30

1.1K 32 0
                                    



Mete, dikkatli olmamı söyleyip motoruna binip uzaklaşınca bende eve girmek için ilerledim.

Berk: Bir sevgilin olduğunu bilmiyordum..

'Bende yeni öğrendim zaten..'

Berk: Anlayamadım?

'Boşver. Girelim mi? Anahtarım yok.'


Eve girince diretk salona yöneldim. Yağmur orada oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Yanına gidip sıkıca sarıldım.

Yağmur: Lina, uzun zamandır bu kadar mutlu görmemiştim seni!

'Bende!'

Yağmur: Mete yanında olduğunu söylediğinde şoka girdim. İlk bir endişelendim ama senin yüzünün güldüğünü görünce rahatladım.

'Çok mutluyum kanka!'

Yağmur: Senin için çok sevindim canım benim.

Sıkıca sarıldığımızda arkamızdan mızmızlanan Barış'ın sesini duymamızla ayrıldık.

Barış: Sevgilime ilk sarılan ben olmalıydım..

'Ahahahaha! Buyur eniştecim..'

Barış: Bu gülen yüzünü neye borçluyuz bakalım?

Berk: Sevgilisine..

Yağmur: Evet! Mete'ye bir ara teşekkür etmem gerekiyor!

'Susun be! Ne yani bu kadar mı şikayetçiydiniz halimden?!'

Barış: Fazlasıyla! 23 Yaşında bir kızsın ama 60 yaşındaki bir neneyle konuşuyor gibi hissediyordum.

'Muhabbetinize doyum olmuyor ama odama gidiyorum canlarım!'


Koşarak odama çıkıp yatağıma atladım. Mete ile sevgiliydik! Bu aklıma geldikçe kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Yağmur'a aklımı kurcalayan o odadan bahsetmeyecektim. Sevgilisi bir polis! Gidip kasten söyleyeceğini sanmıyorum tabiki ama bu güvenli değil! Mete'yi riske atacak hiç bir şey yapmam!

Kalkıp duşa girmek için hazırlandım ve sıcak suyun altında dünü düşündükçe sırıtıp duruyordum. 

Tamam duştan çıktığımda odada Yağmur ve Barış'ı öpüşürken görmeyi beklemiyordum. Onları gördüğümde utanmalarını istercesine cık cıklamaya başladım. Barış sırıtmaya başlamıştı ama Yağmur utançtan kıpkırmızı kesilmişti. Onunla dalga geçeceğim bir konu çıktı! İşte bu zaten yerinde olan keyfimi iyice yerine getirmeye yetmişti.

Barış: Lina baksana aklıma ne geldi.. Mete'yi çağırsana bu akşam beraber güzel vakit geçirelim.

(Barış'ın polis olması beni tedirgin etmeye başlamıştı.. Tamam belki Mete o odada kötü şeyler yapmıyordu. Ama bu çok düşük bir ihtimaldi ve bu canımı çok sıkıyordu. Ama en yakın arkadaşım ve sevgilisiyle tanışmasını çok isterim. Hem de güvende olduğumu görür.)

'Bu çok güzel bir fikir Barış. Ona da sorup size haber veririm.'

Barış: Tamamdır! Hayatım gel aşağı inelim.

'Acaba bir ihtimal.. Bedenlerinizi falan mı yapıştırdınız birbirine?'

Yağmur: Sus be seni de göreceğiz!

'Aynen canım!'


İkisini odadan ellerimle kışkışladıktan sonra yatağa kendimi bıraktım. Hemen telefonu elime alıp yattığım yerden Mete'yi aradım. Biraz çaldıktan sonra açtı.

Mete: Sevgilim?

(Sen ne güzel sevgilim diyorsun öyle ya?..)

'Napıyorsun aşkım?'

Mete: Stüdyodayım müşteriye dövme yapıyorum.

(Arkadan dövme yaptığı cihazın sesi geldiğinde benimle nasıl konuştuğunu merak ettim.)

'İstersen sonra arayabilirim.'

Mete: Kulaklık taktım hayatım. Senden önemli değil. Söyleyebilirsin..

(Yerim lan seni!)

'Aşkım bu akşam Barış ve Yağmur seni çağırıyorlar. Tanışmak için..'

Mete: Çok iyi!

'Efendim?'

Mete: Yani gelmem çok iyi olur. Bu benimde aklımdaydı ama söyleyemedim.

'O halde akşam görüşürüz!'

Mete: Tamam aşkım.. 


Telefonu kapadıktan sonra hızlıca aşağı indim. Berk sessiz sessiz köşede oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Bugün çok durgun görünüyor.. Herneyse! Yağmur ve Barış'ın yanına gidip bağırarak konuşmaya başladım. Onlarsa beni sırıtarak izliyorlardı..

'Tamamdır! Geliyor!'

Yağmur: Çok iyi! O halde alışverişe çıkıp akşam için bir şeyler alalım.

Barış: Biz ikimiz çıkalım aşkım..

Yağmur: Neden? Lina'da gelsey-

Barış: Hadi bir tanem!

'Aman benle çıkarsa yerler çünkü sevgilini!'

Barış: Çemkirmeyin bakayım bana! 

Yağmur: Hıh!


Onlar evden gittiğinde bende Berk'le kendime kahve yapıp Berk'in yanına gittim. Kahveyi ona uzattığımda göz ucuyla bakıp yarım ağız teşekkürler demişti. Ne oldu şimdi buna? Normalde umrumda olmazdı ama ben kötüyken gelip benle hiç konuşmadan da olsa yarım saat oturdu. Anlatmak istesem hiç sıkılmadan dinleyebilir gibi görünüyordu. Şimdi de sıra bana geçmişti sanırım..

'Berk?'

Berk: Efendim?

'İyi görünmüyorsun..'

Berk: Ben gayet iyiyim.

'Emin misin?'

Berk: Evet.

'Peki.. Nasıl gidiyor?..'

(Sadece sıkıldığım için muhabbet açmak istiyordum..)

Berk: İyi. (Tabi o buna hiç izin vermiyordu ama olsun.)

'Bak canın sıkkın. Anlayabiliyorum.. Anlatabili-'

Berk: Of! Ne uzattın! Konuşmak istemiyorum!

'İyi be! İnsan gibi konuşmak isteyende kabahat. Ne halin varsa gör!'


Sinirle yanından kalkıp bahçeye çıktım. Triplere bak ya! Sanki ben bir şey yaptım. Salak! 

Bir sigara yakıp sandalyelerden birine kuruldum. Öf ya! Ne bu tavırlar şimdi! Her şeyi kafaya takma gibi bir huyum olduğu için kendime küfürler savurup sigaramdan bir duman çekip parıldayan gökyüzüne doğru üfledim.


İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now