19

1.3K 45 2
                                    



    İçeceklerimizi içtikten sonra Barış hesabı istedi. Mete gitmişti. Yani gittiğini görmedim ama bizimkilere bir şey söylemek için dönmüştüm geri baktığımda yoktu. Motoru da yoktu yani büyük ihtimalle gitti. Yani ne olacaktı ki sanki? Bütün gece orada durup beni mi izleyecekti. 

Lina onunla olamazsın kızım..

Onunla imkansızsın..

O istemedi..

Gitti..

'Lina.. Hadi kuzum gidelim artık.'

'Tamam kanka geliyorum.'


      Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve aynadan bir süre kendimi izledim. Neden baktı ki bana? Görmemiş gibi yapıp gitseydi ya! Hem olamayacağımızı söyleyip hemde bütün dengemi bozuyor! Bu haksızlık..

      Kafeden dışarı çıktığımda bizimkileri göremedim. Arabada aynı yerinde değildi. Ne yani beni bırakıp gittiler mi? O kadar uzun süre de oyalanmamıştım oysa ki.. Telefonumu çıkarıp Yağmur'u arayacağım sırada onun sesini duydum. Bacaklarım uyuşmuş gibi hissettim. Oracıkta bayılabilirdim..

Mete: Onlara gitmelerini ben söyledim.

Gerçekten onun olduğundan emin olmak istercesine gözlerine uzun uzun baktım. Ama oydu..

'Neden böyle bir şey yaptın?'

Mete: Konuşsak iyi olur..

'Konuşacak bir şey kaldı mı ki?'

Mete: Bak Lina.. İstersen bana gidelim orada konuşalım.

'Neden? Ben burada rahatım.'

Mete: O halde daha sakin bir yere gidelim.

'Peki..'


      Ona istemsizce soğuk davranıyordum. Anlıyorum tamam, zor bir şey yaşadı ve yaşattı ama artık ben dayanamıyorum.. Sanırım tükendim, yoruldum.

     Park gibi bir yere geldik ama burası öyle her zaman bildiklerimizden değildi. Burada çocuklar oynamaya korkar. Nasıl bir yer burası?

'Mete burası neresi?'

Mete: Bekle biraz.


     Büyük demirden bir kapıyı araladı ve beklememi isteyip içeri girdi. Bir süre sonra gelip yanına çağırdı. İçeriye girdiğimde ağzım açık kalmıştı. Dışarıdan sıradan bir depo gibi ama içerisi çok farklıydı..

    Ortada bir varil vardı ve içinde gümbür gümbür ateş yanıyordu. İçerisi loş bir ışıkla aydınlatılmıştı. 2 tane siyah deri koltuk vardı, ortada tahtadan bir sehpa vardı. Köşede üzerinde kağıtlarla dolu olan bir çalışma masası duruyordu. Hemen yanında siyah bir yazı tahtası duruyordu. Biraz ilerisinde bilardo masası vardı. Diğer köşede de kırmızı bir kum torbası sallanıyordu. Bizim girdiğimiz kapının yanındaysa bir pota duruyordu.. Kocaman ama harika bir yerdi burası..

   Hayranlıkla etrafı incelerken ağzımdan şu kelimeler çıktı..

'Burası ne böyle? Burada mı yaşıyorsun?'

Mete: Bir nevi.. Ama işten geç döndüysem ya da erkenden gitmem gerekiyorsa senin gördüğün evde kalıyorum. Ama asıl ait olduğum yer burası. İlk defa bir kadın getiriyorum buraya.

'Anladım. Peki beni neden buraya getirdin?'

Mete: Özel olduğunu hissetmen için.

'Ne?'

(Gelir gelmez oturduğu koltuktan kalktı ve hemen yanıma gelip kollarımı nazikçe tutup gözlerimizi eşit hizaya getirip konuşmaya başladı.) 

Mete: Özel olduğunu bilmelisin Lina. Çok fazla kavga ettim o geceden beri kendimle. 

'Eee? Kim kazandı?'

Mete: O kazandı Lina.. 

'Mete sır gibi konuşmayı kesecek misin? Çünkü artık gerçekten gücüm kalmadı.. Ben çok yoruldum. Savaşmak için hazır değilim.'

Mete: Ama benimle olmak için buna hazır olman gerekiyor.

'O halde olmayız..'

(Olmayız mı? Aptal kız.. Neden düşünmeden konuşuyorsun ki?)

Mete: Olmayız? Ahahahah! Bu kadar.. BASİT Mİ?!

'DEĞİL! Ama basitleştirmek istiyorum Mete! Benim gücüm bitti.. Seni anlıyorum ama bana o gün bizden olmaz diyip gittiğinde, hayatımda bir daha sorun olmayacak diye kendime sör verdim. En azından olmaması için çabalayacağım ya da gücümü toparlayana kadar bekleyeceğim.. '

Mete: Lina seni buraya boşuna getirmedim. Ama haklısın! Ben sana sadece yorucu bir hayat verebilirim değil mi?

'Bilmiyorum.. Belki.'

Mete: İnanamıyorum..

'Bende Mete. Bende inanamadım. Ama artık hayatımda beni üzecek ve yoracak şeylere yer vermeyeceğim.'

Mete: Bu yüzden de ilk olarak beni sildin..

'Ben ona her baktığımda acaba acı çekiyor mu? Acaba bende onu görüyor mu? Acaba bana bağlanma sorunu hala yaşıyor mu? Acaba bana bakmak ona eziyet veriyor mu? Acaba, acaba, ACABA! Ben bunlarla yaşayamam. Üzgünüm Mete, ben daha yaşadıklarımı atlatamadan daha büyüklerini yükleyemem..'





İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now