72

634 29 0
                                    


Karanlık koridorda uzun bir yürüyüşün sonunda siyah bir kapının önünde durduk. Arslan'la geldiğimizdekinden daha karışık bir yerdeydi bu oda. Saklı bir oda gibi..

Koca adam kapıyı tıklatınca bende geri çekilip açmasına izin verdim. Kapıyı açıp benim geçmem için kenara çekilince yavaş adımlarla içeri girdim. Hemen ardımdan kapıyı kapatınca irkilsem de bunu yansıtmamaya çalıştım. Mete'yi ilk kez bu kadar resmi giyinmiş bir halde görüyordum. Genelde hep salaş şeyler giyerdi..

Yüzükleri ve bileklikleriyle o hala Mete'ydi işte

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yüzükleri ve bileklikleriyle o hala Mete'ydi işte.. Ama suratı o kadar ciddiydi ki bir şey söylemeye çekiniyordum. Masasına yaslanarak oturuyordu ve ben odaya girince kafasıyla bakmış ve gözlerini üzerimde gezdirmeye başlamıştı. Ve asla yüzüme bakmıyordu. Bu artık rahatsız etmeye başlayınca söze girdim.

'Yüzüme bakacak mısın?'

Mete: Bu elbiseyi bakılsın diye giymemiş miydin?

'Ne demeye çalışıyorsun? Giymek istediğim için giydim!'

Mete: Peki..

(Gözlerini üzerimden çekip ağır adımlarla masasına ilerleyip koltuğuna oturdu. Bu kadar soğuk olmasına gerek var mıydı bilmiyorum.. Asla konuşmuyor! Derin bir nefes alıp odadan çıkmak için kapıya döndüm. Fakat alay eder gibi çıkan sesiyle arkamı döndüm.)

Mete: Nereye?

'Susmak için mi çağırdın beni?'

Mete: Ne düşündüğümü biliyorsun..

'Hiç bir şey bildiğim yok!'

Mete: Elbisen güzelmiş.

'Yani?'

(Sadece omuz silkip bakmaya devam etti. İlk tanıştığımız zamanlar gibi şuan da da ne düşündüğünü asla kestiremiyordum. Bu beni daha çok geriyordu.)

Mete: Lina.. 

'...'

Mete: Buna daha ne kadar devam edeceksin?

'Pardon neye?'

Mete: Bu şekilde yaparak sana geleceğimi düşünmeye..

'Ben-'

Mete: Pes etmelisin.

'Sadece sensiz yaşamımın tadını çıkarıyorum. Kendini çokta büyütme istersen.'

Mete: Kendini kandırıyorsun.

'Bu mekana gelmem hataydı.'

(Odaya uzun bir sessizlik hakim olmuştu.. Bunu ne o sonlandırıyordu ne de ben. Sonsuza dek böyle sürecekmiş gibi hissetmeye başlamıştım ki telefonumun çalması ortama ses katmıştı sonunda. 

Arayan: Berk..

- Lina? Nereye kayboldun? Yağmur önemli bir şey değil deyip deyip duruyor. Merak ettim..

'Bir arkadaşı gördüm de selam vermek için gelmiştim. Geliyorum birazdan..

(Cümlemi Mete'nin doğrudan gözlerine bakarak söylemiştim. Bir şekilde canı yansın oda benim çektiğim acıyı çeksin istiyordum. Kıskansın istiyordum.. en azından hala değer verdiğini, hala beni sevdiğini anlardım.. Ve şuan buna çok ihtiyacım vardı. Bir kız için bu çok ağır bir şeydi, istenmediğini bile bile üzerine gitmek.. Ama yalan, o yalan söylüyor.. Bu yüzden şu anda hiç yapmayı planlamadığım bir şey yaptım. Berk telefonu kapamadan hemen önce 'Seni seviyorum..' deyip telefonu kapatmıştım. İşte şimdi Mete'nin gözlerindeki şeyi anlayabiliyordum.. O hissi tadıyor. Gözleri koyulaşmaya başladığında hızlıca sandalyesinden kalkıp üzerime doğru yürümeye başladı. Kaskatı kesilmiş bir şekilde ne yapacağını izlemeye başladım. Ama yanımdan geçip kapıyı kilitledi ve beni kapıya itip elini kapıya dayadı. O kadar çok sinirliydi ki yaptığımdan çoktan pişman olmuştum. Sadece bana değer verdiğini hissetmek için saçma sapan şeyler yapıp duruyordum. O ise salak salak bana bakıyordu!)

