89

644 27 0
                                    

METE'NİN AĞZINDAN


Bora'yı gördüğümden beridir kendimi oraya gitmemek için zor tutuyordum. Her şey bir yapboz gibi kafamda yerleşmişti. İçeri girdiğini görünce huzursuzca yerimde kıpırdanıp saçlarımı karıştırdım. Barış sakinleşmem için elini omzuma koyup kısa bir bakış attı. Bende stresten ısırdığım dudağımdan gelen kanı baş parmağımla silip bakışlarımı tekrar depoya çevirdim. 

Aradan 10-20 dk geçtikten sonra deponun orada hareketlenmeler başladı. Gözlerimi kısıp daha dikkatli bir şekilde bakmaya başlamıştım. Lina'mı oradan sağ salim çıkarmamın tek yolu sabırlı olmamdı biliyorum ama bu, o şerefsiz onun yanındayken çok zordu. 

Depodan bir çığlık yükselince hemen oraya gitmek için ilerledim. Fakat Barış hala beni tutmaya çalışıyordu. Ona bakıp bırakmasını söyleyecekken ağlama sesleriyle bakışlarımı tekrar depoya çevirdim. Bu ses Lina'ma aitti. Soğuk soğuk terler döküyordum ve nefeslerim çok düzensizdi. Canımdan can kopuyor gibi hissediyordum. Belimdeki silahı çekip kapıdaki bir kaç adama ateş ederek ilerlemeye başladım. Onlarda benim olduğum tarafa ateş ediyorlardı. Arkama kısa bir bakış attığımda adamların ellerinde silahlarla ateş ettiklerini gördüm. Barış'ta polis olduğu için silah kullanmada oldukça iyiydi. Onun için endişelenmiyordum çünkü oldukça profesyonel görünüyordu. Adımlarımı hızlandırıp kapıda bana engel olabilecek bütün adamları indirip kapıya yaklaştım. O sırada adamların bir kısmına etrafı kolaçan etmelerini söylemiştim. Hızlı adımlarla kapıdan geçecekken Barış beni durdurup eliyle 'bekle' işareti yapıp temkinli bir şekilde silahı hazırda kapının yanına gitti. Duvara yaslı bir şekilde içeri kafasını uzattığı hemen geri çekti. Aynı anda da silah sesi duyuldu. Barış bunu belli aralıklarla yaparak sürekli ateş etmesini sağlamıştı. Ne yapmaya çalıştığını bildiğimden ses etmeden sadece izliyordum. Ama sıkıntı şu ki Lina'm hala o şerefsiz ile aynı yerde. Ona bir zarar verirse..

Barış eliyle 'tamamdır.' işareti yapınca kapıdan hızlıca geçtim. Bora tekrar tekrar ateş etmeye çalıştı fakat kurşunu bittiği için geri geri sendelemekten başka bir bok yapmıyordu. Etrafta Lina'mı ararken ayaklarımın dibindeki bedenle olduğum yere çöktüm. Sevdiğim kadın.. Kanlar içindeydi! 

Ben dumura uğramış bir şekilde Lina'ya bakarken Barış adamları çağırıp Bora'yı götürmelerini istedi. Arslan zaten nereye gideceklerini bildiği bir şey sormadan Bora'yı almak için içeri girdiler. Hepsinin gözleri Lina'yı gördükçe dehşetle açılıyordu.. 

İçinde bulunduğum durumu bir kenara bırakarak Lina'yı direkt kucağıma alıp depodan çıkardım. Elleri ve başı aşağı doğru sallanıyordu.. Bu ağlamamı şiddetlendirirken adımlarımı oldukça hızlandırmıştım. 

Mete: Lina! Lina'm.. Aç gözlerini hadi. İyi olacaksın! Korkma ben buradayım.. S*KEYİM! ÖZÜR DİLERİM! Özür dilerim.. Daha erken gelemediğim için özür dilerim ufaklığım..


İlerideki arabaya koşar adımlarla ilerleyip Barış'a arabayı açması için seslendim. Lina'yı arkaya yatırırken Barış'ın direksiyona geçmesiyle bende Lina'mın yanına geçtim. Kafasını dizime koyup saçlarını okşamaya başladım. Beni duyduğunu hissediyordum bu yüzden sürekli kulağına iyi olacağını söyleyip duruyordum. 

***

2 Saattir ameliyathanenin önünde dikiliyorduk. Doktor yaralarının çok derin olduğunu ve çok kan kaybettiğini söylemişti. O adi herif Lina'ma.. İşkence etmişti! Canının ne kadar yandığını hissedebiliyordum! Beni yanlarına çekmek için yaptığını anlamam çok zor olmamıştı ve benim Lina'm o kadar acıya rağmen sonuna kadar dayanmıştı. Çok şey istiyordum belki ama.. Şimdi de dayanmalıydı. O çok güçlü bir ufaklıktı..

Duvara yaslanmış bir şekilde yerde oturmuş kafamı arkadaki duvara vurup duruyordum. Aklım sürekli onunla geçirdiğim anlarla doluyordu.. Onu bir daha görememe düşüncesi bir yandan kalbimi sıkıştırırken boğazımdaki yumru ağlamamı şiddetlendiriyordu.





İMKANSIZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin