52

643 26 0
                                    


Kafede çalışmaya başlayalı  1 hafta olmuştu. Herşey harika şekilde sorunsuz ilerliyordu. Tek sorun vardı oda Mete bu 1 hafta boyunca beni hiç aramamıştı. Mesaj bile atmamıştı. Saate baktığım da 4'e geldiğini gördüm. İçeri gidip üstümdeki kafeye ait olan üniformayı çıkarıp küçük demirden dolabıma koydum. Üstüme kendi kıyafetlerimi giydikten sonra çantamı ve telefonumu alıp soyunma odasından ayrıldım. Diğer arkadaşlarla vedalaştıktan sonra kafeden çıktım. 1 haftadır o beni aramıyor diye inat etmiş ve bende hiç aramamıştım. Ama artık dayanamadım ve telefonu çıkarıp aramaya başladım. 

Çalıyor..

Uzun süre açmadığı için telefon kapandı ve tekrardan aradım. Yine cevap vermeyince endişelenmeye başladım. Acaba başına falan bir şey mi geldi? Mete bu şekilde davranmazdı ki. Salakça bir inada kapılıp bende onu aramadım. Ya başına bir şey geldiyse.. Sonuçta çokta güvenli bir işi yok.

Adımlarımı evin olduğu sokağın tam tersine çevirip hızlı hızlı ilerlemeye başladım. Caddeye ulaşınca taksi geçmesini bekledim. 5 dk kadar sonra bir taksiye binip Mete'nin deposuna gitmeye başladım. Stresten dudaklarımı kanatana kadar yemiştim. Sonunda araba durunca tutarı ödeyip arabadan indim. Koşar adımlarla depoya gidip kapıyı açtım. İçeri bakındığımda görünürde kimse yoktu. İçeride ki işkence aletlerini gördüğüm odaya koşup kapısını hızlıca açtım. Ama oranın da boş olduğunu görünce tüm gücümle Mete diye bağırdım. Kendi sesimin koca depoda yankılandığını duydum. Başka da bir ses yoktu. Burada olmadığına emin olduktan sonra hızlıca depodan ayrıldım ve işlek bir caddeye ilerlemeye başladım. Bir yandan da Mete'yi arayıp duruyordum. Hiç bir şekilde cevap vermiyordu. 

Telefonumun titremesiyle heyecanlanıp hemen açıp kulağıma götürdüm.

'Mete!'

Yağmur: Kuzum benim Yağmur. Bir sorun mu var sesin iyi gelmiyor.

(Ona Mete'den haber alamadığımı söylersem Barış'a söylerdi ve polisi bu işe hemen karıştırmak istemiyordum.)

'Yok kuzum bir şey. Sen neden aramıştın?'

Yağmur: Her zaman geldiğin saatte gelmedin. Haber de vermedin endişelenmiştim. 

'Kusura bakma kankam ya. Mete ile buluşacağım da bugün. Onu bekliyordum o yüzden sen arayınca o sandım.'

Yağmur: Heee. Tamam bebişim. İyi bari ya. 1 haftadır hiç aramadı diye yakınıyordun. Bir sorun olmamasına sevindim. Hadi öptüm seni sonra görüşürüz.

'Görüşürüz canım.'


Büyük bir çabanın sonunda gayet sakin konuşabilmiş ve Yağmur'a hiç bir şey çaktırmadan telefonu kapatmıştım. Tekrar Mete'yi aramaya başladım. 

'Of nerede bu adam ya?!'

Bir taksi görünce hemen elimi kaldırıp durmasını sağladım. Binince Mete'nin dövme stüdyosunun orada ki evine gitmeye başladık. Hala bir yandan Mete'yi arıyordum. Belki açar diye.. 

Sonunda evin önüne geldiğimizde tekrar parayı ödeyip arabadan indim. 6 Katlı bir apartman olduğu için içeri nasıl gireceğimi düşünmeye başladım. Ama içeriden yaşlı bir teyze çıkınca ona yardım etmeye çalıyormuş gibi yaparak bir ayağımı kapının arasına koyup kapanmasını engelledim. Teyze teşekkür edip ilerlemeye devam edince de hızla içeri girdim. 3. Katta oturduğunu biliyordum. Asansöre bile ihtiyaç duymadan 2 şer 2şer merdivenleri çıkarak kata ulaştım. Hemen kapıyı son gücümle çalmaya başladım. Çalmaktan artık ellerim acımaya başlamıştı. Alt komşu çıkıp seslenince kapıyı çalmayı bıraktım.

-Ne bu kardeşim ya dan dan dan!

Hiç sesimi çıkarmadan asansörü çağırmak için düğmeye bastım. Zaten 15 dakikadır kapıyı çalıyorum. İnsanların rahatsız olması gayet doğal. Evde olmadığına artık tamamen emin olunca asansöre binip aşağı indim. Dış kapıdan da çıkıp yürümeye başladım. Ayaklarımda mecal kalmamıştı artık..

Gözlerimdeki yaşlar artık kendilerini salınca bende bir kaldırıma çöktüm. Bora'dan ayrıldığım gece aynı böyle bir an yaşanmıştı. Bu bir döngü mü? Bunu hep yaşayacak mıyım?

****

Aradan 40 dakika falan geçmişti ve ben hala kaldırımda oturmuş ağlıyordum. Birden aklıma gelen şeyle yerden kalktım. Dövme stüdyosu! Orada olabilir! 





İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now