49

719 27 0
                                    


Kahvelerimizi de içince kafeden çıktık. Motora ilerlerken yandaki dükkanın yansımasından ikimize baktım çaktırmadan. İki arkadaş gibi yürüyoruz ya.. Üstümdeki büyük kazakla onun yanında kardeşi gibi görünüyordum. Karşıdan topuklu ayakkabı sesleri dikkatimi çekince hızla önüme döndüm. İki tane aşırı bakımlı ve güzel denebilecek kız bize doğru geliyorlardı. Bir tanesinin gözü Mete'nin üstündeydi.. Diğeri de yanındakinin kulağına bir şeyler söylüyordu. Tam yanımızdan geçecekleri sırada o bakan kız bir anda kendini Mete'ye doğru bıraktı. Mete'de şaşkınlıkla kızı tuttu. Belinden.. 

Sinirlenmek istemiyorum. Hayır sinirlenmeyeceğim..

Mete kızı düzeltip ellerini çekti ama kızın kolları hala Mete'nin boynundaydı. Ya sabırrrr! Mete'nin kolundan tutup ilerlemek için adım attım ama kız önümüze geçip bana bakmaya başladı. Küçümser gibi bakıyor bide lan!

-Bize biraz izin verir misin ufaklık?

Duyduğum şeyle gülümseyerek kıza bakmaya başladım. Mete'de gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı. Ben hala ellerim Mete'nin kolundayken ona bakmaya devam ettim. Bir şey daha söylese de dövsem diye bekliyordum. Diğer kız arkadaşı da gelince bakışlarımı bu sefer ona çevirdim.

-Tatlım anlıyorum abini paylaşmak istemiyorsun ama böyle olmaz.

Mete: Ne istiyorsunuz?

Mete'nin sözüyle ona sertçe bir bakış attım. Ben burada ne kadar belli etmemeye çalışsam da sinirden kuduruyordum. Birde geçmiş ne istiyorsunuz diyor ya!

'Sanane Mete?'

Mete: Hayatım yani merak ettiğimden değil de işte söyleyip gitsinler diye ben-

-Bir saniye hayatım mı?

'Hıhı canım! Hayatım dedi! Sevgilisiyim ben onun! Sizin gibi sürtükler başına üşüşmesin diye illa ne yapmam gerekiyor? Canımı sıkmayın da ikileyin! Hadi!'

-Aaa şuna bak be.

'Lan-'

Mete: Dur dur..

Giderken hala söylenen kızların tam üstüne atlayacaktım ki Mete'nin belimden tutmasıyla yerime geri döndüm. Şuan yüzüme baka baka öküz gibi gülüyor!

'Ne gülüyorsun ya?!'

Mete: Kıskanınca bambaşka oluyorsun. Başta sakin takıldığın için biraz şaşırsam da sonunda kendine döndün.

'Kızlara bak ya. Düşüyo gibi yapıyo bir de gerizekalı! Bana UFAKLIK dedi ya!'

Mete: Ahahahaha! Tamam tamam sıkma sen canını..

'Ben ufaklık değilim Mete.'

(Gayet ciddi söylediğim şeyle gülmesini birden kesip elimi tuttu.)

Mete: Benim ufaklığımsın.

'Bak hala ya!'

Kafasına vurmak için hamle yaptığımda hızlıca kaçmaya başladı. Bende hemen arkasından kovalamaya başladım. İnsanlar 'Ne yapıyor bu manyaklar?' der gibi baksalar da pek umurumda değildi. Mete ileriden sağa dönünce bende daha da hızlanıp tam sağa dönmüştüm ki. Bir bedene çarpıp ikimizi de yere düşürmüştüm. Hemen kafamı kaldırıp kim olduğuna baktığımda sırıtan bir Mete gördüğümde hızlıca karnına vurmaya başladım. Bana da daha da sarılarak hareket etmemi engelleyince dönüp ona baktım. Birbirimize aşk dolu bakarken aklıma gelenle kollarından ayrılmaya çalıştım ama bırakmadı.

'Mete altım açılmış olabilir..'

Mete: Ne?

'Bırak beni aptal!'

Beni bırakınca hızla yerden kalkıp üstümü düzelttim. Mete üstümdeki kazağa bakınca gene aklına gelmiş olacak ki kaşlarını çattı.

Mete: Eve gidince bu kazağı yak!

'Tabikii!'

Onunla dalga geçtiğim için kaşları daha da çatılmıştı. Yerden kalkıp eliyle saçlarımı düzeltmeye başladı. Sonrasında derince gözlerime baktı ve küçük bir öpücük verdi. Elini yüzümden çekip saçlarını yerdeki tozlardan arındırmak için karıştırmaya başladı. 

Mete: Eve gidip duş alsam iyi olacak.

'Bende aynı şekilde.'

Motora binip ona sarıldım ve kafamı sırtına yasladım. Artık ilk zamanlar gibi çok fazla hız yaparak kullanmıyordu motoru. Belki de sadece ben varken böyleydi bilmiyorum. Evime geldiğimizde motordan inip kaskı çıkardım ve onun kafasına taktım. 

'Kasksız motor sürme lütfen.'

Mete: Rahat edemiyorum.

'Bende sen takmadığında rahat edemiyorum..'

Mete: Tamam bir tanem. Hadi geç eve artık.

'Tamam aşkım.'

Evin önüne gelip kapıyı çaldım ve Yağmur kapıyı açınca arkamı dönüp Mete'ye el salladım. Oda motoru çalıştırıp uzaklaşmaya başladı. Bende önüme dönüp Yağmur'a kocaman sarılıp içeri geçtim. Arkamdan koşturarak geliyordu. Belli ki dün nerede kaldığımızı merak ediyordu. Kendimi koltuğa bıraktıktan sonra ona dönüp derin bir nefes alıp bakmaya başladım. Yine uzuunn bir dedikodu time beni bekliyor..



İMKANSIZ AŞKWo Geschichten leben. Entdecke jetzt