4

3.1K 85 7
                                    


     Elini yanağıma götürdüğünde karnıma ağrılar girmeye başladı. Dövmeli ve yüzüklerle dolu olan eli yanağımdayken sağlıklı düşünmemi beklemiyordunuz herhalde. Bana masum ve gizli bir çapkın tebessümüyle bakarken bende hiç bir tepki vermeden onu izliyordum. Yüzü yakından çok daha güzeldi. Yüz hatları ve sürmeli gözlerinin içinden bana bakıyordu. Yüzündeki masum tebessümünü sanki aklına bir şey gelmiş gibi bir anda düzeltip boğazını temizledi ve elini çekti. Makinesine son bir kez daha göz atıp dövmemi yapmaya başladı. Bir şey mi oldu neden böyle oldu birden. O haylaz adam gitmiş yerini tamamen soğuk biri almıştı. 'Kolunu kaldır lütfen.' lütfen mi? Buraya geldiğimden beri ağzından duyduğum en düzgün laf olabilir sanırım. Bir hata mı yapmıştım acaba. Ne hatası yapıcam ya o geldi yanağımı okşadı Allah Allah hep böyle düşündüğüm için kaybettim. Sinir olduğumu gizleme gereği duymadan soğuk bir şekilde cevap verdim. 'Tamam.' 


    Yaklaşık 1 buçuk saat sonra tamamen bitti dövme. Çok güzeldi resimdekinden de güzeldi. 

  'Teşekkürler. Emeğine sağlık çok beğendim.'  'Beğenmene sevindim.'  aşırı soğuk konuşmasının ardından sadece kafamı salladım ve çıkmam gerektiğini anlayıp kapıdan çıktım. Gerçi ne bekliyordum ki, altı üstü yanağımı okşadı ne yani. Şu sıralar büyük bir boşluktayım bundan dolayı olmalı bu düşüncelerim. İçimde ki büyük heyecandan gramı kalmadan düz bir ifadeyle kasaya gittim. Yağmur ve o deli çocuk oturmuş müzik dinliyorlardı. Bir yandan kahkaha atıyorlarken bir yandan da müzik söyleyip dans ediyorlardı. Şimdi bir düşündüm de yakışıyorlar. Bunu daha sonra düşünmeliyim. Yanlarına gidip her ne kadar istemesem de eğlencelerini bölmüştüm. Yağmur beni göründe koca bir sırıtışla yanıma geldi ve 'Eee.'  'Bitti. Gidiyoruz.' Dedikten sonra kasaya gidip 'Borcum ne kadar?'  'Arslan.'  anlamaz bakışlarla ona bakarken elini uzatmıştı. Ben hala anlamadığım için elimi uzatmadım ama Yağmur'un beni dürtmesiyle elini tutup sıktım. 'Bende Lina.' 'Tanıştığıma memnun oldum. Arkadaşın sana nazaran daha eğlenceli birine benziyor.'  Yağmur'un kıkırdamasıyla ona döndüm ve anlamadan ona baktım. Arslan tekrar konuştuğunda söledikleri sinirlerim bozulmuştu. 'Bu seferlik benden olsun.' hayatım boyunca kimseye muhtaç olmamıştım, babama bile. Yağmur anlamış olacak ki söze girdi hemen. 'Çok naziksin ama Lina bu tarz şeylerden hoşlanmaz.'  'Ah peki o halde. Kusura bakma Lina.'   'Önemli değil sadece hoşlanmam bu tarz durumlardan.'  'Anladım daha tedbirli olurum o halde.' hep beraber gülüşürken içeri Mete geldi ve şaşırmış gibi bize bakıyordu. Parayı ödedikten sonra çıkışa gidiyordum ki.' 'O halde yarın 3 buçukta' diye bağırarak göz kırptı. Mete ise bir ona bir bana bakıp tek kaşını kaldırıp tekrar içeri girdi. Bende Arslan'a dönüp anlamadığımı belli edicek şekilde bakmaya başladım. 'Yağmur'la konuştuk biz. Ona sor anlatır.' dedi sırıtarak bende kapıdan bir hışımla çıkıp Yağmur'un yanına gittim 'Yağmur şu Arslan denilen adam neyden bahsediyor?'  'Hee, şey kankacım ya biz Arslan'la biraz sohbet ettikte gayet hoşuma gitti tarzı. Ve dışarıdan göründüğü gibi uyuz biri değil aşırı eğlenceli. Bu yüzden yarın bir buluşma yapıcaz. Hemen şuradaki kafede zaten uzakta değil.'   Yağmur olmasaydı asla kabul etmezdim zaten canım sıkkındı. Ama Yağmur'da hissettiğim farklı bir şeyler vardı.  


