12

1.7K 51 3
                                    


     LİNA'NIN AĞZINDAN


       İçeri geçmemle üzerime atlayan Yağmur'a baktım. Kıyamam ya nasıl korkmuş. Telefonumdan da aramayı hiç akıl etmedim iyice telaşlanmış kız. Onu sakinleştirip içeri götürdüm. İçeride koltukta birisi daha oturuyordu. Geçip sakince koltuğa oturduğumda Yağmur açıklamaya başladı.

'Lina tanıştırayım Barış. Polis bir arkadaşım, senden haber alamayınca onu aradım. Sağ olsun hemen geldi.'

(Yağmur'un bakışı bakış değil ya neyse. Ben dün ki durumları tam anlatmaya başlıyordum ama telefonumun sesi buna engel oldu. Ekrana baktığımda yabancı bir numara görünce kaşlarımı çatıp telefonu açtım. Mete'nin sesini duymayı hiç mi hiç beklemiyordum.)

-Alo?

-Lina?

-Mete? Numaramı verdiğimi hatırlamıyorum?

-Evet hafıza gücünü sınamıyorum. Sen uyurken almıştım yani ne olur ne olmaz diye.

-Peki şimdi neden aradın? 

-Nasıl olduğunu öğrenmek için?

-Gayet iyiyim.

-Uras seni rahatsız edecek bir şey yapmadı dimi?

-O çok nazik bir insan. Beni rahatsız bir şey yapacağını düşünmüyorum.

-Lina ona güvenme!

-Sana mı güveneyim?

-O nereden çıktı?

-Hiç ummadığım insanlardan çok güzel sonuçlarla uzaklaştım diyorum.

-Neyden bahsettiğini zerre kadar anlamadım ama konuşucaz bunları.

-Konuşmayacağız Mete bey. Bundan sonra karşılaşmayı bile düşünmüyorum seninle.

-Neden lan?! Uras piçi mi bir şey söyledi?!

-Ahahahhah! Merak etme! Bana hiç bir şey söylemedi. Ben gördüğüme inanırım duyduğuma değil!

-Ne gördün kızım?! Beni delirtmeye mi çalışıyorsun?

-Her neyse kapatıyorum işlerim var.

-Dur! 

-Ne var?

-Offf! Dün gece hakkında kimseye bir şey söyleme. Yani o adamları polise falan şikayet etme.

-Neden?! Onlar bana neler yaptılar!!

-Biliyorum! Ama ben icaplarına baktım! Şimdi sen polise söylersen-

-Sende zor durumda kalırsın?

-Evet..

-O halde söylemeliyim!


 Son cümlemi biraz neşeli söylediğim için ciddiye aldığını düşünmüyorum. Tabi ki söylemeyeceğim, sonuçta beni kurtardı. Hem şikayet etmezsem ödeşmiş oluruz. Olmayız! Çünkü benim yüzümden zaten bu işe girdi ve yine benim yüzümden yakalanamaz. Eee, ben şimdi Barış'a ne dicem? İçeride bekliyorlar. Yağmur'a o gidince anlatırım ama sonuçta Barış bir polis. Ona bir palavra uydururum artık ya. Hiç yapmadığım şey sanki. 

  İçeri girdiğimde ikisi de bir anda bana döndüler. Ulan bunlarda bir hal var ya neyse! 


'Kimmiş kanka?'

'Mete.'

'Ne?!'

'Şşş! Sana sonra anlatırım. Hem polislik bir şey yok zaten. Barış seni de boşuna buralara kadar yorduk.'

'Yağmur çok üzgündü en azından onun yanında oldum. Bu bile yeter. Ama sen emin misin.'

  Derken dudağımı o şerefsiz patlattığı için kabuk tutmuştu. Oraya bakıyordu. Yağmur'da fark edince çığlık atarak yanıma geldi. 

'Ya önemli bir şey değil! Dün akşam sıkıldığım için dışarı çıktım. Sahile gittim. Orada öylece oturdum sonra Mete ile karşılaştık. Onunla sabaha kadar sohbet ettik sonra da uyuya kalmışım. Uyanınca da geldim hemen. Aramayı da akıl edemedim.'

     Yağmur bana hiç inanmadığını belli eden bakışlar yolluyordu. Yerimden kalkıp Barış'a iyi günler dileyip odama çıktım. Amacım onları yalnız bırakmaktı. Sanırım başarılı olmuştum çünkü Yağmur anca yarım saat sonra yanıma gelebildi. Gülerek ona baktım ve kolundan tutup yattığım yerde ona sarılmaya başladım.

'Hiç yılışma! Hikayenin doğrusunu anlat hemen! Nasıl korktum biliyor musun gerizekalı?!'

'Biliyorum ve çok özür dilerim..' 

'Hadi anlat!'

 'Offf! Peki..'


      Yerimde doğrularak bağdaş kurdum ve derin bir nefes alıp ona herşeyi anlatmaya başladım. Her cümlemde ağzı gözleri açılıyordu. Bu haline gülesim gelse anlattığım hikayenin midemi bulandırması buna izin vermedi. Mete ve Uras ile olanlar dahil herşeyi anlattım.

İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now