46

816 31 0
                                    



Bir süre tek başıma oynasam da daha sonra Mete'de bana katılmıştı. Şuan da ikimizde terler içinde kalmıştık. Uzun saçlarını ilk kez toplu görüyordum ve bu ona apayrı bir hava katıyordu. Bir şeyler içmek için mini bara ilerlerken bişi ister mi diye Mete'ye döndüm ama uyuya kalmıştı. Yanına gidip koltuğun dibine yere çöktüm. Aslında dışarıdan bakılsa asla arkadaş bile olmayacak iki tip diyebilirsiniz. Karakterlerimiz çok farklıydı. 

Hani demek istediğim bundan 6 sene önce bir mafya babasıyla ilişkiniz olacak deselerdi, 'Hadi be oradan.' der geçerdim. Ama şuan hayranlıkla izlediğim adam bir mafya babası. Az önce basket oynadığım çocuklar gibi eğlendiğim ve şuanda da masum bir şekilde uyuyan adam da bir mafya babası.. 

Acaba Mete'nin görmediğim bir yüzü falan var mı acaba?

Kendime soğuk bişiler hazırlamak için dolabı açtım. Ama dolap sadece viski ve biralarla doluydu. Hiç mi susamıyor acaba diye düşünürken dolabı geri kapattım ve susuzluktan ölmemek için markete gitmeye karar verdim. Mete daha uyanmaz diye düşünüp sessizce çıktım. İlk karşıma çıkan bir markete girip suyu aldım. Çıkar çıkmaz hemen suyu tepeme dikip içmeye başladım.

'Ne susamışım be! Bir insanın evinde nasıl su olmaz ya?'

***

Depoya ulaştığımda hızlıca kapıyı açıp içeri girdim. Mete hala aynı yerde aynı şekilde uyuyordu. Açıkçası geçen ki gibi gene karşıma bir sürü adam çıkacak diye korkmuştum. Köşedeki çalışma masasına ilerleyip üstündekileri incelemeye başladım. Bir kaç tane anlamadığım şeyler vardı. Adresler ve telefon numaraları yazılı kağıtlar. Ve hemen üstündeki panoda da fotoğraflar vardı. Tanımadığım çeşit çeşit insanların fotoğrafları vardı. Sanırım Mete polislerin bulamadığı suçluları buluyoruz derken bunlardan bahsediyordu. Suratlarını yakından incelemek için biraz daha yaklaştım. Hiç biri gülmüyordu, gülüyorsa da değişik yani dalga geçer gibi..

İçimi kararttığı için masadan ayrılıyordum ki masanın yanına düşmüş bir kitap dikkatimi çekti. 'Kaçış' Adlı bir kitaptı. Elime alıp arkasındaki özeti okudum. Ama hiç bir şey anlamadığım için tekrar kapağına bakmak için önünü çevirdim. Değişik bir kapaktı..

Yani bir kadın ve adam vardı ama kadın adamı boğuyor gibiydi. Ama bir yandan da sarılıyor gibi de.. Karmaşık bir kitap olduğu kesin. Merak edip hemen açıp okumaya başladım. Aynı anda da koltuğa ilerleyip gözlerim hala kitaptayken oturdum. Bacak bacak üstüne atıp okumaya devam ettim.

****

Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum ama kitabı bitirmek üzereydim ve gözlerim ağlamaktan acımış durumdaydılar. Sonunda kitap bittiğinde daha rahat ağlamak için ellerimi yüzüme kapattım. Bu tarz şeylerden çok kolay etkilenirdim. 

'Neden okuduysam..'

Sessiz olmaya özen göstererek isyanımı belli edecek iki kelime çıktı ağzımdan. Fakat Mete duymuş olacak ki yavaşça esneyerek uyandı. Esnemesi yarım kalmıştı çünkü yanıma koşup yüzümü ellerinin arasına alıp endişeli gözlerle bana bakmaya başladı.

Mete: Noldu bir tanem! Neden ağlıyorsun?!

(Bir şey söylemeden gözlerimi elimle silip kitabı işaret ettim. Kaşları çatık bir şekilde gösterdiğim yere baktı. Ardından küçük bir tebessümle bana bakıp başımı göğsüne çekti.)

Mete: Onun için miydi? Sen deli misin? Bir kitap için bu kadar ağlanılır mı?

'Ağlanılır..'

Mete: Bu kadar ağlatan bir kitap olacağını bilseydim yazmazdım..

(Hızlıca kafamı göğsünden çekip ona bakmaya başladım.)

'Bu kitabı sen mi yazdın?'

Mete: Hı hı.

'A-ama..'

Mete: Değişik bir ruh halindeydim onu yazarken..

'Onu anlayabilirim.. Bir seri katilin hikayesi, bunu normal bir insan yazamaz.'

Mete: Hey! Bana öyle bakma! Oradaki karakterin benimle hiç bir alakası yok.

'Olmasa iyi olur! Baş karakterdeki adam sevgilisini boğurak öldürüyordu..'

Mete: Sebepleri vardı.


Biraz kitaptan bahsedeyim, baş karakterdeki adam aynı Mete gibi mafya babasıydı. Bu adam bir gün aşık oluyor. Tabiki bir de düşmanı var.. Bu düşmanı işte bunlarla sürekli uğraşıyor vs. Sonra bir gün adamın aşık olduğu kadını kaçırıyor düşmanları. Birde ona tecavüz ediyorlar. Bu süreçte o baş karakterdeki adam delirmeye başlıyor kadını bulamadıkça. Sonunda buluyor fakat kadının her yeri kanlar içinde.. Çıplak ve neredeyse tüm derisi yüzülmüş halde yerde yatıyor. Kadın acıdan bayılıp tekrar acı ile uyanıyor ve ölemiyor. Sonra bu adam onu bulunca kadına canı acır diye bile sarılamayıp karşısında yüzünü yolarcasına tırnaklayıp kendini parçalıyor. Kadın gene uyanıp ona 'Beni öldür' diye yalvarıyor. Adam her ne kadar 'Bunu yapamam.' Dese de kadının acısını kesmek için yapmak zorunda kalıyor ve kadının boğazını sıkarak onu öldürüyor sonrasında kendisini de yanda duran bıçakla kesmeye başlıyor. Sonunda o da kadının yanına yatıp kanlar ile dolu odada ölüyor.. 

Bu gerçekten normal bir insanın yazacağı bir kitap mı?..

'Ahh neyden esinlendin diye tabiki sormayacağım.. Kalk bunun cezası bana yemek ısmarlamak zorundasın!'

Mete: Tam olarak neyin cezası acaba?

'Beni ağlattığının cezası..'

Mete: Allah Allah okumasaydın.

'Yaaa!'

Bana somurtarak baktı ve yanımdan kalkıp saçlarını tokadan kurtardı. Sonra da bana dönüp elimden tutup kaldırdı. 

'Saçların nasıl benim saçlarımdan daha güzel olabilir ya?!'

Mete: Kıskanma gülüm.

'Ahahahaha! Ben mi kıskanacağım? Seni mi? Güldürme beni. Pis cani.'

Mete: Cani mi?

'Off kitabın etkisinden çıkmam lazım.'

Mete: Bence de.. Yoksa beni cani biri olarak görmeye başlayacaksın.

'Ahahaha! Hadi hadi sür. Çok konuşma!'

Mete: Allah'ım sen sabır ver!


Bir yandan konuşup bir yandan da motora binmiştik. Onunla uğraşacak bir konunun çıkması zafer kazanmışım gibi hissetmeme neden oluyordu. 




İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now