II : Direniş

742 89 50
                                    

Direniş

Anka karşısındaki çocuğa hiçbir şey söyleyememişti, büyümüş gözlerle ona bakıyordu.
Kaya, sert bir ses tonuyla "Biraz uzaklaşır mısın?" dediğinde çocuk "Pardon, evet, tabii." diyerek motoruna geri döndü.

Kaya, Anka'nın önüne geçerek ona baktı.

"Bana komutan mı dediler onlar?" Kaya kaşlarını çattı, bir şey söylemedi. Anka devam etti:

"Bizi komutanları zannediyorlar. Bu insanlara karşı bir sorumluluk alıyoruz." Kaya, Anka'nın önüne gelen saçlarını geriye attı.

"Bak, bunu burada konuşamayız tamam mı?" Anka başıyla Kaya'yı onayladı.

Kaya sinirle karşısındaki motorlulara döndü ve "Yolu açacak mısınız artık!" diye bağırdı.

"Direnişçilerin yerini görmek istemez misiniz?" dedi aynı çocuk. Yüzünde belli belirsiz bir umut vardı.
Kaya, Anka'ya baktı.
Anka, Kaya'yı başıyla onayladığında motosiklettekiler kasklarını geri takarak asfalt yolda ilerlemeye başladılar. Kaya ve Anka ise onları takip etti.

Asfalt yolda birkaç yüz metre daha ilerledikten sonra sağa saptılar ve yol kendini kötü bir toprağa bıraktı.

Toprak yoldan dolayı ATV'yi zorlukla kullanabilen Anka'nın aklından tek bir soru geçiyordu.

"Annesini Artemis yapan şey neydi? Bizi komutan yapan şey ile aynı neden miydi?"
Birden bire açılan sarı ışıkların gözünü alması ile Anka direksiyonu sola kırdı ve toprak zeminde kaydı. Takla atmak üzereyken acı bir frenle durdu

Kaya da onun yanında durdu ve aşağı indiler. Motorlular onlardan birkaç metre öndeydi. Onlarla iletişim kuran tek motorlu olan öndeki -Anka bu çocuğun liderleri olduğunu düşündü.- yanlarına birkaç adım yaklaşıp "Bizi takip edin." diye bağırdı. Anka ile Kaya birbirlerine kaçamak bir bakış attılar ve motorluları takip etmeye başladılar.

Işıklara yaklaştıklarında Anka bu ışıkların çadırlarla dolu bir kampa ait olduğunu gördü. Kamp her ne kadar kelebekler vadisindekine benzese de ona oranla oldukça küçük ve basitti. Kamp alanını çevreleyen bir çit vesaire olmadığından Anka kendilerini "Direniş" olarak adlandıran bu topluluğun göçebe olduğunu düşünüyordu.

Kaya ise Ankanınkinden daha farklı duygular beslemiyordu. Öncelikle merak ettiği şey bu topluluğun neden kendilerini "Direniş" olarak isimlendirdiğiydi. Bunun dışında Anka için de endişeleniyordu çünkü Artemis'in kızı olduğunu öğrendiğinden beri tepkileri tuhaflaşmıştı. Kaya ise bunun neyden kaynaklandığını ya da Anka'nın tam olarak neyden korktuğunu bilmiyordu.

Kaya ve Anka kamptan içeri girerken motorlu çocuk -bir an önce ismini öğrenmelilerdi- arkadaşlarından birinin kulağına bir şey fısıldadıktan sonra onlara döndü.

"Beni takip edin." Çocuğun sesindeki tuhaf tını ikisinin de hoşuna gitmemişti.

Anka ve Kaya motorlu çocuğun ısrarı ve zorlamasıyla, meydanın ortasına yapılmış üstü bir çardağı andıran tahta bir sahnenin üstüne çıktılar. Bu sırada birbirine benzeyen birçok genç de sahnenin önüne ikişerli sıralar halinde toplanmıştı. Anka, arada duyduğu çığlıklarla irkiliyordu. Kaya'ya baktığında onun da en az kendisi kadar ürkmüş olduğunu fark etti. Gözlerini kalabalığa çevirdi.

"Bugün, büyük bir şansla kutsandık. Komutan Oksana ve Prens Veliaht Baler ile tanıştık." Anka kaşlarını kaldırdı ve gözlerini kalabalıktan çekip Kaya'ya baktı.

"Komutan ve Prens mi?" Kaya tek kaşını kaldırıp "Bu durumda bir de prenses oluyorsun." dedi ve güldü.

"Şimdi, Direniş'in üyesi olarak Direniş'i kuranlara saygımızı göstereceğiz."

Askerlerin tamamı hazır ola geçip Anka ve Kaya'yı selamladı.

Bu sırada direnişin bayrağı da öndeki iki asker tarafından açılmıştı.

İlk birkaç bölüm bu şekilde "Pilot" bölümler dizisi gibi olacak.

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorKde žijí příběhy. Začni objevovat