     Eve gittikten sonra bir duş aldım ve odama gidip yattım. Kendimive zihnimi aşırı yorgun hissediyordum. Yaşadıklarım gözlerimin önünden her ne kadar istesem de gitmiyordu. Bunları hakkedecek hiç bir şey yapmamıştım. Telefonumun çalmasıyla kendime geldim ve yattığım yerden ekrana baktım. Gördüğüm şey ile yerimden sıçradım. Arayan Bora'ydı. Hangi yüzle arıyordu ki ama ne diyeceğini merak ettiğim için bir salaklık edip telefonu açtım. 

'Ne yüzle arıyorsun beni?!'

' Lina ben seninle konuşmak istiyorum..'

'Geç kaldın canım ya. Her söylediğine inanan o salak Lina öldü.'

'Lina.. Lütfen.'

(sesinin yorgun ve bitik çıkışı beni üzmüştü ama neden? Yine de bana yaşattıklarını unutmamalıydım.)

'Peki söyle bakalım ne söyleyeceksen.'

'Yarın buluşalım.'

'Pardon? Sana ayıracak bir vaktim olduğunu düşünmüyorum.'

'Yarın senin istediğin bir yere gidelim ve konuşalım bana dön olur mu? Şimdi kapatmam gerek.'

'Peki sana haber vericem.'


   Dedikten sonra telefonu kapatmıştım ama gitmemem gerekiyordu. Yani sanırım.. Bir hata yapacağımı biliyorum ve gidicem en azından ne söyleyeceğini duymam gerekiyor. Yağmur'un yanına inip telefon konuşmasını anlattım. Çok sinirlendi başta ama oda gitmemi doğru buldu. 'Yani en azından ne söyleyeceğine bakarsın.' 'Ama sende yanımda ol istiyorum.' 'Benim gelmem saçma kaçar kuzum. Ama eğer Arslan'la buluşacağımız kafeye çağırırsan onu sana uzaktan da olsa destek olabilirim. O gidince de yanımıza gelirsin.'  'Bu harika. O halde oraya çağırayım Arslan'la buluşacağımız saatte.'  'Aynen kuzum.'


   Akşam olmuştu ama ben hala odamdan çıkmamış arasam mı? diye düşünüyorum. En sonunda aramak yerine mesaj atmaya karar verdim.


-Bora yarın ***** daki **** kafesine bakliyorum seni 3.30'da orada olacağım.


-Lina çok teşekkür ederim kabul ettiğin için tamam 3.30'da orada seni bekliyor olacağım.


   Cevap vermeden telefonu kapatıp aşağı indim ve Yağmur'un hazırlamış olduğu tostu kapıp içeri geçtim. Yağmur uyumaya gittiği için tek başıma zorla yutmaya çalıştığım tostu kenara koydum ve ölmücek kadar yediğimi düşündüm. Gidip kendime bir kahve yaptım ve sigaramı yakıp içime çekerken gözlerim dolmuştu. Ama bu sefer onları tutmadım ve akmasına izin verdim. Kafamı arkama yasladım ve Ayın güzel ışığı yüzüme vururken sigaramın dumanını havaya üfledim. Gözlerimden akan yaşlar kulağımı gıdıklarken hafif bir tebessümle sigaramı dudaklarıma götürdüm ve kahvemden bir yudum alıp uzun bir gecenin açılışını yaptım.

İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now