6. İlk İş Günü

4.1K 206 11
                                    

Enes ile ayrıldıktan sonra Can kafeye girdiğinde içerisi çok kalabalıktı. Okul çıkış saati olduğu için mi ne öğrenciler akın etmiş resmen. Daha ne iş yapacağını bile bilmiyordu.


Yavaşça personel odasına doğru ilerlediğinde Ece  adındaki kızla karşılaşmıştı. Dün iş görüşmesine geldiğinde tanışmışlardı.

" Cannn gelmişsin. Gel sana önlüğünü vereyim bugün ikimiz de servisteyiz." dedi Ece.

Hemen önlüğünü giyip Ece'nin peşine takıldı oğlan.

Kalabalık bir grup doğum günü kutluyorlardı. Ece ile masaya gidip siparişleri alırken kendi sınıfından iki kişi de aralarındaydı.

Bilin bakalım kim?

Okulda ona gülen iki salak. "Bendeki şansın içine sıçayım! " dedi içinden. Göz göze gelmişlerdi ama  çocuklar bir şey dememişlerdi.

Doğum günü masasındaki boşları toplarken o iki salak bu sefer Can'a bakarak fısır fısır arkadaşlarıyla konuşuyorlardı. Bir anda hepsinin kafaları sarışın oğlana dönünce ister istemez kızarmaya başlamıştı çocuk. Kim bilir hakkımda ne söylüyorlar diye endişelendi kendi kendine.

Arkasını dönüp hemen mutfağa doğru yürüyerek boşları bıraktığı gibi arka bahçeye çıktı. Enes'ten başka arayıp da rahatlayabileceği kimsesi olmadığından arkadaşını aradı.

Can: Enessss

Enes: Cancan iyi misin?

Can: İyiyim. Arayabilir miyim?

Daha sorusuna bile cevap vermeden telefonu  çalmıştı Can'ın.

"Can ne oldu gelip alayım mı seni, iyi misin?"

Sesini duyar duymaz kendime gelmişti Can.

" İyiyim Enes sesini duyunca daha iyi oldum. İlk gün heyecanı o yüzden seni aramak istedim."

"Hıı tamam... Ne zaman istiyorsan beni arayabilirsin. Çekinme tamam mı?"

"Tamam. Çok sağ ol ben işe döneyim artık"

"Dikkat et Cancanım" dedi Enes telefonu kapatırken.

Enes ile konuşmak rahatlamıştı oğlanı. İçeriye geri dönüp çıkış saatine kadar köpek gibi çalışmıştı. Garsonluk sandığından çok daha zor bir işti. Kaç saattir ayakta durmaktan bacaklarımın ağrıması yetmiyormuş gibi birde müşterilerin gereksiz kaprisleri ilk günden canından bezdirmişti oğlanı.


Eve gelir gelmez pestili çıkan oğlan kendini yatağa attığı gibi uyumuştu.

Telefonu ısrarla çalarken çok uykusu olduğu için  açmak istemiyordu Can.

En sonunda dayanamayıp gözlerini hafifçe aralayarak ekrandaki ismi görünce bekletmeden hemen açtı.

Can: E-efendim Enes?

Enes: Neredesin? Ders başlayacak birazdan.

Can: Ne!!?? Geliyorum hemen!

Duş bile almadan hemen üstüne ceketini giyip evden fırladı çocuk. Merdivenleri koşarak inerken ayaklarının birbirine dolanmasıyla birkaç basamak kıçının üstünde seke seke yere yapışmıştı malesef.

"Ahhh siktir! Siktir! Siktir! Belimmm!"

Olduğu yerde resmen kıvranıyordu oğlan. Biraz daha durup acısının azalmasını bekledikten sonra yavaşça yerinden doğruldu. Sitenin girişine kadar zar zor yürüyüp güvenlikten taksi çağırmalarını rica ettiğinde taşınırken tanıştığı güvenlikteki Hüseyin abisi yanına gelmişti.

" Can oğlum, iyi misin?"

