V : Umutsuzluğun sesi

712 101 124
                                    

Umutsuzluğun Sesi

Gökyüzü, silah sesleri ile yankılanırken etrafa tuhaf bir barut kokusu hakimdi. İsyan askerlerinin bir kısmı bu beklenmedik çatışma karşısında kaçmaya yeltenirken Direniş askerleri ironik bir şekilde en önde, bir zamanlar armalarını taşıdığı UVAT'a ateş açıyordu.

Anka, şaşkınlıkla askerlerin arasında gezen küçük çocuklardan birini gördüğünde çatışmanın ortasına doğru koşmaya başladı. Çocuğu yakalayıp kendini yere attığında yolda sürüklenmişti ancak hala daha çatışmanın kalbindeydi.

Anka "Sakin ayağa kalkma." dedi tuttuğu çocuğa. İkisi de çatışmanın arasında toprak yolda yatıyordu.

"Eğer ayağa kalkarsak ikimizde vuruluruz."

Kulağına dolan silah seslerini duyarken hiçbir şey görememek Anka'yı dehşete sürüklemişti. Sonunda biri kolunu çekip onu çatışmadan çektiğinde Anka acıyla yüzünü buruşturdu.

"Ne yapıyorsun sen?" dedi karşısındaki Tilki hayretle.

"Hiç gelmeyeceksin sandım, ölüyordum." dediğinde Anka, Tilki sinirle baktı ancak cevap vermedi. Bunun yerine "Ekibi vadinin arkasındaki çadıra toplayacağım, ne yapacağımızı konuşacağız. Benimle gel." dedi. Anka, çocuğu çatışmadan uzak bir alana bırakarak Tilki'yi takip etti bu sırada Tilki, Şebnem ve Arslan'ı da bulmuştu.

Kaya çatışmanın ortasında donmuş kalmış bir UVAT askerini yanına çekti.

"İyi misin sen?" derken sesi oldukça yüksek çıkıyordu. Asker başını salladı.

"Sanırım az önce bir arkadaşım vuruldu." Kaya gözlerini kaçırdı. Olanlar için kendini suçlamadan edemiyordu.

Telsizinden duyduğu cızırtıyla uzaklaştı ve telsizi dinledi. Karşı taraftaki kişi Egemendi.

"Kaya, arkadaki çadıra gel. Şebnem, Arslan ve Anka da burada. Dikkatli ol." Anka etrafına tedirginlikle baktı ve çadır alanına doğru ilerlemeye başladı.

Etraftaki yaralılarla ilgilenen Carmeleri gördüğünde durumun ne kadar vahim olduğunu ancak fark etmişti.

Çadıra girdiklerinde Anka ona tedirginlikle bakan Kaya, Şebnem ve Arslan'a ellerini "Teslim oluyorum." dercesine kaldırarak "İyiyim, merak etmeyin." dedi.

Egemen sinirle ellerini beline koydu ve "Yaa tabii." diyerek söylendi. "Seni hedef alıyorlar ve sen savaşın içine bodoslama dalıyorsun." Anka gözlerini kaçırdı. Tilki'nin dediklerini dikkate almamıştı.

"Diğerleri nerede?" diye sorduğunda Tilki üzgünlükle başını sallayarak bilmediğini söyledi.

"Bu bir savaş değil ama bir savaşın habercisi." dedi Kaya. Ellerini koyduğu masanın üstündeki haritadan çekmiş gözlerini, karşısındakilere bakıyordu.

"300 kişiye karşı kaç kişi 100 mü? Bu olsa olsa büyük bir kavga olur. Dore bu saldırıyla bize demek istedi ki hazır olun." Anka masanın üstündeki vadi haritasına baktı. Ellerini masaya koymuştu.

"Peki kavgayı nasıl ayıracağız, teslim olarak mı?" Kaya ve Şebnem Anka'nın bu sorusuna karşılık birbirlerine çaresizlikle bakarken Egemen kahkaha attı. Herkes bu tuhaf durum karşısında Tilki'ye bakarken Egemen zorlukla durmaya çalıştı ama kahkaha atmaya devam ediyordu. Yaşarmış gözleriyle Anka'ya baktı ve "Yok artık." dedi.

Anka gülümseyerek kaşlarını çattığında Tilki de aynı şekilde ona baktı.

"Direnişin çetelerine nasıl ulaşacağını biliyor musun güzellik?"

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin