92.Can

1.3K 80 25
                                    

"Cann... Canımın içi dur bekle!"

Can, Mert'in arkasından seslenişini umursamadan hızla yürüyordu. Dolan gözlerinden önünü göremese de ayakları sanki yolu ezbere biliyormuş gibi koşar adımlarla yolda ilerletiyordu onu. Mert, yapabilse çoktan Can'a yetişirdi ama hala göğsündeki ağrılar yüzünden çok fazla hareket edemiyordu. Bu yüzden Can o lanet dar sokaktan yeterince uzaklaştığına emin olduktan sonra adımlarını yavaşlatıp Mert'in yanına gelmesini bekledi. Neyseki kendini zorladığından kan ter içinde kalan oğlan Can'ın yanına varır varmaz kollarını ona dolayıp kafasını göğsüne gömdü. Şimdi Can'ın akan yaşlarına bir de hıçkırıkları eklenmişti. Başka bir adam için onu seven bir adamın göğsünde ağlıyordu. "Ben gerçekten iğrenç biriyim!" deyip, kendinden tiksinerek Mert'in kollarının arasından çıktı.

"Özür dilerim."

"Neden canımın içi?"

"Sana bu şekilde eziyet etmemeliyim. Bunu hak etmiyorsun."

"Heyyy... Sen bunları düşünme. Sadece iyi ol. Ben her şekilde yanında olmaya razıyım." Ne kadar normalmiş gibi davranmaya çalışsa da Mert'in yüzündeki kırgınlığı görebiliyordu Can. Kafasını sallayıp başını öne eğdi.

"Hadi eve gidelim artık canımın içi"

Cebinden telefonunu çıkarıp şoförü oldukları yere çağırdı Mert. Arabaya biner binmez Can başını koltuğa dayayıp camdan dışarıyı seyretmeye daldı. Uzay'ın ona söylediklerini ezberlemek istiyormuşçasına zihninde tekrar ediyordu. Ediyordu ki unutmasın. Ona olan sevgisi nefrete bile dönmeden yok olup gitsin istiyordu her zerresinden.

Yol boyunca hiç konuşmadan eve gelip odalarına çekildiler. Can, duşa girip sıcak suyun altında ağlarken akan sulara karışan gözyaşlarıyla silinip gitsin istedi Uzay'a ait her duygusu. Uzun bir süre suyun altından kalıp çıktıktan sonra üzerine kısa bir tshirt altına da bol bir eşofman geçirdi. Saçlarını kurutmadan kendini yatağa atıp gözlerini kapamıştı ki kapının tıklatılmasıyla "Gelll" diye seslendi.

"Sana sıcak süt getirdim."

Mert, elindeki bardağı Can'a uzatmadan önce yatakta doğrulmasını bekledi. Sarışın oğlan ayaklarını yataktan sarkıtıp oturduğunda Mert de hemen yanına oturdu. Can, bardağı Mert ten alıp sıcak sütten bir yudum almadan önce biraz üfleyip öyle içti sütünü.

"Bal koymuşsun içine"

"Sen seversin" Kafasını sallayıp içmeye devam etti.

"İyi misin biraz daha?"

"İyiyim... Daha da iyi olacağım. Ben bir karar verdim Mert. Okulun bitmesini beklemeden gidelim. Ne dersin?"

"Can, sen nasıl yapmak istersen bana her türlü uyar. İstersen bu gece gidelim?"

"Abartma be o kadar da değil."

"Tamam tamam"

" Senin tedavin için önce doktorla konuşalım bizi orada uygun bir yere yönlendirsin sürece göre hareket ederiz."

"Offf ben iyiyim aslında. Bak bugün kimseye zarar vermedim di mi?" dedi ağzı kulaklarında deli oğlan.

"Allah'ım ya sevindiği şeye bak. Evet vermedin ama kaç kere ucundan döndün. O yüzden anlaştığımız gibi o tedavi tamamlanacak. "

"Tamammmm. Miniksin filan ama çok tehlikelisin var ya!" Söylediği şeye kahkaha atıp koluna vurdu Mert'in.

"Sus, git odana gözüm görmesin seni!"

"Ne güzel gülüyorduk ya..."

"Hadiiiiiiii kalk yatağımdan ya! " deyip sırtından ittirerek yorganını açıp içine girdi Can. Mert, yorganın kenarlarını oğlanın bedeninin etrafına iyice sıkıştırıp yatakta mumya gibi olmasını sağladı.

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Onde as histórias ganham vida. Descobre agora