91

700 29 0
                                    

METE'NİN AĞZINDAN


Lina'm hala hastanede yatıyordu. 2 Koca gün olmuştu ve hala kendine gelememişti. Bende 2 gün boyunca onun yanındaydım. Barış'la Yağmur, Lina'ya kıyafet almak için eve gitmişlerdi. 

Odaya giriş yasak olduğundan dolayı aramızdaki camdan izliyordum meleğimi.. 

-Hadi be ufaklık..

***

1 Saat kadar sonra Yağmur ve Barış gelmişlerdi. Onlara biraz işim olduğunu söyleyip hızla çıkışa ilerlemeye başladım. Arabama binip tam çalıştıracaktım ki Barış'ın aniden kapıyı açıp oturmasıyla ona anlamsız bakışlar atmaya başladım.

Barış: Nereye gideceğini biliyorum Mete.

Mete: O zaman gelmesen senin için daha iyi olur. Sonuçta hala bir polissin..

Barış: İşte tam da bu yüzden geleceğim. Yanlış bir şey yapmaman için..

Mete: Yanlış mı? Bence bu yapacağım şey en doğru şey olacak.

Barış: Kanunlara karşı gelmiş olacaksın Mete. Buna göz yumamam.


Bakışlarımı ondan çekip arabayı çalıştırdım. Oda daha fazla şey söylememişti. Tabi ki onu dinlemeyecektim..

O şerefsiz benim Lina'ma ne yaptıysa 3 mislini hatta 10 mislini yapacaktım. 

**

Sonunda deponun önüne geldiğimizde hızlıca arabadan inip kapıya ilerlemeye başladım. İçeri gireceğim sırada Barış'ın kolumdan tutmasıyla kaşlarımı çatıp ona döndüm. Kavga etmek istemiyordum..

Barış: Mete bana söz ver. Onunla işin bittiğinde hala polise teslim edebileceğimiz halde olacak.

Mete: Benden bunu nasıl istersin?! Sadece biraz düşünmeni istiyorum. Yağmur'u kaçırsalardı ve bulduğunda işkence edilmiş ve kanlar içinde yatıyor olsaydı ne yapardın? Daha doğrusu buna sebep olan kişiye ne yapardın?!

Anlatırken bile gözlerim dolmuştu. Barış sadece yutkunmuştu hiç bir şey söyleyememişti. Hızlıca arkamı dönüp depoya girdim. Arslan beni görünce içerideki adamları çıkarmıştı. Hemen ardından odaya girip gözlerimi kısarak Bora itine yaklaşmaya başladım. Barış'ta benimle beraber odaya girmişti ve gözlerinde hala donuk bakışı vardı. 

Bora'nın yüzü kanlar içindeydi ve benim geldiğimi görünce yavaşça başını kaldırıp gülmeye başladı. 

Bora: Sen kazandın Mete Poyraz.

Mete: Ben kazanmadım Bora.. Sen kendi kendine oynadığın bu oyunu kaybettin. Sonu zaten belli olan bir oyunu..

Yanına gidip eğilerek yüzüne baktım. Kafasını sabit bile tutamıyordu. Elimle kafasından ittirdim ve düşmesini sağladım. Arkada asılı olan çantayı alıp yanına gidiyordum ki Barış'ın bakışları beni durdurdu. O bir polisti ve bu onun yeminini bozması kadar zor bir şeydi..

Olduğum yerde durup Barış'a bakarken donuk suratında küçük bir sırıtış belirdi. Eliyle silah işareti yapıp kafasına tuttu ve kapıya ilerlemeye başladı. Arkasından sırıtırken Bora'nın öksürmeleri işime geri dönmem için beni çağırdı. Yanına gidip eğildiğimde bana ve elimdeki çantaya korku dolu gözlerle bakıyordu.. İşte bu hali zevkten dört köşe olmama yetip artardı bile.


BARIŞ'IN AĞZINDAN

Her ne kadar yapmamam gereken bir şey yapmış olsam da içimde en ufak pişmanlık yoktu. Yağmur'un başına böyle bir şe- Off! Asla katlanamazdım! 

Kapının önünde dikilmiş Yağmur'u aramak için telefonumu çıkarmıştım. Arslan'ın yanımda belirmesiyle bakışlarımı ona çevirip tek kaşımı kaldırdım. Bu çocuktan hiç hoşlanmamıştım.

Arslan: Yağmur'la sevgilisiniz demek.

Barış: Onu nereden tanıyorsun?

Arslan: Bir geçmişimiz vardı-

Barış: Yani?

Arslan: Nasıl, yani?

Barış: Onun geçmişinde olan biten bir şey beni ilgilendirmez. Fakat şuan benimle birlikte ve bundan sonra da öyle olacak. Eğer bir kez daha benim meleğimin adını ağzından duyarsam polis kimliğimi bir kenara bırakarak seninle ilgilenirim.. Küçük bir uyarı.


Daha o ne söyleyeceğini düşünürken yanından ayrılıp telefondan Yağmur'u aramaya başladım..

Meleğim..

- Sevgilim? Nereye gittiniz?

- Mete, Bora ile medeni iki insan gibi konuşmak istiyormuş. Onun için geldik-

(Odanın içindeki Bora'dan çığlıklar yükselirken kendi kendime kahkaha attım. Yağmur büyük ihtimalle korku ile sesleri dinliyordu. Mete'nin de kahkası yükselirken Yağmur konuştuğu için ciddiyetimi korumaya çalıştım.)

-Barış? O sesler.. Tahmin ettiğim şeyler mi oluyor orada?!

-Sen bunları düşünme şimdi sevgilim. Lina ne durumda?

-Aynı.. Ne zaman gelirsiniz?

-Bilmiyorum. Ben çıkınca ararım seni.

-Tamam aşkım. Öpüyorum.. 

-Bende sevgilim.

-Şey Barış!

-Efendim?

-Dikkat et..

-Endişelenecek bir şey yok. Kapatıyorum şimdi.. Seni seviyorum.

-Bende seni seviyorum..

Telefonu kapatınca duvara yaslanıp içeriden yükselen çığlıkları dinlemeye devam ettim. Şuan Mete'nin keyfine diyecek yoktur herhalde..



İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now