65

646 27 0
                                    



Yağmur: Yuh be kızım! 3 sezonluk diziyi yaşamışsın resmen ve bana yeni anlatıyorsun!

'Kanka ne bileyim ya.. Barış'ın polis olması beni tedirgin ediyordu.'

Yağmur: Bir şey diyemem haklısın.. Ama bunu gidip ona söylemem zaten!

'Biliyorum..'

Yağmur: Tamam tamam. Pekala şimdi ne yapmak istiyorsun?

'Yarın gidip onunla konuşacağım.'

Yağmur: Emin misin?

'Onunla konuşup bu olayı çözmek istiyorum.'

Yağmur: Tek yolu da bu gibi görünüyor zaten. 

'Evet.. Eee sizin Barış'la nasıl gidiyor?'

Yağmur: Harika! Onunla aynı evde yaşamak sanki evliymişiz gibi hissettiriyor.

'Seni üzecek bir şey yapmıyor değil mi?'

(Sahte bir sinirle söylediğim şeye gülmüştü.)

Yağmur: Yani ara sıra tabi sinir ediyor ama oda olacak tabiki.. 

'Vur de vuralım abi!'

Yağmur: Aahhahaha! Ay ya.. Mete'nin mafya babası olması hala tuhaf geliyor. Tamam zaten tekin bir tipi yoktu ama bu kadarını da beklemiyordum açıkçası.

'Aynen bende öyle..'

(Belki böyle bir hayatı olmasaydı şuanda her şey farklı ilerleyebilirdi.. Neden bana bunu yaşattı ki? Tamam şuan iyiyim ama o an yaşadıklarım hayatımın en berbat hisleri olabilirdi.. Bunu bana neden yapmış olabilir? Havanın aydınlandığını görünce uyumamız gerektiğini anlayıp yataklarımıza geçtik.)

***

4-5 Saat uyumuştum henüz ama içimdeki hisle bu kadar uyumam bile iyi bir şeydi. Kalkıp hemen duşa girdim. Çıkınca saçlarımı kurutup olduğu gibi saldım. Üzerime de dün ki giydiğim tarzda bir şeyler giydim. Göz kalemi ve rimel sürdükten sonra çilekli dudak koruyucumu da sürüp makyaj masasından ayrıldım. Yağmur'a döndüğümde hala uyuduğunu gördüm. 

'Bana şans dile kuzum..'

Fısıltı gibi söylediğim şeyden sonra çantamı alıp odadan çıktım. Salona indiğimde diğerlerinin de hala uyuduklarını fark ettim. Evde daha fazla oyalanmayıp kapıya ilerledim. Ayakkabılarımı giyip evden sessizce ayrıldım. Caddeye doğru yürüyüp bir taksiye bindim ve depoya ilerlemeye başladım. 

Depoya ulaşınca hızla ücreti ödeyip taksiden indim. Kapıya doğru ilerlerken telefonumun sesi ile olduğum yerde durdum ve hızla çantamdan çıkardım. Patron arıyordu..

-Lina? Gene gelmedin kızım?

'Efendim üzgünüm ben işi bırakıyorum.'

-Neden?

(Biraz yalandan zarar gelmez sanırım..)

'Zaten 1 hafta deneme süresiydi bende arkadaşımdan başka bir iş bakmasını istemiştim. Oda kendi yanında masa başı bir iş ayarladı. Onun yanında çalışacağım. Üzgünüm söyleyemedim.'

-Evet keşke daha önceden söyleseydin. Ama haklısın dediğin gibi 1 hafta deneme süresi zaten. O yüzden bir şey diyemem. Yolun açık olsun kızım..

'Her şey için teşekkür ederim gene de..'

-Rica ederim.

Telefonu kapatıp çantama attım. Direkt adama sıkıldım sizden desem saçma olabilirdi. İşe direkt alması bile çok büyük bir şeydi benim için.. Sorgulamadan kabul etmesi için böyle bir yol seçmiştim. Herneyse şuanda bundan daha önemli bir durum ile karşı karşıyayım. Kapıya ilerleyip yavaşça açmaya çalıştım. Ama ilk kez kapı kilitliydi..

Bir kaç kez daha vurduktan sonra içeriden adım sesleri yankılanınca kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Mete'nin sert ve soğuk sesini duymamla tüylerim diken diken olmuştu bile.

Mete: Kim o?

'Be-benim Mete. Lina..'

(Bir süre geri cevap gelmeyince tekrar kapıya vurmak için elimi kaldırdım ama kapıdan kilit sesi gelince geri çekildim. Kapıyı açıp içeri gitmişti. Bakmamıştı bile.. Saçları dağılmıştı ve yürüyüşü bile zoraki gibiydi.. Arkasından onu takip etmeye başladım. Kendini koltuğa bırakınca bende karşısına geçip oturdum. Bir süre ikimizde konuşmadık o sadece yere bakıyordu.. Bense onun gözlerine bakıyordum. Bir şey söylemesini umarak.. Daha fazla onu bekleyemeyeceğimi anlayınca söze girmek için boğazımı temizledim.)

'Nasılsın?'

(Harika! Böyle bir durumda da böyle şeyler söylenirdi zaten aptal!)

Mete: Gayet iyiyim.

(Tamamen bitik görünüyordu.. Onu böyle görmeye kalbim daha fazla dayanamıyordu. Ama onun ağzından gerçekleri duyana kadar da içimdeki sinir gitmiyordu.)

Mete: Buraya içindeki siniri dökmeye geldiysen, hemen başlayabilirsin..

'Buraya gerçekleri öğrenmeye geldim Mete.'

(Dediğim şeyle afallamış gibi suratıma bakmaya başladı. Sanırım bunu söylememi gerçekten hiç beklemiyordu.)

Mete: N-neden bahsediyorsun?

'O gece sizi bastığım o kadınla aranızda bir şey yaşanmadı. Haksız mıyım?'

Mete: Sen- Bunu nereden bilebilirsin ki?

'Bu mu yani tek sorun?'

Mete: Ne söylemeye çalışıyorsun?

'Onunla aranızda bir şey olmadığını biliyorum Mete! Neden yaptın böyle bir şey?!'

Mete:...

'Bir şey söylesene!'

Mete: Seninle beraber olamam artık.

'Neden?!'

Mete: Bunu sana söyleyemem! Ama olamam sadece bunu bilmen yeterli.

'Sadece bunu bilsem yeter yani.. Sen benimle dalga mı geçiyorsun?!'

Mete: İstediğin şekilde düşün. İster sıkıldı benden de, ister beni artık sevmiyor de.. 

'Gerçekten sıkıldın mı?'

Mete: Belki de..

'Yalan söylüyorsun!'

Mete: Söylemiyorum.. Şimdi lütfen git ve bir daha da beni arama.

'Hayır gitmiyorum. Bana net bir şey söyleyene kadar buradan ayrılmayacağım!'

Mete: İşleri benim için zorlaştırıyorsun Lina..

'Neden Mete?!'

Mete: PEKİ DUYMAK İSTEDİĞİN BUYSA, ARTIK SENİ SEVMİYORUM!

'Hayır gerçek bu değil!'

Mete: Benim için eğlenebileceğim küçük bir kızdın..

'Küçük bir kız mı?'

Mete: Evet!

'Peki.. Öyle olsun. Ama sana inanmıyorum. Bu işin peşini bırakmayacağım.'








İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now