'N-ne yapıyorsun?'

Mete: Asıl sen ne yapıyorsun?!

(Dişlerinin arasından tıslar gibi söylediği şeyle kalbimin hızı gittikçe artmaya başlamıştı. Bu gidişle çarpıntıdan ölebilirdim.. Ama gene de asla kendimden ödün vermedim ve istediğim şeyi alana kadar devam edecektim.)

'Ne yapıyorum?'

Mete: Lina! Bak.. anlıyorum. Senin için çok zor bir durum ama böyle saçma sapan şeyler yaparak ne kendine ne de bana zarar verme!

'Ahahaha! Bunu sen mi söylüyorsun? Ayrıca ekstra yaptığım bir şey yok.. Sadece hayatıma devam etmeye çalışıyorum.'

Mete: Kimdi o?

'Kim kimdi?'

Mete: Sevdiğini söylediğin kişi!

'Ah o mu? Berk ya..'

Mete: LİNA! Bak güzelim yanlış yapıyorsun.. Bu sen değilsin!

'Pardon? Ben buyum..'

Mete: Yanlış yapıyorsun!

(Artık sabrımı tüketmişti. Elimle göğsünden ittirdim ve kendimden uzaklaştırdım.)

'Ne yanlışı yapıyorum ya ben?! Hem git de, seni istemiyorum de, beni aldatmışsın gibi rol yap! Sonra da 'güzelim yanlış yapıyorsun.' de.. Yok öyle Mete bey! Madem bana tüm bu saçmalığın sebebini söylemeyeceksin.. O halde hayatıma müdahale de edemezsin! İstediğim gibi giyinirim! İstediğim kişiye seni seviyorum derim! İstediğim kişiyle-'

Mete: LİNA! ANLAMIYOR MUSUN KIZIM SEN?!

'ANLAMIYORUM METE! ANLAT!'

Mete: Yapma.. Daha fazla ne kendine ne de bana acı çektirme..

Arkaya doğru sendelemiş ve masaya tutunup yaslanmıştı. Gözlerinin dolduğunu gördüğümde artık ağlıyordum..

'Tüm bunlara sebep olan sensin Mete.. İçimdeki sızı asla beni terk etmiyor. Ben artık bu hisle yaşayamıyorum Mete..'

Mete: Sana zamanı geldiğinde her şeyi anlatacağım..

'Neyi anlatacaksın ama?'

Mete: Üsteleme artık ve böyle saçma sapan şeyler yapmaya devam etme.

'Neyi beklediğimi bilmeden bekleyemem Mete. Beni koca bir belirsizliğin içine atıp kurtulamazsın.'

Mete: Kurtulmak mı?! Benim için kolay mı sanıyorsun?!

'Söyle o halde! Beraber üstesinden gelelim..'

Mete: Seni kirli hayatıma dahil etmemeliydim..

'Ama ettin! Artık çıkaramazsın beni oradan! Bana söz verdin çünkü sen Mete.. Seni daha ilk gördüğüm an anlamadım mı sanıyorsun? Tekin bir tip olmadığını herkesten duydum.. Ama ben seninle her şeye vardım.. Fakat sen asla beni yanında tutmadın! Her zaman tek başına üstesinden gelmeye çalıştın. Bunu yapma işte! Beraber savaşalım.. Hı?'






İMKANSIZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin