XVI. Aurum

599 75 55
                                    

Aurum

FLASHBACK

Beyaz uzun elbisesi ve uzun dalgalı saçları büyük ve açık camlardan gelen rüzgarla dalgalanıyordu. Kadın altın işlemeli mermer kolonların arasından ilerlerken arkasından da koyu kırmızının işlendiği siyah üniformaları ile iki adet adam bu kadını aceleyle takip ediyordu. Adamların koyu kırmızı üniformasındaki altın detayları ise tuhaf derecede dikkat çekiciydi. Sonunda bu kadın, kolonların arasından sıyrılıp büyük bir meydana çıktığında altın işlemelerin büyük bir kısmı azalmış ve yerini tavanların ve camların kenarlarında ışıldayan pırlantalara bırakmıştı. Birdenbire bir gürültü koptu ve kumral ve gri karışımı saçlarıyla karizmatik bir yüze sahip, diğer adamlardan farklı olarak sadece ipekten meydana gelen simsiyah bir takım elbise giyen bir adam kadının yanına geldi. Adamın arkasında siyah-kırmızı üniformalı iki kişi daha vardı.

"Adal." dedi kadın, karşısındaki adamı beklermiş gibi bir hali vardı. İsmi Adal olan bu kişi arkasındakilere bir işaret verdi ve arkasındaki kişiler uzaklaştı. Kadın ise Adal'a bakmaya devam ediyordu.

"Julie, her şeyi Esin'e anlattım. Baler ve Oksana ile ilgili düşündüğün her şeyi." Julie'nin yüzü dondu ve kaşları çatıldı. Hemen arkasındaki adamlara dönerek "Dağılın askerler!" diye bağırdı ve Adal'a yaklaştı.

"Sen bizi öldürtmeye mi çalışıyorsun, Ateş?" Julie, bir işaret parmağını kaldırmış Adal'ı tehdit edercesine bakıyordu. Adal sakinlikle bir iki adım geriledi ve hiçbir şey söylemedi.

"Esin ile ben konuşacağım. Ancak bir daha böyle şeyleri bana ulu orta söyleme." Julie, sinirle Adal'ın yanından uzaklaştı ve beyazın ağırlıklı olduğu bu büyük salonun arkasındaki karanlık bir koridora girdi.

Koridorun sonuna doğru ilerlerken, kaşları çatıktı. Kırmızı ve kahverengi tonlarının ağırlıklı olduğu duvarlardan sarkan meşale ve küçük avizeler koridoru korkutucu loş bir ışıkla aydınlatırken Julie'nin sinirli, koyu gözleri rahatlıkla seçiliyordu.

Julie, sonunda belli belirsiz görünen bir kapıyı açtı.

"Seninle konuşmam gerek, Mahir." Julie, içeri girdiğinde koridora göre biraz daha aydınlık olan bu odadaki genç adam ayaklandı.

"Lütfen, Artemis."

"Artık, sona yaklaşıyoruz. Oksana ve Baler'in zamanı gelince tahtı geri almaları için sana bir şey öğretmem gerek." Genç adam kaşlarını çattı. Julie'nin dediklerinden hiçbir şey anlamamıştı.

"Sana Aurum meydan okumasını öğreteceğim, tüm prosedürüyle."


"Artemis'e saygı duyan herkes, bana da saygı duymak zorunda."

Anka, bu sözleri söyleyenin kendi olduğuna bile inanamamıştı. Yine de bu şaşkınlığını ve dehşeti yüzüne yansıtmadı. Buz kesmiş kalabalık Anka'ya bakarken kimse bir şey söylemeye cesaret edemiyordu. Anka, Tilki ile göz göze geldi. İkisinin de yüzünden hiçbir duygu okunmuyordu. Ardından Anka, gözlerini tekrardan kalabalığa çevirdi.

"Bugün, buradaki liderliğimi resmen ilan ederek; Dore'ye, İtaat'e ve UVAT'a karşı koyacağımızı da ilan ediyorum.
Yapılması gereken ne olursa olsun, bunu yapmaya hazırım. Dore; Atasay ve Ivanova soylarının son veliahdını kabul etmek zorunda ve Ateş soyunun da yasal varisi Baler, soyun başına geçmeli." Anka, sözünü bitirdiğinde kalabalığın arasında, biraz daha yakında tanıdık bir ses yankılandı.

"Ben buna yardım edebilirim." Anka, kalabalığın arasından öne çıkan Kaya'yı gördüğünde kaşlarını çattı.
Kaya'nın yanında ise beklenmedik bir kişi daha duruyordu: Mahir.

GEN | ÜÇLEMENİN TÜM KİTAPLARI düzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin