47

735 28 0
                                    


Motordan indiğimiz de hala dik dik ona bakıyordum. Bu anlattığım sadece kitabın sonuydu. Adam kitapta daha bir çok işkence ile öldürdüğü insanlardan bahsediyordu. Başta aklıma Mete'nin işkence odası geldi ama kitaptaki adam bir seri katil ve mafya babasıydı. Mete ise sadece masum bir mafya babası. Hah! Bir mafya babası ne kadar masum olabilirse tabi.. 

Ama şuan da Mete'yi kınamak için değil sadece onu gıcık etmek için böyle bakıyordum. Onunla uğraşacağım!

'Bu kitap iyi satış yaptı mı bari?'

Mete: O kitabı 10 yıl önce yazdım. Başta çok iyi bir satış yapmıştı ama daha sonrasında bir çok kişinin psikolojisini etkilemiş bu yüzden kaldırıldı. Yani bu okuduğun kitabı başka biri satın almak istese bile hiç bir yerde yoktur. 

'Yani aslına bakarsan evet. Yasaklamaları iyi olmuş. Ergenlik çağındaki bir çocuk bunu okusa psikopat olurdu.'

Mete: Bu kadar soruna yol açacağını düşünmemiştim. Buna benzer bir sürü film çevriliyorken benim kitabımı da ellememelilerdi. 

'Yani evet ama o tarz filmleri de çocuklarının ya da reşit olmayan kimsenin izlememesi için yaş kısıtlaması koyuyorlar zaten.'

Mete: Lina Allah aşkına hiç mi 18 yaşında olmadığın halde 18 yaş kısıtlamalı film izlemedin?

'Evet izledim..'

Mete: İşte buna kimse engel olamıyor.

'Ah herneyse ya.. Bu konuyu kapatıyorum ve yemek yemek istiyorum.'

Mete: Pekala ufaklık..

Bir anda yürürken durup ona baktım. Ama o hiç takmayıp sırıtarak kafeye doğru emin bir şekilde ilerliyordu. Gerçekten bunlar kör!

Bende hemen arkasından kafeye girip Mete'nin oturduğu masada karşısındaki sandalyeye oturdum. Saat akşam saatlerine yaklaşıyordu ve ben sabahtan beri Berk'in yaptığı yumurta rulosuyla duruyordum. Tabi ondan da doya doya yiyememiştim üzerine ağladığım için..

Hemen gelen menüyü kapıp neler olduğuna bakmaya başladım. Mete'ye de göz ucuyla baktığımda oda menü ile ilgileniyordu. Allah'ım ya nasılda karizmatik. Tek kaşı havada dudaklarını düşünür gibi büzmüş tek eliyle menüyü tutuyordu. Birden bana bakınca bende hemen menüyle kafamı örttüm. Her ne kadar sevgili de olsak, sonuçta ondan utanmama evresine daha geçememiştim. Aslında Mete'yi ne kadar tanıdım ki hemen sevgili olduk? Ahh bu kadar kolay bir kız değilim ben..

Garson tepemize geldiğinde Mete siparişini vermeye başladı ama ben salak salak şeyler düşündüğüm için kafamı menüye hiç bir zaman verememiştim. Çabucacık menüye bakıp bir karar verdim.

'Bir kola ve karışık pizza alabilir miyim?'

Garson: Tabiki efendim..

Garson genç ve yakışıklı bir çocuktu. Muhtemelen benimle aynı yaşlardaydı. Hafif bir tebessüm ettikten sonra menüleri alıp masadan ayrıldı. Sanki bu çocuğu tanıyorum ama nereden?

Ben kendime o çocuğu nereden tanıdığımı sorgularken Mete'nin bana seslendiğini duymamıştım. Gözümün önünde elini salladığında bir anda kendime gelip ona döndüm.

Mete: Daldın gittin?

'He? He şey ya.. O garson çocuk bir yerden tanıdık geliyorda onu düşünüyordum.'

Mete: Nereden?

'Bilmiyorum ki.. Her neyse ya. Bak düşündüm de biz sevgiliyiz tamam ama birbirimiz hakkında çoğu şeyi bilmiyoruz.'

Mete: Nasıl? Sana anlattım ya işte.

'Hayır ondan bahsetmiyorum. Neleri seversin neleri sevmezsin? Bunları bilmiyorum. Yada gerçekten kişiliğini bilmiyorum. Hala görmediğim tarafların var mı acaba diye düşünüyorum. Yani çoğu çift birbirlerinin neye nasıl tepki vereceklerini bile biliyorlar.'

Mete: Tüm bunlar söyleyerek olacak şeyler değil bence güzelim. Zamanla olan şeyler. Birbirimize birbirimizi anlatmak istesek sadece kendimizi nasıl görmek istiyorsak ondan bahsederiz. Ama gözlemleyerek o anlara onunla şahit olursan ancak gerçekten kişiliğini çözebiliriz. Bu tarz şeyler hemen olan şeyler değildir. Yani yıllardır beraber olan insanlar bile birbirlerinin çok farklı yönleriyle karşılaşabiliyorlar..

'Evet haklısın.. Böyle düşünmemiştim.'

Düşününce gerçekten de yıllarca tanısan bile karşındakini tam anlamıyla tanıyorum diyemiyorsun. Bora mesela.. Belki o kadar uzun süre beraberliğimiz yoktu ama 5 yıl beraber olduğumuz için onu çok iyi tanıdığımı zannediyordum. Sonucu zaten gördük.. 

Mete'nin nasıl her zaman bu kadar doğru düşündüğünü merak ediyorum. Yaşının verdiği olgunluk mu diye düşünsem de yok hayır.. Yaşadıklarının ona verdiği bir armağan sanırım bu. Ona sahip olduğum için gerçekten çok şanslıyım..




İMKANSIZ AŞKजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें