1

15.7K 193 26
                                    

 

       Merhaba.. Ben Lina, 23 yaşında hala enlerine takılmış bir kadınım. Hayat gerçekten tuhaf bir döngü.. Siz en çok kimi severseniz onunla sınıyormuş sizi. Önünüze hep bir taş çıkartıyormuş.. Hevesinizi hep kursağınızda bırakıyormuş. İnsanoğlu hep anlık yaşar, anlık hisseder.. Ön görülüyüm diyen ne baba yiğitler gördüm ben, ertesi gün yaşadıklarıyla tüm umudunu kaybeden. Bense hayatımda hep 'bundan daha kötüsü olamaz.' diye düşünen bir insandım.. Oluyormuş meğer. Sizi duyan, her zaman daha da kötüsüyle sınıyormuş. Çare olarak kabullenmeyi bulsam da kabullendikçe o acı içine siniyor insanın.. İçinde büyümeye başlıyor acı. Henüz bende bir çare bulamadım belki ama en azından sızısını hafifletecek bir şeyler mutlaka buluyor insanı. Tabi nankör olduğumuz için sızının çokluğu hakkında konuşmaktan, azaldığı aklımıza dahi gelmiyor. Bir süre sonra herkesten daha çok acı çektiğinize inandırıyorsunuz kendinizi. Herkesin acısı sanki deve de kulak gibi kalıyor sizin yanınızda. Ama aslında onun acısını yüceltirseniz kendi acınız devede kulak kalacak.. Biz insanlar böyle nankör varlıklarız. Kabullensekte kabullenmesekte, öyleyiz...

     Bu hikayede, size biraz da olsa kendi kabullenemeyişimi anlatmaya çalışacağım.. Yer yer umutsuzca çırpınışlarıma şahitlik edeceksiniz. Bazı noktalarda da enlerime şahitlik edeceksiniz.. Tabi bazı yerlerde de mantıksızlığıma küfür edeceksiniz.. Hadi gelin, beraber bakalım şu umutsuzluk içinde boğulan ama umutların her zaman gözümün önünde olduğu hikayeme.


************************


       Yine gözlerim ağlamaktan şişmiş bir halde yatağımda uzanıyor ve şuursuzca odayı inceliyordum. Artık Bora ile olan kavgalarımızdan çok sıkılmıştım. Sürekli gelip eften püften sebeplere bana bağırıp çağırıyordu. Uğruna evden kovulduğum adam cidden neredeydi?..

    Bora ile lise zamanlarımda tanışmıştık..

5 YIL ÖNCE...

    Arkadaşlarımla 18 yaş kutlamamı yapmak için dışarı çıkmıştık. Biraz takıldıktan sonra bara geçmeyi planlıyorduk. Gideceğimiz mekanın yakınlarındaki bir kafeye geçip oturduk. İlk kez geldiğim bu yere adeta hayran kalmıştım.. Eski dönemleri anımsatan nostaljik havasıyla resmen mest oluyordum. Saat gece yarısını gösteriyorken istemeyerekte olsa kafeden ayrılmış barın yolunu tutmuştuk. Yaklaşık 20 dakika sonra siyah temalı aşırı boğucu görünen bu mekana sonunda varmıştık. Fakat daha içeri girmeden o iğrenç sigara ve ter kokuları resmen midemi bulandırmıştı. Kapıdaki güvenliklere kimliklerimizi gösterdikten sonra içeri geçtik. Çok.. Hemde çok kalabalıktı. Herkes adeta birbirlerinin üzerinde dans ediyordu.. Hayatımda ilk kez bir bara geliyordum ve bu iğrenç ortama daha önce bu kadar gelmek istediğim için kendime lanet ediyordum. Kübra'nın her zaman takıldığı bir yer olduğu için en azından ne tarafa gideceğimizi biliyorduk. Sanırım tek başıma gelmiş olsaydım.. Bu kalabalığın arasında hiç olur giderdim.

   Tüm arkadaşlarım yanımdan ayrılıp kalabalığın arasında deli gibi dans ediyorlardı. Bense daha fazla burada durmak istemiyordum.. Zaten hiç bir zaman kalabalık yerleri sevememiştim. Her neyse bu da son olur zaten.. En azından bara da gitmedik demeyiz. İlk kez bara geliyor olsam da ilk kez içki içmiyordum.. Bu yüzden arkadaşlarım her ne kadar dağılmış olsa da ben hala kendimdeydim. Elimdeki sigarayı henüz bitmemiş olmasına rağmen söndürüp tuvalete gitmek için ayaklandım. Bir kaç arkadaşıma haber vermek için bakınsam da hiç birini görememiştim. Gerçi bu kafayla akıllarına gelirsem şaşardım.. Bir umut tuvaleti bulabilmek için kalabalığın arasından ilerlemeye çalıştım. Ama sadece çalıştım.. Çünkü şuan da bir hayvan resmen üstüme abana abana dansa benzer hareketler yapıyordu. Sesimi duymasını umarak bağırmaya başladım..

İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now