31

1K 33 7
                                    


İçeriden Yağmur'un çığırmasıyla ne kadar süredir burada oturduğumu düşünmeye başladım. İçeri girip Barış ve Yağmur'un koltuğa yığılmalarına kıkırdadım. 

'Ne o? Çok mu yoruldunuz?'

Barış: Kollarım koptu!

Yağmur: Ne? Artistlik yapıp hepsini tek başına taşımaya çalışmasaydın sende!

'Ahahaha!'

Onları tatlı kavgalarıyla baş başa bırakıp mutfağa ilerledim. Yerde duran poşetleri bangoya boşaltmaya başladım. Bu kadar cips, çerez ve bira almalarına gerek var mıydı gerçekten? Sanırım Mete ile tanışmayı tahmin ettiğimden de fazla istiyorlar. 

Yağmur: Lina! Telefonun çalıyor!

(Saate baktığımda 19:45 olduğunu gördüm. Zamanın ne kadar çabuk geçtiğini düşünürken içeri koşar adımlarla ilerlemeye başladım. Arayan kişi Mete'ydi. Hemen açtım ve mutfağa yürüken konuşmaya başladım.)

Mete: Hayatım ne yapıyorsunuz?

'Seni bekliyoruz, sen napıyorsun? İşin bitti mi?'

Mete: Evet. Bugünlük erken çıkacağım. Arslan'a bıraktım.

'Yaşasın!'

Mete: Ahaaha! Geliyordum da bir şey lazım mı diye soracaktım.

'Bence yok ama bir bizimkilere sorayım.'

Mete: Tamam.

(Telefonu hafif kulağımdan uzaklaştırarak içeri çığırdım.)

'ARKADAŞLAR! METE GELİYORMUŞTA ALINACAK BİR ŞEY VARMI DİYE SORUYOR!!'

Mete: Ah be gülüm! Kulağım çıktı!

(Mete'nin dediğine kıkırdarken içeridekilerin hep bir ağızdan Hayır dediklerini duydum.)

'Yokmuş aşkım.. Hadi bekliyorum seni.'

Mete: Tamam canım geliyorum..


Telefonu kapattığımda masanın üstüne koymak için döndüğümde mutfak kapısına yaslanmış olan Berk'i gördüm. 

Berk: Mete ile ne zamandır sevgilisiniz?
'Dünden beri.'

Berk: Ha yeni yani.

'Aynen.. Sabah Mete'ye dik dik bakıyordun da merak ettim onu tanıyor musun?'

Berk: Dövme yaptırmak için gitmiştim bir kaç kez.

'Anladım.'

Hala sabah ki terslemesine sinirliydim. Bu yüzden de cevabımı duyunca geri önüme döndüm. Ama hala gitmemişti. 

Berk: Onu ne kadardır tanıyorsun?

'2 ay olmadı.'

Berk: Nasıl güvenip sevgili oldun?

'Zamanın bazen hiç bir önemi yoktur Berk.'

(Evet.. Gerçekten zamanın hiç bir önemi yoktu. Bora ile toplam 6 yılımı geçirdim ama.. Offf şuan onu düşünmek için gerçekten yanlış zaman.)

Berk: Onu yeterince tanıdığını düşünene kadar güvenme olur mu?

'Ne demek istiyorsun Berk? Açık konuş!'

Berk: Zamanla anlarsın..

Ağzımı tam bir şey söylemek için açmıştım ki kapı çaldı. Ben hala Berk'in ne demek istediğini düşünürken mutfak kapısında Mete belirdi. Berk ve beni görünce çenesi kasıldı ama sadece yanıma gelip beni öptü. Berk'te hızlı adımlarla salona ilerledi.

'Aşkım! Hoş geldin!'

Mete: Hoş buldum güzelim. Şu adamın senin yanında ne işi var?

'Mete.. Biz aynı evde yaşıyoruz ve mutfakta ortak kullanım alanlarından biri. Gayet doğal değil mi buraya gelmesi?'

Mete: Peki peki.. 

'Hadi gel içeri geçelim.'

Elinden tutarak içeri götürdüğümde resmen rüyada gibi hissediyordum. Mete benim sevgilim olmuştu ya! 

'Evet gençler! Bu Mete.. Bu da Yağmur benim en yakın arkadaşım. Bu da benim eniştem yani Yağmur'un sevgilisi Barış.'

Son olarak Berk'e döndüğümde onu Mete'ye gözleri kısık ve çenesi kasılmış bir şekilde baktığını gördüm. Gerçekten sorun neydi?

'Bu da Barış'ın en yakın arkadaşı Berk..'

Mete: Berk..

Berk: Mete..

İkisinin de sanki küfür eder gibi isimlerini söylemeleri beni germişti. Bunların arasında gerçekten bir şeyler dönmüştü ve bu her neyse öğrenmem lazım. Tabi bir de şu işkence odası.. Offf! Mete gerçekten sana güvenme konusunda Berk'i mi dinlemeliyim. 

İkiside ellerini sıkarken sanki fazla bir kuvvet uyguluyorlardı. Şükür ki durumu benden başkaları da fark edebildi. Barış gelip ikisinin omzuna elini koyduğunda transtan çıkmış gibi bir anda ellerini bıraktılar. Mete benim yanıma gelip belimi sardı ve kendine çekti. 

Umarım bu akşam hayal ettiğim gibi geçer..




İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now