87

589 24 0
                                    

METE'NİN AĞZINDAN


Tüm gücümle frene basıyordum. Meleğime kavuşmak için sabırsızlanıyordum. Telefonum ardı ardına çalıyordu bu yüzden sinirle sessize alıp arka koltuğa fırlattım. Tekrar önüme dönüp hızlı bir şekilde ilerlemeye devam ettim.

'Geliyorum meleğim.. Geliyorum ufaklığım..'

***

Ne yapıyor lan bu?! 

Arslan'ın arabayı önüme kırmasıyla ani bir frenle arabayı durdurdum. Fakat bu son hızda gittiğim için oldukça zor olmuştu. Tüm sinirim vücudum da yerini almaya başlarken hızla arabadan inip Arslan'a bağırmaya başladım.

Mete: NE BOK YİYORSUN LAN SEN?!

Arslan: Abi Barış telefonda. O istedi..

Sinirle telefonu elime alıp bağırarak ne olduğunu sordum. Benim aksime daha sessiz konuşuyordu fakat endişesi sesinden anlaşılabiliyordu.

Barış: Dinle beni.. Bak sana kurulan bir tuzak var Mete. Oraya gittiğinde tahminindeki gibi gidip Lina'yı alıp dönemeyeceksin. Bunların hepsi bir tuzak.. Benim o adresi bulmamda bu yüzden bu kadar kolay oldu. İlk önce bunun bir mekanizma üzerine kurulu bir tuzak olduğunu düşündüm. Fakat araştırdığımda her şey temiz çıktı. Oraya vardığında bir şekilde sende Lina'da ağa düşeceksiniz.

(Söyledikleri bir anlığına beynimde kıvılcımlar çakmasına sebep olmuştu. Bu doğru..)

Mete: Doğru söylüyorsun.. 

Telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırıp Arslan'a diğer adamları da buraya çağırmasını söyleyerek tekrar telefonu kulağıma götürdüm.

Mete: Sen neredesin şuan?

Barış: Yoldayım, sizin bulunduğunuz yere yakınım. 

Mete: Tamam biz burada seni bekliyoruz.

Telefonu kapatıp diğerlerine de tuzaktan bahsettim. 

Arslan: Ah be nasıl düşünemedik biz bunu?!

Mete: Bakın tuzağın ne olduğu hakkında bir fikrimiz yok ve Lina'mı orada bırakamam. Bir şekilde oraya gideceğiz yalnız.. Nasıl?

(Ellerimi sertçe saçlarımdan geçirirken bir şeyler düşünmeye çalışıyordum. Fakat beynim durmuştu ve hiç bir şeyi mantıklı düşünemiyordum. Bu konuda Barış'ın yardımını almam gerekiyordu bu yüzden onu beklemeye başladım.

***

Kısa bir süre sonra Barış'ın geldiğini görmemle yaslandığım arabadan uzaklaşıp Barış'ın arabasına yaklaştım. İnip hemen yanıma geldi.)

Mete: Oraya bir şekilde gitmemiz lazım Barış.

Barış: Biliyorum.. Bunun için gelirken bir şeyler düşündüm.

Mete: Söyle!

Barış: Öncelikle acele etmememiz gerekiyor. Önce onları bir şaşırtalım. Geleceğimizi düşünüyorlar fakat gitmediğinde telaşa kapılacaklar ve bir terslik olduğunu düşünüp ormana bakınmaya çıkacaklar..

Mete: Ve o sırada onların adamlarını avlayıp tuzağın ne olduğunu öğreneceğiz!

Barış: Bu iş tamamdır!

Mete: Tuzağı öğrendikten sonra işimiz kolay..

***


Aradan 2 saat geçmişti biz ormanın içinde depoyu görebilecek fakat onların bizi göremeyecekleri şekilde saklanmıştık. Uzun bir süre pusu da orayı izliyorduk. Sonunda lüks bir araba gelip deponun önünde durunca dikleşip gözlerimi kıstım. Arabadan inen bedenle kendimi gidip boğazına sarılmamak için zor tutmuştum. 

Bora şerefsizi..

Tabi ya! Bora o şerefsizi aracı olarak kullandı. Çünkü tek başına benimle baş edemezdi..

Yedim seni Bora!





İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now