6

2.8K 80 1
                                    



         Eve gittiğimde Yağmur'u ortalıkta göremedim. Kafede yaşananlardan sonra büyük ihtimalle şoka girmişti. Odasına bakmak için yukarı çıktım ve onu odasında ağlarken yakaladım. Hemen yanına koştum 'Noldu kuzum sana?' 'Hiç bir şey.'  gayet soğuk verdiği cevapla şaşırdım. Bir anda gözlerini silip bana döndü ve gülmeye başladı. 'Kafeden ayrıldıktan sonra bir şey mi oldu?'  'Evet.. Bora ayağı kalktı ve yanıma geldi. (Kimdi o adam?) diye bağırınca sinirlerim bozuldu. Sonuçta bunu sormaya hakkı yok. Bende (Sanane?) diye bağırdım. Bu sefer Arslan  onun üstüne yürüyerek (Hayırdır kardeşim? Neyin nesisin bilmiyorum ama buradan şimdi defolup gitmezsen senin için gerçekten kötü olacak!) diye bağırdı. Bora'da ağzını açıp bir şey söyleyemedi. Ödlek! Gitmeden de (O Lina'ya söyleyin, hiç bir şey bitmedi! Onu tekrar kazanıcam!) dedi ve Arslan'ın tekrar üstüne yürümesiyle gitti. Bizde ondan sonra kafeden çıktık. Senin ve Mete'nin yanına gelmek istemedik bu yüzden Arslan beni başka bir yere götürdü. Orada bu yaşananların sebebini sordu. Bende senin sorunlarını sana sormadan söylemek istemedim. Bu yüzden ona (Sana söyleyemem. Ancak Lina isterse kendi anlatır.) dedim. Anlayışla karşılamasını beklerken bana tuhaf bir bakış attı ve ( Bana güvenmiyor musun?) dedi. (Bunun güvenle alakası yok. Anlamıyor musun?) (Ben anlayacağımı anladım Yağmur. Arkadaşın bir hanzoyla takılmış. O hanzo da bunun peşini bırakmamış. Bunu bana söylemen o kadar da zor değildi. Gidip ele güne Yağmur'un arkadaşı elalemle yatıp kalkıyor demezdim.)  dedi. Sinirlerim aşırı bozuldu. Ona sağlam bir tokat atarak bağırmaya başladım. ( Hiç bir bok bildiğin yok! Seni adam akıllı biri sandığım için kendime acıyorum. Arkadaşım hakkında ağzından tek bir laf dahi duymak istemiyorum. Ki haddine de değil zaten!) Sonra oradan ayrıldım. Gerçekten aptalın tekiyim. Ne kadar leş bir insanmış. Gerçekten hayal kırıklığına uğradım Lina..'


         Duyduklarımla gerçekten yerin dibine girmiştim. Mete'de böyle düşünüyor olabilir mi? En azından işin aslını öğrenmeden yargılamak hiç doğru değil. Yağmur'a döndüğümde ne kadar kırıldığını anladım. Keşke anlatsaydı, belki bu kadar kırılmazdı. Şuan da ciddi bir vicdan azabı yaşıyordum. Ona dönüp kocaman sarıldım ve bende ağlamaya başladım. 

'Beni düşündüğün için şuan bu durumdasın. Özür dilerim. Sanırım benim sorunlarım artık sadece bana zarar vermiyor.'

'Olayın senin sorunlarınla asla alakası! Saçma şeyler düşünmeyi hemen bırak! O şerefsizin senin  hakkında bu tarz şeyler düşünmesi beni delirtti. Ayrıca yaptığım çok doğal bir davranıştı. Sadece senin sorunlarını senden gizli bir şekilde bir başkasına açmak istemedim. Ha belki bir şey demezdin ama yine de bu çok yanlış bir şey. Koca adam olup bunu hala düşünemeyecek kadar salaksa, zaten onunla hiç bir işim olamazdı. Bu bir yerde iyi bir şey aslında. Onun gerçek yüzünü görmüş oldum.'


       Her ne derse desin şuanda içimden bu suçluluk duygusunu atamıyorum. Belki de onun o an yanımda olmasını istemem büyük bir hataydı. Bununla kendim baş etmem gerekiyordu. Şuanda zamanı geriye almak çok isterdim. 

      Yağmur'a baktığımda şuan çok daha iyi bir ruh haline kavuşmuştu. Bense kafamdaki seslerden kendimi bile duyamıyordum. Sanki peşimde bir uğursuzluk vardı ve nereye gitsem onu da sürüklüyordum. Belki de Bora ile kavga ettiğim o akşam Yağmur'u aramamalıydım. Şuan da benim düşündüklerimi duyuyor olsaydı büyük ihtimalle güzel bir dayak yerdim. İçimden bir ses onun yanında olduğum sürece uğursuzluk ona da geçecekti. Babam her zaman uğursuz ve işe yaramazın teki olduğumu söyler dururdu. O zamanlar bu söylediklerini pek ciddiye almazdım ama şimdi görüyorum ki haklıymış. 

İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now