37

879 31 0
                                    


Hayatta bir şeyler yolunda gitmediğinde her zaman surat asar yada herkesten gizli ağlardım. Ama çok önemli bir şey öğrendim. Sen istediğin kadar ağla..

İstediğin kadar yırtın..

Olması gereken olacak. En doğrusu neyse o olacak. Sen onu doğru yada yanlış olarak gör bu önemli değil. Kader bize her zaman doğru olanı getirecek..

Yapmamız gereken tek şey ne zorluk yaşarsak yaşayalım her zaman mutlu olacak bir nokta bulmalıyız. Bulduktan sonra yüzümüze kooccaamann bir gülümseme yerleştirip hepsinin üstesinden gelmeliyiz. 





   Uyandığımda saat çoktan öğlen 1 olmuştu. Hızla yerimden kalkıp Mete'ye baktım. O hala uyuyordu. Gece çok geç yattık gayet normal. Onu uyandırmamak için sessizce yerimden kalktım ve kapıya ilerledim. Hayır hayır.. Sadece onun için sıcacık açma almak istiyorum. 

Offf! Hiç bir yerde kalmamış! Bu gerçek olabilir mi? 

Ah herneyse! En azından boyoz kalmış. Pek hayalimdeki gibi sıcacık değil ama olsun buna takılacağını sanmıyorum. Elimde boyozla koşarak depoya ilerledim. Acaba uyanmış mıdır?

Telefonumun sesini duyduğumda belki Mete'dir diye hızla elime aldım. Ama hayır.. Yağmur.

Yağmur: Tatlımmm! Napıyosun?!

'Ah! Bağırmayı kes! Mete'nin yanına gidiyorum. Hem ne bu sevinç?!'

Yağmur: Nasıl?! Zaten Mete'nin yanında değil miydin? Bana yalan mı söyledin?! Neden?!

'Bağırma demedim mi be?! Sadece boyoz almaya çıkmıştım. Şimdi yanına gidiyorum.'

Yağmur: Haa.. Öyle desene!

'Dedim işte hem sen neden bu kadar mutlusun hemen söyle! Yoksa Barış ile ilgili mi?!'

Yağmur: Offf EVET! Bana bir sürprizi varmış! Bu akşam için hazırlanmamı söyledi!

'Neymiş o sürpriz?!'

Yağmur: Lina? Saf mısın yavrum? Sürpriz diyorum. Nereden bilebilirim?

'Aman be! Belki ağzından kaçırmıştır dedim..'

Yağmur: Lina.. 

'NE?!'

Yağmur: Yaa! Ne bağırıyorsun?

'Sus be! Masum ayaklarına yatıyor birde. Kesin bir şey istemek için aradın demi?!'

Yağmur: İyi de sen nası- Ah herneyse! Evet.. Akşama nasıl giyinmeliyim?

'Yavru kuşum saat daha 2?'

Yağmur: NE?! 2 olmuş mu cidden?! Ah ne yapacağım?! Oradan ayrılınca hemen yanıma gel!

'İyi de ben napac-'

(Dıt dıt dıttttt....)

'Ahhhhh! Şu kızı geberteceğim!'


Depoya geldim vee kapıyı açtım. Harika!

'Mete?!'

Tamam! Karşımda bir sürü takım elbiseli kocaman adamlar görmeyi beklemiyordum. Gözlerim hala adamların üzerinde şaşkınlıkla dolaşıyorken bir yandan da Mete'ye sesleniyordum.

Mete: Ah hayatım. Sen gitmemiş miydin?

'Ya! O ne demek? Gitmemi mi istiyordun?'

Mete: Hayır da.. Uyanınca seni göremedim bende-

'Tamam tamam! Boşver şimdi bunları bak boyoz aldım hemen otur da ye!'

Mete: Ama Lina.. Şuan bir işim var gördüğün üze-

'Evet evettt! Çok yoğunsun anlıyorum! Ama şunları hemen yemelisin. Yoksa o yakışıklı suratın böyle olur..'

(Suratımı olabilecek en çirkin hale sokunca kıkırdadı ve elimden boyoz poşetini alıp oturdu. Bende o iri yarı koca adamlara döndüm.)

'Hey! Sizde boyoz yemek ister miydiniz?'

(Hepsi mahcup surat ifadeleriyle onayladıklarında bende onlara gülümsedim.)

'O halde biraz ilerde bir fırın var. Bir tek orada kalmış çok dayanmaz hemen gidin ve alın kendinize!'


Adamlar bana şaşırmış gibi bakıyorken önüme döndüm. Mete'de şaşırmış gibi bakıyordu ama ardından yüzüne kocaman bir tebessüm yerleştirip boyozundan koca bir ısırık aldı..



İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now