9

1.9K 59 1
                                    



      Mete evden gideli 1 saati geçmişti ve hala dönmedi. Bende odada sıkılıp hazır evde kimse yokken küçük bir keşfe çıkmak istedim. Önce Mete'nin odasına göz attım. Koyu gri duvarlar, siyah bir dolap ve siyah nevresimleri örtülmüş bir yatak vardı. Oldukça sade ama bir o kadar da hoş bir odası vardı. Eğer bu odayı kendi dizayn ettiyse zevki gerçekten güzel demektir. Odadan çıkıp salonu bulmak için gezindim. Evi büyüktü sanırım 4 odalı falandı. Diğer odaları es geçip salona ilerledim. Yine gri ve siyahlarla kaplı bir salondu. L koltuğu vardı siyah deri kaplı, gri bir puf vardı köşedede. Televizyon ünitesinde gördüğüm fotoğraflarla içimden bir şey kopmuştu. Bir kadınla fotoğrafları vardı. Birinde beraber dişlerini fırçalıyorlardı, diğerinde bir lunaparkta oldukça eğlenirlerken kendilerini çekmişlerdi ve bunun gibi 7-8 fotoğraf daha vardı. Şuan da ki adamla fotoğraftaki adamın hiç bir alakası yoktu. Gözlerimin dolmasıyla geçip koltuğa oturdum. Madem sevgilisi vardı ya da karısıydı bilmiyorum. O halde neden beni öptü? Neden bana bu duyguları hissettirdi? Başımın tekrar ağrımasıyla çantamdan bir sigara alıp yaktım. Evde ki şarap ve ne olduğunu kestiremediğim koku üstüme sinmeye başlamıştı. Normalde üstümden çıkmasın diye uğraşırdım ama şimdi sigara kokusuyla o koku silinsin istiyorum. 


     Yarım saat öylece koltukta oturdum. 5. sigaram da bittiğinde tekrar uyumak isteyip odaya gitmek için yerimden kalktım. Kapının önünden geçerken kapının çalmasıyla yerimde sıçradım. Mete olduğunu düşünüp söylenerek kapıyı açtım. Ama karşımda Mete yoktu. Kim olduğunu bilmediğim bir adam karşımda duruyordu. Onun da beni beklemediği surat ifadesinden açıkça belliydi. 


'Mete evde mi?'

'İşi çıktı ama birazdan gelir sanırım.'

'Anladım.. Siz?'

'Ha şey ben..'

'Anladım anladım. O halde ben daha sonra uğrarım.'

'Hayır! Anladığın gibi bişi değil. Ben sadece dün gece kötü bir gece geçirdim. Yani uzun hikaye ama Mete de o an baygın olduğum için sadece yardım amaçlı evine getirdi beni.'


    Normalde açıklama yapmazdım ama ya karısının ya da sevgilisinin kulağına giderse yanlış anlaşılmak istemedim. Bu yüzden de istemsizce açıklama yapmak zorunda hissettim.


'Ah anladım. Ne kadar oldu Mete gideli.'

'1 buçuk saat oldu hemen hemen.'

'İçeride beklesem sorun olur mu?'

'Yani benim evim değil sonuçta.'


    Ne gel diyebilirdim ne de git diyebilirdim. Sonuçta orası benim evim değil. Ama daha ben cümlemi bitirmeden içeri geçmişti bile. Belli ki sorunun cevabını merak ettiği için değil de nezaketen sormuştu. Bende kapıyı kapatıp arkasından salona geçtim. Koltuğa yayıldığını gördüğümde bende içeri gidip uyumanın ayıp kaçacağını düşündüğüm için geçip pufa oturdum. 

'O halde ben bir kahve yapayım!'

   Diye yerinden fırladığında sadece ona baka kalmıştım. Ne kadar hareketli bir kişilik. Odanın içi leş gibi sigara kokuyordu ama bundan rahatsız olmuş gibi durmuyordu. Mete'nin evi sanırım hep böyleydi. Kalkıp pencereli açtım ve gözlerimi yakmaya başlayan dumanın çıkması için elimle havaya el salladım. Yaptığım hareketin saçmalığını mutfaktan beni izleyerek gülen adama döndüğümde anladım. Amerikan mutfak olduğu için her hareketimi görmüştü. Bende utana sıkıla ona güldüm ve koltuğa geçip oturdum. 


    Biraz sonra oda kahveleri getirmişti. Teşekkür edip kahveyi elinden aldım ve yudumladım. Gerçekten güzel bir kahveydi. Bana beğenip beğenmediğimi sorgular bir şekilde bakıyordu.

'Çok güzel olmuş. Eline sağlık.'

'Ah beğenmene sevindim. Afiyet olsun. Bu arada tanışmadık, ben Uras.'

(Uzattığı eli sıkarak bende cevap verdim.)

'Bende Lina.. '

'Ne güzel bir ismin var. Anlamı nedir?'

'Eski Yunan'da olimpiyat oyunlarında kazananlara verilen, zeytin ağacı dallarından ve yapraklarından yapılma taç anlamına geliyormuş. Öyle çokta aman aman bir özel anlamı yok.'

'Bence çok güzel.. Ee, peki anlatsana neden buradasın. Uzun hikaye demiştin. Dinliyorum.'


   Yaptığı emrivaki hoşuma gitmemişti. Ama surat ifadesi ve tavrı yumuşak olduğu için kötü bir şey söyleyemedim. Hem ne zarar gelir ki, en azından anlatınca içim rahatlar.


    Yaklaşık 45 dakika boyunca herşeyi anlatmıştım. Hem ağlamış hem gülmüştük. Gerçekten Uras'a içim ısınmıştı çok iyi bir dinleyiciydi. Şuan kesinlikle çok çok daha iyi hissediyordum. Telefonumu istediğinde bir an tereddüt etsem de  ondan bir zarar geleceğini düşünmeyip verdim. Ona o fotoğraftakinin kim olduğunu sorsam mı yoksa sormasam mı diye düşünürken kapının çalmasıyla soramamıştım. Uras kalkıp kapıya ilerledi ve kapıyı açtı Mete'nin kaşları havada bir şekilde bir ona bir de bana bakıyordu.



URASIN FOTOĞRAFI MEDYADA

İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now