22

1.2K 39 0
                                    



      Yağmur'a herşeyi eksiksiz bir şekilde anlattım ama bana 'İyi yapmışsın kuzum.. Üzülecektin yoksa.' demişti. Duymak istediğim şey bu değildi. Doğru olanı yapmak ilk defa bu kadar acı verdi bana. Başım deli gibi ağrıyordu ve saatte gecenin 2'siydi. Bu sefer yalnız değildim, Yağmur'da benimle beraber içiyordu. İçmek bir çözüm yada rahatlama yolu değildi ama ben sadece bir umut belki iyi gelir diye içiyordum işte. 

Yağmur: Lina, peki sen ne istiyorsun kuzum?

'Bilmiyorum Yağmur.. Hiç bir şey bilmiyorum.'

Yağmur: Onu seviyor musun?

'Kendime bile itiraf edemedim ki bunu hala.'

Yağmur: Haline bakılırsa.. Ona aşıksın.

'Ama bu imkansız değil mi? Yani daha 2 Ay öncesine kadar Bora için ağlıyordum.'

Yağmur: Kalp bu Lina. Sen karar veremezsin kimi sevip kimin için üzüleceğine. Sen Bora'nın ihanetine ağlıyordun. Ona aşkın uzun bir süre önce bitmişti zaten. Sevgi görmeden çok uzun bir zaman geçirdin. Şimdi ise ihtiyacın olan sevgiyi buldun ve sana o sevgiyi verebilecek olan kişiye aşık oldun. Olaylar senden bağımsız bir şekilde gelişti bu yüzden bu kararsızlığın. Ama eğer üzülmek istemiyorsan iyi olanı yapmışsın. Fakat böyle de üzülüyorsun.. Bende burada bir şey diyemiyorum. İki ucuda boklu değnek..

'Sağlıklı düşünüp sağlıklı kararlar veremiyorum.'

Yağmur: Kendine zaman ver. Son günlerde çok yüklendin kendine..

'Sadece zaman..'

Yağmur: Aynen öyle bir tanem.

'Peki.. Hiç bir şey düşünmeyeceğim. Hiç bir şey olmamış gibi davranacağım.'

Yağmur: Ben her zaman yanındayım..

'Biliyorum.. Bunun sayesinde hala ayaktayım.'


        Akşama kadar uyumuş olduğumuz için şuanda asla uyuyamıyorduk. Gerçi uyumamış olsam da şu kafayla ne kadar uyuyabilirim bilmiyorum. 

'Ha bu arada Uras ve Bora aramış beni. Bende müsait olmadığımı yazdım ama onun üstüne 2 kez daha aradılar beni.'

Yağmur: Allah Allah ikisininde aynı zamanda aramaları tuhaf.

'Onlarla da görüşmeyeceğim. Hayatımdan çıkardım hepsini.'

Yağmur: Peki kuzum nasıl istersen..


        Saat öğlene gelirken Yağmur yatmak için odasına gitti. Ben de uykum olmadığı için tost yapmaya mutfağa gittim. Umarım içimdeki bu sızı bir an önce beni terk eder. Yoksa bununla beraber yaşamak ölüm gibi bir şey. 

      Saat akşamüstü 4 olmuştu bende tost yedikten sonra biraz uzanmıştım. Şimdiyse Yağmur'un devirdiği vazoyla yerimden sıçradım. Bu kız ölürse sakarlığından ölür he. Yerimde doğrulduktan sonra gözlerimi ovuşturmaya başladım. Yağmur'da yanıma oturup bana bakmaya başladı. Evet tekrar başlıyoruz..

'Ne oldu? Ne isteyeceksin?'

Yağmur: Aman ne isticem be senden! Taşınıyoruz da haber vermek istedim.

'Ne? Ne taşınması kızım durduk yere.'

Yağmur: Ya ev sahibi geldi. Salak adam! Zam yapmış kiraya. Resmen çıkmam için sürekli zam yapıp duruyordu zaten. Annemlerin durumu ne kadar iyi olsa da enayi miyim ya? Kavga ettim adamla o da hemen çıkın evimden o halde dedi. Ben de meraklısı olmadığımı söyledim.

'Bende onca zamandır kalıyorum ama kirayı ödemene yardımcı olmadım hiç.'

Yağmur: Ya sen yiyecek içeceklerimizi alıyorsun daha ne olsun? Hem çalışmıyorsun hemde annenlerden para almıyorsun. Biriktirdiğin paranla yapıyorsun. Olsun o kadar ayrıca bunu sakın sorun etme. Gerçekten kalbimi kırmış olursun.

'Peki peki.. Nereye gidicez o halde?'

Yağmur: Barış aradı hemen olayın ardından. Sinirimi anlamış olacak ki ne olduğunu sorup durdu. Ne kadar söylemek istesemde kendi üzerine yemin ettirdi salak. Anlatmak zorunda kaldım. Hemen bana geliyorsunuz dedi. Daha itiraz bile edemeden almaya geliyorum deyip telefonu kapattı.

'Barış'a güveniyor musun?'

Yağmur: Herşeyden çok.

'Peki o halde hazırlanalım.'

Yağmur: Of ya kendimi kötü hissediyorum.

'Zaten temelli çocuğun evine çöreklenmeye gitmiyoruz. Bende bir iş bulup girince hemen ev bulup çıkarız. Sende annenlerden gene al kira ödüyormuşsun gibi. Onunda üstüne koyup taşınırız ilk fırsatta.'

Yağmur: Haklısın. Mecburuz şuanda sonuçta..

'Aynen öyle. Dayılanmasaydın adama hemen en azından biraz süremiz olurdu.'

Yağmur: Yaa! Napıyım o öyle enayi yerine koyunca sinirlendim.

'Sabırlı olman gerekiyor. Sinirle kalkan zararla oturur.'

Yağmur: Bunu sen mi söyl- 


       Doğru ben mi söylüyorum bunu. Herşeyi eline yüzüne bulaştıran salağın tekiyim. Bir de kalkmış nutuk çekiyorum.

Yağmur: Kanka.. Özür dilerim.

'Saçmalama lan! Kalk hazırlan hadi. Eşyaları ne yapıcaz?'

Yağmur: Barış halledecekmiş..

'İşte be enişte dediğin böyle olur!'

Yağmur: Ahahahha! 

İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now