Acıdan gözleri dolmuş oğlan adama kaseyi kırdım diyememişti.

"İyi değilim. Merdivenlerden düştüm Hüseyin abi biraz belim ağrıyor. Okula da çok geç kaldım."

"Oğlum böyle olmaz hastaneye götürelim seni." dedi Hüseyin abi telaşla.

" Yok Hüseyin abi geçer birazdan okula gitmem lazım."

"Aklım sende kalır Can. Tek başınasın. Al benim numaramı bir şey olursa beni ara mutlaka."

"Çok sağ ol Hüseyin abi."

" Taksin geldi hadi dikkat et oğlum."

Beli hala ağrıyorken derse de geç kalmıştı. Acele edip belini kırdığına dememişti. Ders bitene kadar kantine geçip Enes'in çıkmasını beklemişti mecbur.

Bir tost alıp etrafına bakınırken herkes grup halinde takılıp çoktan kaynaşmışlardı. Arkadaşının olacağına bile inanmazken Enes ile arkadaş olması harika bir şeydi Can için.

Nihayet ders bittiğinde Enes de yanına gelmişti

" Cancann günaydın" deyip elini başına koyqrak kendine doğru çektiğinde sarı saçlarından öptü çocuğun Enes.

Kantindeki meraklı birkaç bakış hemen onlara dönmüştü.

"Günaydın, yetişemedim derse."

" Merak etme ben senin yerine imza işini hallettim yok yazılmadın."

"Ne!!! Gerçekten mi? "

Yerinden kalkıp Enes'e sıkıca sarıldı oğlan. Kollarını ayırmadan
" İyi ki varsın Enesss!!! "dedi.

Bakışlar daha çok üzerlerine dönünce kızarmıştı Can. Enes, oğlanın yüzünün halini görünce kahkaha atıp saçlarını karıştırdı.

" Hadi bahçeye çıkıp sigara içelim."

" Tamam "

Can yerinden kalktığı anda beline ağrı girmesiyle acıyla inleyiverdi.

Enes panikle "Ne oldu Can?" diye sorduğunda oğlan hala belini ovuyordu.

"Gelirken merdivenlerden düştüm. İyiyim ama şimdi."

" Nasıl iyisi Can? Şu haline bak! Hadi revire gidelim."

Enes, oğlanın koluna girdiğinde birkaç kişi onlara kötü gözlerle bakıp aralarında söyleniyorlardı Arkalarından "ibneler" dendiğini duymuşlardı ama dönüp bakmasalar da Can 'ın gözleri çoktan dolmuştu bir kere.

Enes ona bakıp "Duyma onları Cancan" dedi.

Yaşları akmaya başlamıştı oğlanın korkusu onlar değildi oysa ki. Enes'in ne düşündüğüydü. O yüzden ağlıyordu Can. Ya Enes ondan tiksinirse diye korkuyordu.

Revire gittiklerinde ağrı kesici verip yollanırken Can hala iç çekerek sessizce ağlıyordu.

Biraz daha iyi olun kendine gelince ikisi de derse girmişlerdi. Kimseyle göz teması kurmadan yerime oturdu sarışın oğlan.  Enes'e bakmak istemiyordu.
Ya yüzünde kötü bir bakış görürsem diye ödü kopuyordu adeta.

Ders bittikten sonra hızlıca Enes'in yanından ayrılarak kaçar gibi işe gitti Can

Moralim öyle bozuktu ki birkaç saat önce arkadaşım oldu diye sevinirken şu an kaybettiğini hissediyordu. İşi de tıpkı okuldaki gini bok gibi geçmişti çocuğun.

Akşam eve döndüğünde kapısının önündeki kola asılmış küçük bir poşetin içinde ağrı kesici krem vardı. "Hüseyin abi benim için bırakmış olmalı" diye düşündü Can.

Moralinin bozukluğuyla elindeki kreme bakarak bir süre ağladıktan sonra  önce duş almış ardından da kremi zorla da olsa beline sürerek kendini uykuya teslim etmişti.

****

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin