33

932 32 0
                                    



Mete: Aşağıda seni bekliyoruz. Gelmeyince merak ettim.

'Geliyorum şimdi.'

Kapının kolunu çevirdiğinde kilitli olduğu için açamamıştı.

Mete: Lina kapı neden kilitli?

'Üzerime bira döktüm. Onu değiştiriyorum. Sen in hemen geliyorum.'


Ses gelmeyince gittiğini düşündüm. Uydurduğum yalana ayak uydurmak için üstümü değiştirip kapıyı açtım. Ama Mete orada duvara yaslanmış ben çıkınca yavaşça kafasını kaldırdı. Gözlerini üzerimde gezdirdiğinde yalan söylediğimi anlamış olabileceğinden korkmuştum. Daha sonra bana bir şey demeden önden yürümeye başladı. Merdivenlerin başına geldiğimizde bir anda durdu ve bana döndü. Bende onun aniden durmasıyla hızımı alamayıp ona toslamıştım. 

Mete: Lina, bana söylemek istediğin bir şey varmı?

'Yoo.. Neden olsun ki?'

Mete: Bilmem hareketlerin normal değil sanki ha?

'Hareketlerimde bir şey yok. Sana öyle gelmiş.'

Mete: Diyorsun?

'Diyorum. Hadi inelim.'

Mete: İnelim bakalım..


Bahçeye çıktığımızda Berk ile göz göze geldim. Mutfakta bana söylediği şeyler aklıma gelince yerimde rahatsızca kıpırdandım. Mete yine bana gözleri kısık bir şekilde bakınca gülümseyip yanından geçip Yağmur ve Barış'ın yanına oturdum.

Barış: Ooo! Çifte kumrularımız sonunda gelebilmiş.

Yağmur: Birde bizimle dalga geçiyordu haspam!

'Üstüme bira döküldüğü için üstümü değiştirmeye çıkmıştım.'


Saat 23:57

Yağmur hafiften çakır keyif olup Barış'ın dizlerine başını koymuştu. Barış ve Mete'de derin bir sohbete girmişlerdi. Mete onun bir polis olduğunu öğrendiğinde hiç gerilmemişti. Aksine güzel meslek olduğunu söyleyip muhabbet etmişti. Ya gerçekten güzel gizliyor ya da polislik bir durumu yok. Gözlerim Berk'i bulduğunda benimle konuştuğundan beri ağzını bir daha asla açmamıştı. Yalan söylediğini düşünmek için çabalasam da doğru söylediğini hissediyordum.. 

Telefonumun sesiyle Mete, Barış ile sohbetini kesip bana bakmaya başladı. Gecenin bir yarısı kim arardı ki? Uras..

Mete kimin aradığını göremeyecek kadar uzak bir mesafedeydi. Bende rahatsızca kıpırdandıktan sonra telefonu açıp kulağıma götürdüm. Aslında Uras iyi bir çocuktu. Yani en azından Mete ile geçmişleri olmasaydı onunla gerçekten iyi iki arkadaş olabilirdim. Ama Mete şuanda sevgilim olduğu için buna asla izin vermezdi. Gerçi sevgilisi değilken de beni uyarmıştı uzak durmam hakkında. 

Uras: Lina! Neden telefonlarımı açmıyorsun? Korkuttun beni.'

'Neden korktun ki?'

Uras: Başına bir geldiğini düşünmeye başlamıştım.

'Neden başıma bir şey gelsin ki?'

Uras: Ne duymak istiyorsun Lina?


Hakaten ne duymak istiyorum? Mete'nin tehlikeli biri olup olmadığını ona da sorabilirim. Onunla bir geçmişleri var. Bir zamanlar iki yakın arkadaşlarmış ve o kesinlikle bir şeyler biliyordur. Peki ama biliyorsa neden Berk gibi beni uyarmak istemesin ki? Bu konu yeterince beynimi kemirdikten sonra Uras'ın hala diğer uçta benden bir cevap beklediği aklıma geldi.

'Boşver. Neden aradın?'

(Mete gözlerini üzerime dikmiş meraklı ve kısık gözlerle bakıyordu. Sanırım onu bugün yeterince şüphelendirmiştim..)

Uras: Geçen gün aradım ve açmadın. Kaç kez aramama rağmen geri de dönmedin. Bende endişelenmiştim. Ama sanırım sadece benimle konuşmak istemiyorsun.

'Öyle değil. Gerçekten yazdığım gibi meşguldüm.'

(Sözümü yarıda kesip Mete'nin göz hapsinden kurtulmak ve daha rahat konuşmak için kalkıp bahçede turlamaya başladım.)

'Yani şu sıralar pek iyi hissetmiyordum kendimi. Bu yüzden kimseyle konuşmak istemiyordum.'

Uras: Bora ile mi ilgili?

(Ona Bora'yı ne zaman anlattım diye düşünürken ilk tanıştığımız gün herşeyi anlattığım aklıma geldi.)

'Hayır.. Aslında ben Mete ile sevgili oldum.'

(Sadece ne diyeceğini merak ettiğimden söylemiştim. Ve aldığım tepki ilgimi bayağı çekmişti.)

Uras: Ne?! O şerefsiz sana bir şey mi yaptı?! Bu yüzden mi moralin bozuktu?!

'Hayır Uras. Sakin ol! Onunla bir süre ayrı kaldık bu yüzden moralim bozuktu. Dün sevgili olduk. Gayet mutluyum..'

Uras: Lina yine sen bilirsin ama.. Mete pek senlik biri değil. Sen çok masumsun..

'O ne demek?'

Uras: Lina Mete tehlikeli biri.

'Daha açık konuşur musun?!'

Uras: O-

Telefonun birden elimden alınmasıyla ne dediğini duyamamıştım. Sinirle arkamdaki bedene döndüğümde sinirden yüzü kasılmış bir Mete ile karşılaştım. Sert bir şekilde yutkundum ve ona bakmaya başladım. Telefonu kapatıp bana verdi.

Mete: Uras ile konuşmayacaksın!

'Neden?'

Mete: Sana anlattım zaten! Onun sana zarar vermekten başka bir amacı yok!

'Ben öyle düşünmüyorum ama.'

Mete: O ne demek?

(Gözlerini kısıp bakmaya başladığında artık söylemem gerektiğinin bilincindeydim.)

'Ben senin hakkındaki gerçeği öğrenmek istiyorum ve belki de Uras biliyordur diye düşündüm. Ama telefonu aldığın için hiç bir şey duyamadım.'

Mete: Hangi gerçekten bahsediyorsun?

'Senin aslında nasıl biri olduğun gerçeğinden..'



İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now