III. Öfkenin Anatomisi

3.6K 319 157
                                    

III
Öfkenin Anatomisi
Rage

3310

Kaya, sarsak adımlarla sığınağın açık kapısından dışarı çıktı. Elleri ceplerine dalgınlıkla tıkıştırılmıştı. Yangından eser kalmış geniz yakıcı kokuyu içine çekti. Bakışları enstitünün boş ok atma alanlarında, çimlerinin yer yer karla ile kaplandığı bahçelerinde dakikalarca dolaştı. Enstitü binalarının siyah siyah görünen kısımları arasında hala kızıl alevler görür gibi oluyordu. İleride gördüğü siyah silueti fark ettiğinde sığınağın kapısını yavaşça arkasından kapadı ve sessiz adımlarla siluete yaklaştı. Bir elini de kendini daha güvende hissetmek için belindeki silahının üzerine konumlandırmıştı.

Aralarındaki adımlar kısaldıkça tepedeki dolunayın ışığı silueti daha net aydınlattı. Siluet birkaç gün önce tüm enstitüyü ateşe veren isyancılardan birine ait değildi. Anka, sessizce oturmuş dışarıyı izliyordu. Kaya yanına vardığında ve tuttuğu nefesini bıraktığında Anka irkilerek ona döndü.

"Bu saatte dışarıda olmaman gerekiyor."
Anka Kaya'nın uyarıcı ses tonunu umursamadan omuz silkti ve önüne döndü: "Senin de burada olmaman gerekiyor." Üzerine oturduğu çok da sağlam olmayan iskemlenin sağında bir ağırlık hissettiğinde sessizliğini korudu. Gözlerini önündeki, enstitünün birkaç metre uzağında kalan ormanda kendilerini gösteren çam ağaçlarına dikmiş ve başından beri başka hiçbir yere hareket dahi ettirmemişti. Kaya'nın kendisini izlediğini hissedebiliyordu. Anka düşmüş yüzü, çatılı kaşları ve kısık gözleri ile örgülerini savurarak ona dönene dek inatla sessizliğini korudu:

"Neden gittin ?"
"Tehlikedeyiz. Bununla ilgiliydi."
Kaya kaşlarını çattı. "Her şey bununla ilgili." Daha fazlasını Anka'nın gözlerinde arıyor gibiydi. Göz bebekleri yüzünde gezinirken hayal kırıklığıyla fısıldadı: "Neden anlatmıyorsun?"

"Bu öyle heyecanlı bir hikaye değil Kaya. Nereden başlayacağımı bilmiyorum bile. Biraz zaman ver."

"İsyan buraya gelmeden sadece bir hafta önce aradın beni. Elçin haklı mı? İsyan'a mı katıldın?" Anka yutkundu. Sesinin bozulmasına ya da gözlerinin büyüyerek parlamasına aldırmadan "Tabii ki öyle bir şey yok." dedi. "Ayrıca ben isteyerek gitmedim. Öyleymiş gibi konuşuyorsun ama bir sene gidip de gönül eğlendirmedim."

Kaya hışımla ayağa kalktığında Anka'nın elleri bankın iki yanına tutundu. Başını ona doğru çevirdiğinde çatık kaşları ile azarlanmayı bekliyordu: "Kabul etmiyorum Anka. Bencilsin. Hep öyleydin. Arkanda bizi bıraktığında bizi umursadığın yalanına inanmıyorum. Hatta bence zaten beni daha önce de, hiçbir zaman umursamadın. Seni çağırmam bir hataydı. Sen de aynı fikirde olursan eğer gidebilirsin."

Dudakları önce bir şey söylemek için aralandı ancak sonra kapandı. Yutkundu. Gözleri karanlıkta belli belirsiz seçilen, neredeyse gökyüzü ile aynı renge bürünüp bütünleşecek zemine çevrildi. Bankın içine içine geçirilen tırnaklarının boğumları beyazlaşmış, yumrukları sıkılmıştı. "Sen benim bu bir yıl boyunca ne yaptığımı bilmiyorsun bile!" diye bağırırken sözcükleri boğuk bir çığlık gibi çıkmıştı. "Benim ne yaşadığımı bilmiyorsun, neden ve neyden kaçtığımı bilmiyorsun." Eliyle etrafını işaret ettiğinde Kaya'nın bu çıkışla afallamış suratına da ancak bakabildi.

"Benim çocukluğum burada geçti ve buna rağmen çekip gittim. Bilmediğin o kadar çok şey var ki..." Cümlelerin sonuna doğru artık hıçkırıklarını tutamıyordu. "Olaylara kendi açından bakmayı kes artık. Sizin başınıza gelenlerin hiçbiri benim suçum değil! Bunu ben istemedim. Ben gidince sizin için her şey zor olmuşmuş. Benim için kolay mı sanıyorsun sen? Siz hep birlikteydiniz ama ben hep yalnızdım."

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin