92

792 25 0
                                    

METE'NİN AĞZINDAN


Hayal gücümü kullanarak ona her türlü işkenceyi yapmıştım. Üstüm başım kan içinde kalmıştı..

Yerden kalkıp ona baktığımda kendi kanıyla oluşturduğu minik havuzda inleyerek titriyordu. Üstüne doğru tükürdükten sonra kapıya ilerlemeye başladım. Kapıdan çıktığımda hepsi gözleri hafif aralanmış bana bakıyorlardı. Şuan tam olarak kurban bayramında sokakta gezen kasaplar gibiydim. Her yerim kan içindeydi..

Sağ tarafımdaki adamın uzattığı bezi alıp ellerimi silmeye başladım. 

Mete: İçeriyi temizleyin. Bu sefer daha titiz bir temizlik olacak..

Hafif sırıtarak söylediğim şeye Barış kızgın gözlerle bakarak durdurdu. Ona çok şey borçluydum..

Bu zamana kadar dost kavramım hiç olmamıştı bu yüzden bu hissi ilk kez tadıyordum. İlerleyip Barış'ın omzuna hafifçe vurup beraber çıkmamızı sağlamıştım. Kapıya yaklaştığımızda Arslan'ın sesiyle ona dönüp bakmaya başladım..

Arslan: Bunu kutlayalım mı kardeşim?

Mete: Kutlanacak zaman değil şuan.. Sadece işinizi yapın.

Kapıdan çıkıp arabaya hızlıca bindik. Üzerime bakıp Barış'a döndüm başta bir iğrenir gibi baksa da kısa süre sonra ikimizde kahkaha atmaya başladık..

Lina'mın hala uyanmadığını hatırlayınca gülümsemem yüzümde donmuştu. Barış elini omzuma atıp konuşmaya başladı..

Barış: O iyi olacak. Bunu sende biliyorsun..

Mete: Biliyorum..

Barış: Hadi gidelim. Yağmur aradı sen içerideyken. Bora'nın feryadını duydu..

Mete: Ahahahaha! Ona iyi bir enişte olamıyorum sanırım.

Barış: Sus! İdolüsün. 

Mete: Ahahaha! İdol mü?

Barış: Benim eniştem mafya! Diye diye geziniyor etrafta..

Mete: Ahahaha!

***

5 Gün Sonra..

Bora şerefsizine haddini bildirdiğimden beridir içim birazda olsa rahatlamıştı. Fakat Lina'm 1 haftadır uyuyordu ve ben onu deli gibi özlemiştim.. Günler.. Saatler.. Dakikalar geçtikçe daha çok acı çekiyordum. Umudumu gram kaybetmemiştim fakat içimdeki acı sürekli büyüyordu..

Ama en azından odasına girip ona yakından bakabiliyordum artık. Yağmur'da adam akıllı uyumamıştı sürekli ağlıyordu.. Başından sadece mecbur oldukça ayrılıyordu. Onun dışında oda benim gibi sürekli Lina'yı izleyip duruyordu.. Barış ise bize kahve getirmek için kafeteryaya inmişti. 

***

Lina'ya dalıp gitmiş bakmaya devam ediyordum.. Ona bakarken yaşadığımız her anıyı en ufak ayrıntısına kadar gözlerimin önüne getiriyordum. Onu çok fazla özlemiştim..

Yağmur'un aniden ayaklanmasıyla bende ayaklanıp Lina'ya döndüm. Yüzünü acı çekiyormuş gibi buruşturmuştu ve.. Sonunda be güzelim! O güzel gözlerini açıp korkakça etrafına bakınıyordu.

Mete: Bebeğim.. Bir yerin acıyor mu?

Yağmur: Lina! Canım benim.. İyi misin?! Nasıl hissediyorsun?!

Hafifçe gülümseyerek baktığında içimden hayvan gibi ağlamak gelmişti.. Gözlerinden bir kaç yaş akıp saçlarına doğru yol çizdiğinde bende gözümden bir damla kaçırmıştım. Yağmur zaten çoktan ağlamaya başlamıştı.

Arkamızda doktorun sesini duymamızla Yağmur'la transtan çıkıp aniden arkamıza döndük. Yaşlı ve işinde iyi olan bir doktordu..

İkimizde kenara çekilip onun geçmesine izin verdik. 

Sonunda gidiyor diye sevinirken bize dönüp emredici bir sesle onu yormamamızı söylemişti. Normalde olsa kıl olurdum ama söz konusu Lina ise çıtımı bile çıkaramıyordum..

Odadan çıktığı andan hızlıca Lina'nın yanına gidip elini tutmak istedim. Ama canı yanacak diye ödüm kopuyordu. Elimle çok hafif bir şekilde eline dokunup onu hissetmek istedim..

Çok geçmeden de tekrar uykuya daldı.. Başta yine uyanmayacak diye korkmuştum fakat doktora sorduğumda 'ilaçların etkisi normaldir.' yanıtını almıştım. 

Benim meleğim kazanmıştı.. Benim ufaklığım kazanmıştı..

Doktorlar başta düşük bir ihtimal deseler de benim Lina'm, o güzel gözlerini açarak hepsini susturmuştu..





İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now