60

698 24 0
                                    

LİNA'NIN AĞZINDAN


Duştan çıkar çıkmaz direkt makyaj masama oturup yüzüme iyi gelecek bir şeyler sürmeye başladım. Saçlarım kurusun diye beklerken bir anda aklıma o gün kafede karşılaştığım çocukluk arkadaşım Kerem gelmişti. O gün bir kağıda numarasını yazıp bana vermişti. Hala telefonuma kaydetmediğim için çantama uzanıp kağıdı aramaya başladım.

'Off lütfen kaybolmuş olma..  Heh! İşte buradasın.'

Yıllar önce en büyük derdim babam sanırdım ama şuan da işler değişmişti ve o başımı yaslayıp ağladığım omuza çok ihtiyacım vardı..

Telefonumu elime alıp kağıtta ki numarayı tuşlayıp aramaya başladım. Kısa bir süre sonra açılınca yüzümdeki tebessüme engel olamadım.

Kerem: Buyurun?

'Kerem! Benim Lina..'

Kerem: Lina! İyi ki aradın. Ne yapıyorsun?

'Hiçç.. bugün işe gitmedim. Aslına bakarsan bugün bir şeyler yapabiliriz hı?'

Kerem: Valla süper olur! Bugün zaten erken çıkacağım. Sabahçıyımda..

'Güzel zamanlama desene!'

Kerem: Ahahahah! Haklısın. 1 saati bulmaz çıkmış olurum işten. Nerede buluşalım?

'Ben senin çalıştığın yere gelirim. Orada beraber karar veririz nereye gideceğimize.'

Kerem: Tamamdır! Gelince beni bulamazsan mesaj at.

'Tamam canım! Hadi görüşürüz.'

Kerem: Görüşürüz!

Telefonu kapatıp hızlıca saçlarımı düzleştirmeye başladım. Ne o paspal paspal takılıyordum. Yok artık valla! Bende hayata geri döneceğim.. Daha 23 yaşındayım ya. Hakaten 40 yaşında gibi davranıyordum..

Saçlarımla işim bittikten sonra makyajımı da yapıp ne giysem düşünmeye başladım. 

Elbise mi? Yok be ne gerek var?

Kot ve t-shirt mü? Çok sade..

Dur bakıyım..

Dur bakıyım

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.


Yani her zaman yaptığım kombinlere benziyordu. Ama nasıl edeceksem öyle giyinmeliyim değil mi? Saate baktığımda Kerem'in çıkması an meselesiydi. Hızla çantamı alıp aşağı indim. Hepsi bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyorlardı. Yağmur'a da anlatamamıştım daha bu olanları.. Her neyse bütün gece bizim..

Yağmur: Nereye böyle? Daha yeni geldin. Gene mi Mete'nin yanına gideceksin?

(Ah ona bir an önce söylemeliydim..)

'Hayır.. Bilirsin belki. Hani 10 yaşlarındayken bir komşum vardı. Kerem.. Onunla karşılaşmıştıkta biraz zaman geçirmek istedik.'

Yağmur: Haa şu tatlı çocuk!

'Aahhahaha! Aynen canım. Hadi kaçtım ben!'

Barış'ı deli etmek için söylediğine emindim. Şuan da bir sürü soru sormaya başlamıştır bile. Bu kız gerçekten işini biliyor. O da Kerem'in durumunu bildiği için bilerek yapmıştı zaten. Hızlı adımlarla kafeye yürümeye başlamıştım. Benim çalıştığım yere çokta uzak değil. O yüzden yürüyerekte varabilirim. Genelde mecbur olmadıkça bir yerden bir yere araba ile gitmeyi sevmezdim. Yürümek benim için terapi gibi bir şeydi..

***

Sonunda kafeye varmıştım fakat Kerem görünürde yoktu. Bende mesaj atmak için telefonumu çantamdan çıkardım.

'Kerem geldim ben!'

-Tamam canım. Üzerimi giyip hemen geleceğim.

'Bekliyorumm.'

Bi 10 dakika kadar bekledikten sonra kapıdan çıkmıştı. Ona doğru adımlarımı hızlandırıp kocaman sarılmıştım.

Kerem: Kocaman olmuşsun kız sen!

'Bu iyi bir şey mi?'

Kerem: Ve hala alıngan..

Hala sarılırken kolunu cimciklememle kahkaha atmaya başlamıştı. Ona ihtiyacım olduğunu şuan çok daha iyi hissediyordum..

İMKANSIZ AŞKWo Geschichten leben. Entdecke jetzt