74

592 26 0
                                    


'A-Ama sen-'

Mete: Cidden seninle ne yapacağım ben?

Hiç bir şey diyememiş sadece başımı önüme eğmiştim. Aniden kolumdan tutup kaldırınca yaptığına karşı çıkmadan peşinden gittim. Beni arabasına bindirdikten sonra adamlara bir şeyler söyleyip arabaya bindi. Tek kelime etmeden sürmeye başladı. Ben ise sadece onu izliyordum..

Yüzünde hiç bir tepki yoktu.. Belli ki gerçekten onun başına dert olduğum için rahatsızdı. Çocukça davranıp onun canını sıkıyordum.. Belki de sadece susup gitmem gerekiyordur.. Belki de beni kırmak istemediği için bu şekilde uzaklaşmaya çalışıyordur..

'Ben.. Özür dilerim.'

Mete: ...

'Başına hep sorun açıyorum..'

Mete: ...

Bir şey söylemesi umuduyla ona bakıyordum ama o donuk bir ifadeyle yola bakıyordu. 

**

Tek kelam etmeden yolculuğun sonuna geldiğimizde hala direkt karşısına bakıyor ve inmemi bekliyordu. Bu kadar mı istemiyordu beni?.. Çantamı kavrayıp inmek için kapıyı araladım.

'Başına dert olduğum için üzgünüm..'

Mete: Sadece böyle çocukça şeyler yapmayı kes..

'Söz veriyorum.. bundan sonra beni görmek zorunda kalmayacaksın.'

Son söylediğimle sonunda gözleri beni bulmuştu ama ben sadece küçük bir tebessüm edip arabadan indim.. Kapıyı henüz kapatmıştım ki gaza basması bir oldu. Hızla uzaklaşan arabanın arkasından baka kaldım. Uzatmanın bir anlamı yoktu..

Eve döndüğümde ayaklarımı sürüyerek kapıya geldim. Evde olmadıklarını ve kapıda kaldığımı biliyordum ama ondan daha fazla iyilik istemek sadece daha çok mahcup olmama sebep oluyordu. Elimdeki telefonun kilit ekranını açıp Yağmur'u aramak için tuşladım.

-Lina? 

'Şey Yağmur. Uyandırdım mı?'

-Yok Barış'la kahve içiyorduk.. 

'Ben evin önündeyim de..'

-Neden eve gittin? Mete bırakmadı mı?

'İşte sizin gittiğiniz aklımdan çıkmış.'

-Sorun etme. Yedek bir anahtar var. Kapının yanında duran 3 tane tuğlada delikler var onlardan birisinde olması lazım..

'Wow.. Yaratıcı.'

-Değil mi? Ahahaah!

'Tamam canım buldum.'

-Heh tamam! Bu arada nasıl geçti?

'Yarın konuşalım bence çünkü bugün gerçekten yoruldum.'

-Tamam tamam. Hadi iyi uykular kankacım!

'Sana da!'

Telefonu kapatıp çantaya attıktan sonra kapıyı açıp içeri geçtim. Hemen odama çıkıp üstümdeki şu lanet elbiseden kurtulup hızlıca duşa girdim. 

***

Beni uyandıran şey odada hıçkırma sesleriydi. Kaşlarımı çatarak gözlerimi açtım ve Yağmur ses çıkmaması için ağzını tutmuş hıçkırıyordu.

'Ne o hala içkili misin?'

-Offf! Sinir şey ya..

'Ne zaman geldiniz?'

-Az önce..

'Saat kaç peki?'

- 14:12 Tatlım..

'Ahh! Tabi ya.. eve geldiğimde hava ayıyordu.'

-O saate kadar ne konuştunuz?

'Pek bir şey konuşmadık.. Kısaca Mete hikayesi sonlandı.'

-Ne?! Nasıl sonlandı? Dün onca şey söyledikten sonra pes mi ediyorsun?

'Pes ediyorum..'

-Tam olarak ne-

'Üsteleme lütfen.. Konusunu bile açmak istemiyorum. O artık hayatımda yok ve bundan sonra adını bile anmazsak benim için daha kolay olur..'

Yataktan kalkıp tuvalete gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynadan kendime baktım. Gerçekten ne çok yıpranmışım..

'Bundan sonra ne olacak?..'

Aynadan geri bir cevap gelmeyince tuvaletten çıktım ve üstüme bir şeyler giymek için dolaba bakınmaya başladım. Sıradan bir kazak giyip altıma da tayt giyip kalın pofuduk terliklerimi giyip yatağıma geri oturdum. Odadan çıkıp kimseyle karşı karşıya gelmek istemiyordum.. En ufak bir konuşma yapmak için bile çok yorgundum. Üşüyordum ve kendimi aşırı halsiz hissediyordum bu yüzden yorganın altına geçip uzanmaya başladım. 

***

Yorganla bir bütün olmuştum ki Yağmur'un yorganı üstümden çekmesi bir oldu.. 

'Ne yapıyorsun? Üşüyorum..'

-Bahçede oturuyoruz! Gel bize katıl..

'İstemiyorum.'

-Bu ruh halin çok sıkıcı!

Ayaklarını yere sürüye sürüye odadan çıkıp gitti. Bende hemen yorganı alıp tekrar başıma kadar örtüp ısınmaya çalıştım. O elbise yüzünden sabaha kadar titredim. Üşümem normal..




İMKANSIZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin