleri de peşlerinden koşar adımlarla gelip Uzay'ı kontrol altına almaya çalışıyorlardı. Uzay, içeriden aldığı ilk yardım çantasıyla gelip Can'ın önüne çöktü. Kimseye ne cevap veriyor ne de göz teması kuruyordu. Sadece Can'a odaklanmıştı adam. Bacağını dizlerinin üzerine koyup kırık aynanın kestiği kan akan küçük yarasını temizleyerek sardı. İşi bitinca kafasını kaldırıp oğlana baktığında Can onun da yanaklarının ıslandığını gördü. Onu bu halde görünce boğazından bir hıçkırık kopmasıyla ağlaması şiddetlendi oğlanın.

Hiçbir şey söylemeden arabanın anahtarlarını alıp evden çıkarken arkasından "Gitme!" diye seslense de sesi çok çıkmıyordu ama Uzay duymuştu onu. Olduğu yerde birkaç saniye durup arkasına bakmadan gitti. Enes de peşinden giderken Eda, Can'a sarılmış oğlanı sakinleştirmeye çalışıyordu. Kerem, içeriden getirdiği bir bardak suyu Can'ın çenesinin altına elini koyarak yavaşça içirdi. Eliyle yüzüne dökülen saçlarını geriye tarayıp "Can'cım sıkma kendini ağlayacaksan ağla rahatlarsın." demesiyle kendini bırakmıştı oğlan. İkisi birden onun yanında varlıklarıyla oğlanı rahatlatmaya çalışıyorlardı. Ama Can bir tek Uzay'ın kollarında rahatlayabilirdi.

Biraz daha sakinleştikten sonra "Ne oldu Can? Neden bu hale geldiniz anlatmak ister misin?" diye sordu, Kerem. Yanağındaki morluğu ve ellerinin üzerindekileri göstererek "Bana ne olduğunu sordu. Hiçbir şey anlatmadım. Söylemeyecektik. Öyle karar vermiştik. Ben de söylemedim.  İnanmadı bana. Çok kızdı Kerem"

"Hay sikeyim ya! Üzülme sen ben onunla konuşurum."

"Hayır o gelsin Kerem. Ben anlatırım ona her şeyi, yeter ki geri gelsin."

"Biri bana da ne olduğunu anlatabilir mi delireceğim burada!"

Kerem olan biteni Eda'ya anlattığında Eda, hiç sesini çıkarmadan dinledi.

"Ben o kızın ağzına sıçarım! Benim sevdiklerime nasıl zarar veriyormuş tek tek ödeteceğim ona!" diyerek, sinirle odada turlarken " Uzay bunu duyarsa daha fazla delirir hayatta tutamayız onu ben size söyleyeyim" dedi, Eda.

" Kızım sen de ateşe körükle gitme. Bir sakin ol. Hep birlikte atlatırız her şeyi." Kerem cebinden çıkardığı telefonuyla Enes'i aradı. Meşgule düşünce mesaj atarak ne yaptıklarını sordu.

Sevgilim: iyiyiz merak etmeyin. Hava alıyoruz geliriz bir iki saate.

Eda ile Kerem hala olan biteni konuşurken Can camın önüne geçmiş Uzay'ın gelmesini bekliyordu. Zaman bir türlü geçmiyordu. Kalbi atmakta zorlanıyor, içinden bir şeyler akıp gidiyor gibiydi sanki. Gözlerine birde  inen karanlıktan sonrasını hatırlamıyordu.

****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin