75

612 23 0
                                    


Akşam olmak üzereydi ve kim bilir kaç saattir yaptığım tek şey yatmaktı. Yerimden kalkıp aşağıya inmek için odadan çıktım. Bizimkiler salonda oturmuş laptoptan heyecanla bir şeylere bakıyorlardı. Yanlarına gidip oturdum.

Berk: Bu otel cidden çok güzel. Eskiden her yaz oraya giderdim.

Yağmur: Evet görünüşüne bakılırsa gerçekten eğlenceli bir yer..

'Tatile mi çıkıyorsunuz?'

Barış: Yağmur'la beraber güzel bir tatil yapmak istiyoruz.

Berk: Bende arkadaşlarla gideceğim. Bakmayın öyle! Sizin olduğunuz otele gelmeyeceğim!

Yağmur: Öyle bir şey aklından bile geçirme zaten!

'Evet tam zamanı aslında..'

Yağmur: Sen gelebilirsin ama kuzum.

'Ne zaman gideceksiniz?'

Barış: Yarına aldım uçak biletlerini. Eğer gelmek istersen hemen sana da bir tane alayım.

'Ah yok.. Gelmek istemiyorum.'

Yağmur: Kanka çok eğleneceğiz. Gelmelisin!

'Cidden gelmek istemiyorum. Siz keyfini çıkarın..'


Yanlarından ayrılıp tekrar odama geçtim. Aslında şu sıralar bir tatile çıksam harika olabilirdi.. Ama belli ki Barış için bu tatil bir fırsat. Uzun zamandır Yağmur'la bir şeyler konuşmak istiyor gibi.. Onları yalnız bırakmam en doğrusu olacaktır. 

Yatağımın üstündeki telefonu elime alıp yeni bir bildirim var mı diye baktım. Ama tabi ki hiç bir şey yok.. Tekrar yatağın üstüne fırlatıp duş almak için banyoya gittim.

***

Çıktığımda Yağmur'un bavulunu hazırladığını gördüm. Yanına gidip yatağının köşesine oturup onu izlemeye başladım.

'Ne kadar kalacaksınız?'

Yağmur: 1 Hafta sanırım. 

'Eğlenmene bak kuzum.'

Yağmur: İçim hiç rahat değil. Sen iyi görünmüyorsun ve seni bu halde bırakıp gitmek..

'Ben iyiyim. Beni merak etme.'

Yağmur: Her gün seni arayacağım.

'Ararsan döndüğünde seni öldürürüm! Tatile gidiyorsun ve benim için endişelenip beni düşünmeni istemiyorum. Düşündüğün tek şey Barış olmalı..'

Yağmur: En azından 2 günde bir iyi olduğuna dair mesaj at..

Ona küçük bir tebessüm bırakıp kendi yatağıma geçip uzandım. Telefonumun bildirim sesi ile gözlerimi açıp telefonu elime aldım..

Gönderen: Uras

Uras: Lina nasılsın?

-İyiyim sağol. Sen nasılsın?

Uras: İyiyim bende.. En son konuşmamız pek iyi bir şekilde sonlanmamıştı. Merak ettim.

-Her şey yolunda. Merak etmeni gerektirecek bir şey yok..

Uras: Yarın görüşelim mi? Hatırladığım kadarıyla muhabbetimi beğenmiştin. Biraz sohbet edebiliriz.

-Olabilir.. Yarın seni arayacağım.

Uras: Bekleyeceğim..

Telefonu bırakıp Yağmur'a döndüğümde merakla bana bakıyordu.

Yağmur: Kiminle mesajlaşıyorsun?

'Uras'la'

Yağmur: Uras.. Ha şu Mete'nin evinde karşılaştığın!

Sadece kafamı salladığımda yüzünü yanlış bir şey yapmış gibi buruşturdu. 

Yağmur: Kusura bakma kanka..

'Senin bir suçun yok.. Onu bu kadar hayatıma dahil etmem benim suçumdu.'

Yağmur: Cidden iyi olacak mısın? Gerçekten eğer istersen gitmem.

'Saçmalama! Tabiki iyi olacağım. Hatta gitsen de başımı dinlesem diye sabırsızlanıyorum.'

Yağmur: Seni!

Elindeki ayakkabıyı üzerime attığında gözlerimi büyültüp ona baktım.

'Yah! Sen cidden delisin! Topuğu bana gelseydi ciddi şekilde acıtırdı!'

Yağmur: Ah gelmedi mi? Asıl amacım buydu oysa ki!


Sadece dediğine gülüp odadan ayrılınca arkamdan söylenip duruyordu. Gerçekten Barış'a acıyorum..

Salonda oturan Barış'a gülümseyerek yanına gittim.

'Ah Barış.. Sana cidden acıyorum.'

Barış: Neden?

'Yağmur gibi biriyle beraber olmak işkence gibi olmalı!'

Barış: Yani başlarda tedirgindim ama artık neye nasıl tepki vereceğini çözmeye başladım. Zamanla daha iyi tanıyacağım..

Dediği şeyle sanki biri kalbimi bıçaklıyor gibi hissetmeye başlamıştım. Ona sadece sahteden bir şekilde gülümseyerek mutfağa ilerlemeye başladım. Gözlerimdeki yaşları geri göndermeye çalışırken Mete'nin söyledikleri kafamda yankılanıyordu. Beni zamanla tanıyacaktı ama o zamanı bile beklemeden benden gitti..

Kendime bir kahve yapıp bahçeye ilerledim. Berk'in karşısındaki pufa kendimi bırakırken Berk beni izliyordu.

Berk: Aynı evde yaşamamıza rağmen en fazla 2-3 kez görüşüyoruz.

'Haklısın. Bu ara ev arkadaşlarımı çok boşladım.'

Berk: Gerçekten seni hiç iyi görmüyorum..

'İyi olmadığımdandır.'

Berk: Benimle konuşabilirsin.

'Bu konuyu artık kendimle bile konuşmamaya çalışıyorum.'

Berk: Durum cidden vahim gibi..

'Gibi..'

Berk: Mete ile ayrılmışsınız.

'Evet de sen nereden biliyorsun?'

Berk: Sadece tahmin ediyordum. Şuan da yanılmadığımı öğrenmiş oldum.

'Direkt de sorabilirdin.'

Berk: O zaman çok meraklı görünmez miydim?




İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now