45

820 31 0
                                    


LİNA'NIN AĞZINDAN

Bir süre ikisinden birisi elini çeker diye bekledim fakat ikisi de kolumu bırakmak ister gibi durmuyordu. 

Berk: Kız konuşmak istemiyor anlamıyor musun?

Mete: Canına mı susadın lan sen?

Mete'nin gayet sakin hatta gülerek söylediği şeyin sonu hiçte hayra alamet değildi. 

Mete'nin yüzümdeki tebessüm gittikçe siliniyordu ve bende korkmaya başlamıştım. İkisinden de kolumu sertçe kurtardım. İkisi de aynı anda bana baktıklarında..

'Sadece uyumak istiyorum.'

Mete: Lina konuşmamız lazım. Hem bu üstündeki kimin?

'Berk'in.'

(Bu söylediğimin onu ne denli kızdıracağını bilsem de açıklamasını yapmak istemedim. Bir nevi benim canımı yaktığı için onu cezalandırıyordum. Ama yanlış yoldan giderek ceza verdiğim kesindi. Bunu şuanda sinirden kızarmış olan suratından kolaylıkla anladım. Üzerine giydiği beyaz gömleğinin önü biraz fazla açıktı ve çeşit çeşit kolyeleri sarkıyordu. Tarzı gerçekten muhteşem denecek kadar güzeldi. Kolumdan tuttuğu gibi sürüklemeye başladı. Berk hamlede bulunmak istese de ben sorun yok dercesine baktım ve önüme dönüp Mete'den kolumu kurtardım. Kaskı elime verip kendi motora bindi. Bende sinirle kaskı takıp arkasına bindim. Ona sarılmak ya da tutunmak istemiyorum. Belki de bu motora en son o kızla binmişti. Aklıma bunlar geldikçe sinirden gözlerim dolmaya başlıyordu. Arkamda ki yeri tutup önüme döndüm ve sürmesi için bekledim. Ama omuzlarının inip kalkmasından anladığım kadarıyla derin bir nefes alıp verdi. Hemen ardından da bana dönmeden kolumu yakalayıp beline sardı. Bende ellerimi belinden çekip omuzundan yüklenmeden tutmaya başladım. Ama aniden hız yaptığı için kendimi ona sarılırken bulmuştum. Yandan yola bakmak için eğildim. Onda kask olmadığı için güldüğünü çok rahat görebiliyordum. Hiç bir şey demeden sarılmaya devam ettim. 

Tahmin ettiğim gibi gene o depoya gelmiştik. Hızlıca arkasından inip kaskı çıkardım. Üzerimde ki kazağı düzeltip Mete'nin inmesini bekledim. Ama o telefonda birileriyle mesajlaşıyordu. Fark ettirmeden hafifçe kafamı uzatıp okumaya çalıştım. O sırada ekran tamamen bana döndüğünde ilk mesajları okuyup sonra Mete'ye döndüm. Hafif sırıtarak bana bakıyordu. Ama ben sadece göz devirip kapıya ilerledim.

Mete: Bana göz devirme.

'Pardon! Duyamadım!'

Mete: İşine gelmeyince duyma zaten!

Benim gibi oda bağırarak söyleyince ona arkamı dönük olduğum için rahatça güldüm. Dün yaşananlar bir süreliğine aklımdan çıksa da hemen geri gelip tüm tadımı kaçırıyordu. Tamam.. tamamen ben haklıyım demiyorum. Ama hiç bir şey o kızla öpüşmesini gerektirmezdi. Aynı şeyi ben yapsaydım.. olacakları tahmin bile edemiyorum.

Kapıyı açtığında düşüncelerimden kurtulup arkasından içeri girdim. Kapıyı kapatıp gidip karşısına oturdum. Kaskı da sehpanın üzerine bıraktıktan sonra arkama yaslanıp kollarımı birleştirdim. O bana bakmıyordu gözleri üzerimdeki kazakta geziniyordu. Ve sanki her geçen saniye de daha da sinirleniyordu.

Mete: Neden o herifin kazağını giydin? Gece neredeydin? 

'Ondan önce benim sebebini öğrenmem gereken şeyler var.'

Mete: Dün geceki sarışın kızı soracaksın..

'Ahahaha! Aynen.. Nasıl da zekisin!'

Mete: Tanımıyorum.

İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now